KGBT 20. Tur | Yorum: Çapkın Düşler - Christine Bell

12/23/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Bir çöpçatanlık şirketinin sahibi olan Grace Love, eski erkek arkadaşının kalbinde açtığı yaraları, müşterilerine ruh eşlerini bulmalarında yardım ederek sarmaya çalışmaktadır. Ortağı Serena'nın desteğiyle yeni ilişkilere yelken açmaya çalışsa da, aslında kendini güvende hissettiği tek yer, komşusu Trick'in yanıdır. Ancak birçok insana ruh eşini bulmuş olan Grace, Trick gibi bir çapkının ona istediklerini veremeyeceğinin farkındadır.
Trick Mathews, Grace ile tanıştığından beri kazanova hayatına bir son vermiştir. Ancak tüm çekiliciliğine ve yakışıklılığına rağmen, Grace onu bir türlü fark etmiyordur. Onun dikkatini çekebilmek için tehlikeli bir plan yapan Trick, kendine sahte bir kimlik yaratır ve Grace'i kendine âşık etmeye çalışır. Oldukça masum duygularla ortaya çıkan bu plan, ya Grace'in korkularını güçlendirip onu Trick'ten uzaklaştıracaktır ya da kırılmış kalbini onarıp yeniden âşık olmasını sağlayacaktır.

Herkese merhaba :)
Yine çok güzel bir tur kitabının yorumu ile sizlerleyim. Eğer facebook sayfamızda devam eden yarışmamıza katılmak isterseniz buraya , kitabın ön okumasına göz atmak isterseniz de buraya tıklayabilirsiniz :)

Grace, bir çöpçatanlık şirketinin sahibi, daha doğrusu ortağı. Eski erkek arkadaşından pek iyi bir şekilde ayrılmamış aslında. Onun kalbinde açtığı yaraları da henüz sarabilmiş değil. Kendini işine vererek bunları sarmaya çalışıyor. Ayrılırken Grace'in özgüveni de zedelenmiş. En son konuştuğu kişi de Grace'in davet ettiği partiyi reddetip ondan ayrılınca iyice fena olmuş anlayacağınız.

Trick iste Grace'in komşusu ve en yakın arkadaşı aslında. Çok çapkın bir adam, Grace'in uzak durması gereken tiplerden yani. Ama aslında bu işler Trick, Grace'le tanıştığından beri değişmiş. Duygularını Grace'e belli edemese de, o çapkınlık dönemleri son bulmuş. Adam bildiğiniz aşık :D Grace'de ondan hoşlanmasına rağmen açılamıyor. Sonuçta arada bir dostlukları var ve bozulmasını istemiyorlar.

Fakat Trick'in aklına bir plan geliyor. Tehlikeli bir plan. Grace'in gittiği partiye sahte bir kimlikle, daha doğrusu maskeyle katılıyor ve birlikte olduklarında nasıl güzel olacağını ona göstermeye çalışıyor. Gösteriyor da, ama ben Trick demesi gerekirken bir türlü söyleyemiyor, söylediğinde de işler karışıyor :)

İşte kitabımızın konusu böyle. Zaten kısa bir kitap, gayet eğlenceli bir hikayeydi. Keyifle zaman geçirmek için bir kaç saatte bitirebilirsiniz. Ben kapağını çok sevdim, Nemesis kapakları hep böyle güzel zaten, romantik tarzda kitaplar da benim en sevdiğim kitaplar :)  Grace ve Trick'i okurken eğleneceksiniz. Benim gibi bu tarzı sevenlere tavsiye ederim :)

Yorum: Belalı Düğün - Jamine McGuire

11/05/2015, BY Buse Güler - 1 yorum:

Herkese merhaba, yeni bir kitap yorumu ile sizlerleyim. Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Yorumuma geçmeden önce bir not düşeyim. Belalı Düğün bir novella kitap. Yani şimdi yorumu okuyanlar arasında Tatlı Bela veya Ayaklı Bela kitaplarını okumayanlar varsa spoiler olabilir. O yüzden uyarayım :)
Belalı Düğün biteli sanırım üç gün falan oldu ama ben bir türlü yorum giremedim. Novella olduğu için kısa bir kitap, sanırım 120 sayfaydı. Bende bir kaç saat içerisinde bitirdim.
Tatlı Bela ve Ayaklı Bela kitaplarından bildiğimiz Abby ve Travis'in belalı düğünlerini okuyoruz bu novellada :) Açıkçası ben kitapları okurken düğün kısımlarını gerçekten merak etmiştim ve bu yüzden kitap iyi oldu. Ama okurken biraz sıkıldım, neden bilmiyorum. Travis benim favori karakterlerimdendir. Okuyalı uzun zaman oldu ve gerçekten özlemişim. Ama Abby için aynı şeyi söyleyemeyeceğim, o kızı hâlâ sevmiyorum :D
Travis yine bir dövüşteyken, bulundukları binada yangın çıkar,  bir çok kişi yaralanır ve yaşamını yitirir. Travis ve Abby'de zor kurtuluyorlar zaten. Bunun ardından Travis'in suçlu bulunup yargılanmaması için Abby kafasında bir plan geliştirir. Travis'e evlen benimle der ve Vegas'a giderler. Böylece Travis yangından bir süre sonra Vegas'ta evlendiği için dikkat çekmeyecektir. Tabii bu planını Travis'e hissettirmeden yapması gerek. Eğer Travis, Abby'nin zorunluluktan onunla evlendiğini düşünürse evlenmez çünkü ve kalbi de çok kırılır doğal olarak. Abby son anda bir kararsızlığa düşse de, daha doğrusu kararsızlık değil bunalmışlık diyelim. Bir an duruyor ve ben ne yapıyorum diye düşünüyor. Neyse durum toparlanıyor sonradan ve çok güzel bir törenle evleniyorlar. 
Kitabı okuduğum için mutluyum, merak ettiğim ayrıntıları öğrenmiş oldum. Fakat okumasam da pek bir şey kaybetmezmişim. Neden bilmiyorum, sıkıldım okurken. Zaten kısa bir kitaptı. Ben aslında düğünlerini değilde daha çok ilerideki hallerini okumak isterdim, geleceklerini. Keşke yazar öyle bir kitap çıkarsa :D Sadece bir iki bölüm okuyabildik o şekilde. Travis'in annesinin yazdığı mektup çok ama çok güzeldi. Kitapta en sevdiğim kısımlardan biri o oldu. Ayrıca başından sonuna kadar okurken Abby'e kızmadım değil. "Travis'i de elinde maymun ettin be kızım!" diye söylenip durdum :D Ne yapayım, sevmiyorum o kızı!
Kısacası okumak isterseniz bir iki saatinizi alacak bir kitap. Okumasanız da çok bir şey kaybetmezsiniz. Ama eğer benim gibi düğünlerini merak ediyorsanız okuyun :D
Puanım:

KGBT 15.Tur || Gecenin Sonu - Lauren Blakely || Yorum

9/04/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

"Kendini benim kontrolüme bırak."Dünyaları seks, aşk ve yalanlarla doluydu. Onu baştan çıkarıyordu. Aklını ve bedenini tamamıyla ele geçirmişti. Ruhu da sözcükleri kadar seksiydi. Clay Nichols, Julia Bell'in isteyebileceği her şeye sahipti, ama aynı zamanda da sahip olamayacağı tek şeydi. Bir gece hayatına girmiş ve ona hiç bilmediği bir zevkin ve aşkın kapılarını açmıştı. Bedenini ve düşüncelerini ele geçirmişti. İşte bu da onu çok tehlikeli kılıyordu.
Julia, onunla geçirdiği, aklını başından alan bir haftanın ardından ondan apar topar kaçmıştı, ama şimdi Clay, ona sahip olmaya kararlı bir tavırla karşısında duruyordu. Julia, onda uyuşturucu etkisi yaratıyordu. Ateşli, unutulmaz ve asla tadına doyulmayan. Julia, onun için tam bir gizemdi ve Clay mücadele etmeden onun gitmesine izin vermek niyetinde değildi. Ama Julia'nın mutlu olabileceğine dair en ufak ihtimali dahi yerle bir etmekle tehdit eden karanlık sırları vardı. O aranan bir kadındı - riskli, tehlikeli - ama yine de aralarındaki çekim inkâr edilemezdi. Aşkta daha önce hüsrana uğramış iki insanın tutkuları ve özlemleri, tehlikeyle buluştuğunda yeniden güvenmeyi başarabilirler miydi? New York Times ve USA Today'in en çok okunan yazarı Lauren Blakely'den duygu yüklü, şehvetli ve erotik bir aşk romanı…

Kitap Gurmeleri'nin on beşinci blog turundan herkese merhaba!
Agapi Yayınları sponsorluğunda gerçekleştirdiğimiz turumuzda son gün yorum sırası bana geldi :) Arka kapağından konusu oldukça anlaşılıyor aslında ama adet yerini bulsun ben yine de biraz bahsedeyim. Ama bir dakika, ona geçmeden önce kitabın yetişkin okurlar için olduğunu belirtmem gerek. Gecenin Sonu erotik bir kitap ve yetişkin bile olsanız bu tarz kitaplardan hoşlanmıyorsanız okuyamazsınız ama okuyabiliyorsanız sorun olmayacaktır.

Julia Bell, kızımız barmenlik yapıyor, ortağı olduğu bir barda. Hayatını şu sıralar tek gecelik ilişkilere adamış diyebiliriz çünkü son sevgilisinden fena bir kazık yemiş o yüzden uzun süreli bir ilişki şu sıralar ona göre değil. Hatta hayatı biraz karışık bir durumda işte bu son sevgilisinin attığı kazıkla ilgili bir durum o, okuyunca anlarsınız.

Clay Nichols ise bir avukat. Julia ile Clay'ın tanışmaları da şu şekilde oluyor. Julia'nın kız kardeşinin nişanlısı aynı zamanda Clay ile arkadaş. Julia'nın kız kardeşinin aracı olmasıyla Clay bir gece kızımızın barmenlik yaptığı bara geliyor ve böyle tanışıyorlar. Ama tanışmaları tatlı bir atışma ile gerçekleşiyor diyebilirim. Bu kısımları okurken çok hoşuma gitti. Böyle lafını esirgemeyen, altta kalmayan kızlara bayılıyorum :D 

Tavsiye üzerine bir buluşturma gerçekleştiren, bu sıralar tek gecelik ilişkilerle takılan bu iki karakterimiz, o gecenin sonunda ne yaptılar sizce? Tabii ki tek gecelik bir ilişki yaşadılar. Ama kendilerini kandırdılar biraz çünkü bu ilişki tek gecelik bir ilişkiden ibaret olmayacak. Clay başka bir şehirde yaşamasına rağmen onu düşünmeden duramıyor zaten. Julia'da kendini çekmeye çalışsa da etkilendiğinin farkında ama aynı zamanda hayatı çok karışık dediğim gibi. Çiftimizin böyle bir birlikteliği başladı işte.

Konusundan bahsettiğime göre yorumuma geçeyim. Agapi Yayınları'ndan okuduğum ilk kitap oldu Gecenin Sonu. Kitap ve sayfa tasarımını, yazı puntosunu, yazarın kalemini çok sevdim. Gerçekten kendini okutturan ve akıcı bir kitaptı. Bazı kısımlarda bu tarzda farklı kitaplar ile biraz benzerlikler gördüm. 

Julia sevdiğim bir karakter oldu fakat olayları Clay'a anlatmamasına sinir oldum. Adam avukat yahu! Onun dışında bir problem yoktu :)

Kitabın sonu ise çok fena bir yerde bitti umarım Agapi bizi çok bekletmeden diğer kitabını da çıkarır :)


KGBT 14.Tur || Yalnızlık Cesaret İster - Merve Deniz || Yorum

8/25/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Yeni bir blog turunda son gün yorum sırası bana geldi :) Eğer 2 kişiye tur kitabımızı hediye ettiğimiz çekilişe katılmadıysanız, buradan katılabilirsiniz. :)











Birbirlerine yasladıkları tek şey bedenleri değildi; tüm umutları, umutsuzlukları o gece koyun koyunaydı.
Issız bir adaya düşseniz yanınıza alacağınız üç şey ne olurdu?
Başarılı, genç ve güzel bir kadın olan Rüya, ta ki âşık olduğu adamla aynı adaya düşene kadar bu sorunun yanıtını hiç düşünmemiştir. Gönlünü, çalışanların "Otoriter Despot" ismini verdiği yöneticisi Arel Bozan'a kaptıran Rüya, Arel'in kendisini fark etmesi için sonsuz bir çaba içindedir, ama ne yaparsa yapsın bir türlü Arel'in dikkatini çekmeyi başaramaz. Çıkacakları Hindistan geziyse Rüya'nın son şansıdır: Ya devam edecek ya da vazgeçecektir. Fakat hiçbir şey planladığı gibi gitmez ve kendisini âşık olduğu adamla birlikte ıssız bir adada bulur. Acaba hayatta kalmak için büyük bir mücadele verdikleri bu ıssız adada Rüya, Arel'in duvarlarını yıkabilecek midir?

Rüya bir şirkette asistan olarak çalışıyor ve kızımız işini çok seviyor. Ama belki işinden daha çok sevdiği bir şey daha var; patronu duygusuz, despot Arel Bozan. Arel'e gelirsek eğer, bırakın Rüya'nın aşkını, adam Rüya'nın bile farkında değil. Ama sonra kızımızın önüne bir fırsat çıkıyor. Hindistan'a bir iş gezisi yapmaları gerekiyor. Rüya da bu fırsatı kaçırır mı? Artık duygularını açıkça belli ediyor ve Arel'e onu sevdiğini söylüyor. Arel ne yapıyor dersiniz? İnanmıyor, kızın şaka yaptığını zannediyor. Sonra Rüya'nın ciddi olduğunu fark ediyor tabi.

Devreye kötü kadın olan Natali giriyor; Arel'in eski sevgilisi. Olayların detayına girmeden şu şekilde anlatabilirim. Natali, Arel ve Rüya'nın ıssız bir adaya düşmelerini sağlıyor, aslında onların canlı olarak o adaya düşmelerini istemiyor fakat olaylar planladığı gibi gitmiyor tabii. Her neyse bu arada ben Arel ve Rüya ne zaman düşecekler adaya diye düşünüp durdum hep başlarında. Olayların gidişatında öyle bir durum yok çünkü, ne alaka diye düşünebilirsiniz. Ama sonra öyle güzel bir sebep yaratmış ki yazar, gerçekten hoşuma gitti ve hiç göze batmadı.

Bunlar adaya düşüyor düşmesine ama nasıl hayatta kalacaklar ne yapacaklar? İşte ben bunları okurken çok keyif aldım. Daha önce bir ada hikayesi okumamıştım açıkçası sadece bir iki film izlediğimi hatırlıyorum ama okumak da çok zevkliymiş. Yazar Merve Deniz'in kalemini ve yazdığı olayları beğendim :)

Adaya düştükten sonra sanki bizim duygusuz Arel'de bir aydınlanma oluyor. Tabii yanında başka kimse yok Rüya var. Başbaşa kalıyorlar mecburen, birbirlerini daha iyi tanıyorlar. Rüya da boş durmuyor tabii, Arel'in bir nevi dış kabuğunu kırıyor, içinde barındırdığı adamı ortaya çıkarıyor. Böyle olması hoşuma gitti gerçekten :)

Eğlenceli ve okuması keyifli bazı yerlerinde sizi heyecanlandıran, merak etmenize sebep olan bir kitaptı. Değişik bir kitap olduğunu söyleyebilirim, ada hikayelerinden bu tarz şeylerden hoşlanıyorsanız zaten okumalısınız :)

Puanım:


Karanlık Ateş - Karen Marie Moning | Yorum

8/18/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:










Karanlıktan korkar mısınız?Hiçbir şey göründüğü gibi değildir ve yeri geldiğinde insanlar gördüklerine de inanmamalıdır...
Güzel, akıllı ve normal biri olmak, görünürdekinin gerçeğini ortaya çıkarmaya yeter mi bilinmez ama MacKayla bu özelliklere sahip bir kadın olarak "gerçekler" için çaba sarf edecektir. Tek amacı, diğer tüm normal insanlar gibi mutlu ve sade bir hayatı varken kardeşinin öldürülmesi ile mantıklı bir açıklama getiremediği tuhaflıklara son vermekti. Anne ve babasına olan sadakatini çiğneyerek kardeşinin katilinin peşine düşen Mac, İrlanda'ya gider. Çıktığı yolculuk, onu hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı, iyi ile kötünün aynı derecede tehlike yarattığı karanlık bir dünyaya sürükler. Kısa süre içerisinde ise daha da büyük bir meydan okumayla karşı karşıya kalır: Sahip olduğundan haberdar bile olmadığı gücünü insanlık âleminin ötesindeki, tehlikeli Fae âlemini görebilme yeteneği kullanmayı öğrenir ve istenilenden çok daha uzun bir süre hayatta kalmayı başarır.
Her hareketi, geçmişi olmayan ve Mac'in hayal ettiği gelecekle alay eden bir erkek olan karanlık ve gizemli Jericho tarafından gölgelenir...

Herkese merhaba, sonunda tur ve etkinliklerden bağımsız olarak bir kitap yorumu ile karşınızdayım! Ve sanırım bundan sonra da karşınızda olmaya devam edeceğim çünkü bir süreliğine(!) tur ve etkinliklerimiz yok gibi görünüyor, şimdilik tabi ;)
Reading slump denilen döneme bir girdim, çıkamıyorum arkadaşlar. Ne yaptıysam olmadı etki etmiyor *-* Hatta o kadar ki çoğunuzun okuyup ölüp bittiği Barrons'u okudum gördüğünüz gibi, eh biraz çıkar gibi oldum ama cıks, çıkamadım. Neyse bunu daha sonra anlatırım, şimdi yorumuma geçelim.
Sonunda muhteşem Jericho Barrons & MacKayla çifti ile tanıştım, ah hem de ne tanışma ama! Son dönemlerde fantastik olarak çok fazla kitap okuma imkanım olmamıştı. Açıkçası özlemişim. Karanlık Ateş beni kendime getirdi diyebilirim, tam anlamıyla fantastik ve  çok kaliteli bir fantastik kitaptı gerçekten.


  • Filmler size neyi düşüneceğinizi anlatırlar. İyi bir kitap ise bazı şeyleri hayal gücünüze bırakır. Filmler ise pembe renkli evi gösterirler. İyi bir kitap, pembe bir ev olduğunu anlatır ve detayları sizin boyamanıza, hatta belki çatı modelini seçmenize ve kendi arabanızı o evin önüne park etmenize olanak tanır.
MacKayla yani kısaca Mac, mutlu bir hayata sahiptir ve etrafı toz pembe görerek bu hayata devam ederken kardeşinin üniversite için gittiği İrlanda'da, Dublin'de öldürülmesi haberinin ardından hayatındaki her şeyin göründüğü kadar, görebildiği kadar toz pembe olmadığını anlar. Dünyası alt üst olur. Kardeşi aslında çok esrarengiz ve garip bir şekilde öldürülmüştür. Polisler, dedektifler bu işin peşine düşseler de bir süre sonra rafa kaldırırlar çünkü ellerinde somut bir şey yoktur. Bu yüzden de araştırmalar devam etmez ve doğal olarak suçlu yakalanmaz, Mac'in kardeşini kimin neden öldürdüğü ortaya çıkmayınca Mac bunu içine sindiremez. Her ne kadar ailesi buna kesinlikle izin vermese de Dublin'e gider ve olayların peşine düşer. Daha sonra kardeşinin ona mesaj bıraktığını görür.İşte Mac tam bu sırada fantastik bir dünyanın içine adım atmış bulunuyor. Başlarda inanmıyor fakat gördükleri, yaşadıklarını onu adeta bu varlığına inanmak istemediği dünyanın içine çekiyor.


  • Yüreğime taş basıp kardeşimin cinayetine sırtımı dönmeyi başarsam bile, Jericho Barrons gitmeme müsaade etmeyecekti.
Bir de Barrons var.  Onu nasıl anlatsam bilemiyorum, adamın ne olduğu bile belli değil. Ölümüne karizmatik, korkutucu, otoriter bir havası var. Çok gizemli, esrarengiz bir adam. Barrons'un kendine ait bir kitap ve süs eşyaları sattığı iş yeri var. Mac kaybolmuşken oraya giriyor ve orada tanışıyorlar. Şimdi çok fazla anlatmak istemiyorum ama, ikisi de aynı şeyi arıyorlar ve yolları tekrardan böyle kesişiyor. Gördüğünüz gibi Barrons hakkında pek bir şey söyleyemiyorum. Çünkü, Barrons işte. Barrons yani ne diyebilirim ki? :D 


  • Yakışıklı değildi. Bu sıfat onu tanımlamak için fazla sıradan olurdu. Jericho Barrons öldüresiye erkeksiydi. Seksiydi... Cezbediciydi... 

Gelelim görüşlerime. Kitabı neredeyse 10 gün gibi bir sürede okudum. Ama üç dört gün elime hiç almadığım da oldu. Karışık ve fantastik bir havası olan, detaylara sahip bir kitap. Okurken öylesine okumuyorsunuz, bilgileri, karakter ve olayları takip etmeniz gerekiyor. Ben bazen o dikkate sahip olamadığım için sıkıldım. Bir de kitaptan ne beklediğinize bağlı. Benim beklentim çok fazlaydı, karşıladı evet boş bir kitap değil. Fakat ben aşk da bekliyordum :D Meğer yokmuş. İflah olmaz bir romantiğim ben, aşksız sevgisiz kitaplar okuyamıyorum. Bilmediğim için de ha sevgili oldular, ha olacaklar diye okudum. Mac ve Barrons bir ekip tabii öyle bir olay yok. Yani eğer aşk bekleyerek okuyacaksanız o beklentilere girmeyin, onun dışında güzel bir kitap. Çok kaliteli bir konusu ve olayları var bana göre, ben beğendim. 


  • Siz lanet olası neyin nesisiniz, Bayan Lane?


Okurken kendimi sürekli bir karşılaştırma içinde bulduğumu fark ettim. Takip edenleriniz bilir, Artemis Yayınları'ndan çıkan Gece Avcısı serisini çok severim, Bones ve Kedicik benim favori karakterlerimdendir ve nedense okurken Mac & Barrons'u sürekli Bones & Kedicik ile karşılaştırdım. Bones & Kedicik bana göre açık ara fark attı arkadaşlar :D İlk kitapları karşılaştırdım tabii sadece. 

Redaksiyon bazı yerlerde sıkıntılıydı. Onun dışında bir sorun yok bence. Güzel kitaptı. Ne bekleyerek başladığınıza bağlı açıkçası :) Serinin iki üç ve dördüncü kitapları da bende mevcut, devam edeceğim ama ne zaman ederim bilmiyorum. 

Puanım:




Milyonluk Kirli Sır - C. L. Parker | Yorum

3/15/2015, BY Buse Güler - 4 yorum:

Herkese merhaba :) 
Dün gece yarısı bitirdiğim Milyonluk Kirli Sır'ın yorumu ile sizlerleyim :)
Aslında kitap uzuuuun süredir kitaplığımdaydı. İnternetten almıştım ilk çıktığı zamanlar fakat bilerek alıp okumuyordum. Çünkü aldığım zaman çoğu kişi "keşke almasaydın, çok duygusuz bir kitaptı." demişti ve benim de doğal olarak hevesim kaçmıştı. Hatta bu yüzden çoğu kez indirimde denk gelsem de serinin ikinci kitabını almadım, ki zaten iki kitaplık bir seri sanırım.


Sizlere biraz konusundan bahsedeyim. 
Kızımız Delaine'ın ölmek üzere olan annesi için para bulması gerekiyor. Annesinin kalp nakli olması gerek ve gün geçtikçe kötüleşiyor. Tedavi parasını bulmak için de kendisini bu tedavi parası karşılığında yakışıklı iş adamı Noah' ya satıyor. Satıyor dediysem, bu iş öyle bildiğimiz gibi gerçekleşmiyor aslında. Delaine'nın en yakın arkadaşının çalıştığı bir bar var ve alt katında gözlerden uzak, elit kesimden iş adamlarına bu kızlar açık arttırma ile pazarlanıyor. Dediğim gibi kızımız da mecbur annesinin tedavi masraflarını karşılamak için bu yola başvuruyor ve Noah ile yolları böylece kesişmiş oluyor. İki yıllık bir kontrat imzalanıyor. Yani Delaine iki yıl boyunca Noah'ya ait. Fakat Noah, Delaine'nın annesi için bu işe bulaştığını bilmiyor.

Noah deseniz, çok karışık bir adam aslında. Annesi ve babasını aynı anda trafik kazasında kaybettikten sonra bütün mal mülk ona kalmış. Şirketlerinin başında o var, ortağı David ile. Ah, bu arada eski sevgilisini de evlilik teklifi etmek üzere geldiği zaman David ile birlikte yakalamış. Bu yüzden bir kalp kırıklığı ve güvenememe durumları mevcut. Sanırım ondandır ki bu yol ile kendine bir kadın tutuyor. Tabii Delaine onun zannettiği gibi bir kız değil. Okurken de nedense karakter olarak Noah daha iyi geldi bana onu daha çok sevdim.

"Daha önce hiç hissetmediğim bir suçluluk duygusu içimi kemirmeye başladı. 
Çünkü yapmış olduğu şeyi ve bunun nedenini bilmek, kahrolasıca kalbimi paramparça etmişti."
-Noah

Bunlar sürekli birlikte oluyorlar. Nerede oldukları fark etmez, sürekli bu şekildeler. Tamam bir çekim var aralarında ama, bu daha sonradan aşka dönüşse de ikisi de bunu kendilerine itiraf edemiyorlar. 


Kitabımız böyle işte. Aslında bazen çok sıkıldım çünkü o kadar duygusuz bir ortam vardı ki, anlatamam. Tamam zaten sevgili  değil bunlar, belki böyle olması gerekiyor ama beni sıktı işte. Sonlara doğru bunlar birbirine aşık olunca falan biraz daha iyi oldu kitap. Sonunda da olanlar oldu zaten! Belki bu şekilde bitmese ikinci kitabı okumazdım. Ama şimdi ikinci kitabı merak ediyorum. Yazar sanırım ikinci kitabı da almamız için böyle bir son seçmiş.

Onun dışında ikilinin diyalogları muhteşemdi. Bazen gerçekten çok güldüm. Birbirlerine verdikleri cevaplar, atışmaları çok hoşuma gitti. Ne olursa olsun Delaine'ın sünüp kalmamasını da taktir ettim fakat daha ilk saniyeden kendinden geçmesini hiç taktir etmedim, onu söylemeliyim :P

Bazı kelimelerin yazımları yanlıştı. Ama o kadar çok batmadı bir süre sonra gözüme. Kapak, iç tasarım, yazı puntosu mükemmeldi bence. Punto biraz büyük olabilir ama daha kolay okunmasını sağlıyor, en azından benim için. Kitap iki karakterimizin de bakış açısından anlatılıyordu, bu iyi bir şey diye düşünüyorum.

Ah, çok konuştum değil mi? Yazmayı özlemişim :) Eğer çok fazla beklenti içine girmezseniz sevebilirsiniz. Yine de çok çirkindi, uzak durun demiyorum. Siz bilirsiniz :)

Puanım:





Sadece Seni Sevdiğimi Söylemek İçin Aramıştım - Eda Tuzcalı | Yorum

2/15/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Herkese merhaba ! Sadece Seni Sevdiğimi Söylemek İçin Aramıştım kitabının yorumu ile karşınıdayım :) Eda Ablanın ilk kitabı, duydum ki yakın zamanda ikinci kitabı da çıkıyormuş, şimdiden hayırlı olsun, bol okuyucu olsun inşallah ^.^ 

Yorumuma başlamadan önce karakterlerden biraz bahsedeyim. Aslında o kadar çok karakter var ki :D 

Kızımız Sude üniversitede okuyor. Sosyoloji bölümünde. Hem de son sınıf ve bu nedenle bir tez hazırlaması gerekiyor tabii. Tezi nedeniyle bir telekız rolüne bürünüyor 6 aylığına. Bir de Mert var. Mert arar ve konuşmaya başlarlar ama Mert diğerleri gibi değildir, amacı farklı. Tek isteği sohbet edeceği birileri. Aslında ilk başlarda ikilinin konuşmasını okuyamıyoruz çünkü bu konuşma tek taraflı oluyor. Sonralarda konuşuyorlar ve Mert, "Sadece seni sevdiğimi söylemek için aramıştım" diyor ve Sude cevap veremeden bu konuşmaları son bulur. 

Bu konuşmaları son konuşmaları oluyor ikilinin. Kitap üç yıl sonrasından devam ediyor. Sude ve Mert gerçek hayatta karşılaşıyorlar, olaylar devam ediyor işte. 

Açıkçası ben bu zaman sıçramalarını pek sevmiyorum. Gerçekten ilgi çekici bir konusu var kitabın, merak ederek okuyorsunuz ama bana karakterler çok fazla geldi. Başım döndü :D Ve en önemli sorunum kitap yeterli duyguyu hissettiremedi bana. Bunlar dışında iyi bir kitaptı. 

Sonuçta yazarın ilk kitabı :) Bunlar da nazar boncuğu olsun diyorum ve eğer okuyacaksınız çok fazla bir beklentiye girmezseniz seveceğinizi umuyorum :) 



Tahrik - K.Bromberg | Yorum & Alıntı

1/27/2015, BY Buse Güler - 2 yorum:

Herkese merhaba :) 
Neler düşüneceğimi bilmediğim, kararsızlığın dibine vurduğum ve sizlere nasıl anlatacağıma emin olmadığım bir yorumla karşınızdayım :)

Hep Seni Bekledim - Jennifer L. Armentrout | Yorum

10/20/2014, BY Buse Güler - 1 yorum:

Merhaba arkadaşlar,
İlk kez pek memnun kalmadığım bir Jen kitabının yorumu ile sizlerleyim :)
Konusunda, karakterlerinde falan sorun yoktu. Yine çok güzeldi, karakterler ve diyaloglar. Fakat çeviri, beni çok sinir etti. Yahu ben böyle şeylere takılmam dedikçe önüme böyle kitaplar çıkıyor :D
Öncelikle konusundan bahsedeyim, daha sonra yorumuma geçeceğim.

Yorum | Ateşli Dişler - Kristen Middleton

8/18/2014, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

 
Herkese merhaba.
Oldukça merak ettiğim bir kitap olan Ateşli Dişler, okundu bitti :)
 

Yorum | Sana Kapıldım - Laurelin Paige

6/05/2014, BY Buse Güler - 1 yorum:

Orjinal Adı: Fixed on You
Seri Bilgisi: Fixed #1
GoodReads Puanı: 4.18
Yayınevi: Elf Yayınları
Sayfa Sayısı: 368

Herkese merhaba.

Son dönemlerde hangi kitabı okuyacağım konusunda zorluk çekiyorum. Kitaplığımda okunmayı bekleyen 120 kitap olunca tabii bu hiç kolay olmuyor.
Sağolsun Kitap İklimi blogunun sahibesi Pınar ablam bu konuda bana çok yardımcı oluyor :D

Sana Kapıldım'ı kitaplığıma eklediğimden beri okumak istiyordum. Zaten alalı çok da uzun bir süre olmadı. Bende baktım kitap seçemiyorum. Aklımda Sana Kapıldım vardı ve aldım elime başladım okumaya.

Aslında kitap beklediğim gibi çıktı mı ? Hayır. Benim için zor bir kitap oldu açıkçası. Sıkılmadım ama birşeyler eksikti.
Uzatmadan konusundan biraz bahsedeyim.



Alayna küçük yaşta bir trafik kazasında ailesini kaybetmiş ve ailesinden geriye kalan ağabeyi Brian ile pek yakın oldukları söylenemez.
Okulundan mezun olmak üzere ve aynı zamanda Gökyüzü kulübünde çalışıyor
Alayna saplantılı bir kişiliğe sahip. Öyle ki geçmişinde hakkında yasaklama emri çıkarılmış. Saplantılı bir kişiliğe sahip olmasının nedeni, sevilmeye muhtaç olması ve ben bunu ailesini küçük yaşta kaybetmesine bağlıyorum.

Gelelim kontrol manyağı, yakışıklı, başarılı ve aynı zamanda Alayna'nın çalıştığı kulübün yeni sahibi Hudson'a. Aslında Hudson Alayna'nın uzak durması gereken tiplerden. Ama Alayna onu gördüğünden beri aklından çıkaramıyor ve Hudson Alayna'ya bir iş teklifi ile geldiği zaman, karşı koyması gerekirken teklifi kabul ediveriyor.
 Bu arada Hudson'ın da geçmişinin pek normal olduğu söylenemez. Adam kısaca sevemiyor. Kadınlar etrafında dört dönüyor evet ama Hudson onları parmağında oynatıyor, sonunda umursamaz bir Hudson ve acı çeken kadınlar oluyor.


Kitabın sanırım kapağına değinmesem olmaz.
Aslında bu ilk okuduğum yetişkin okurlar için olan erotik kitaplardan değil. Fakat diğer okuduklarım -Elli Ton, Crossfire vb.- serilerde kapaklarda karakterler bu şekilde verilmemişti. Ve kitap "Ben erotik kitabım" diye bağırmıyordu :D Bu kitabı dışarıda da okuduğumuzu göz önünde bulundurursak kapağa pek sıcak baktığımı söyleyemem. Kaldı ki serinin ikinci kitabı daha açık bir şekilde geliyor sanırım :D Ama yayınevi orjinal kapağı kullanmış. Bu da iyi birşey olmasına rağmen belki biraz bize uyarlayabilirlerdi diyorum :D

Genelde kitapların çevirilerinde pek sorun bulmam. Belki de şimdiye kadar okuduklarım iyi kitaplardı ya da beni rahatsız etmediler. Ama Sana Kapıldım'ın çevirisi ve bazı malum sahnelerde kullanılan kelimelere gülsem mi ağlasam mı bilemedim :D
Yine de sizi çok rahatsız edip kitabı yarım bırakmanızı sağlayacak türden değil. Ama göze batıyor.

Kitap tam benim beklediğim bir kısımda bitti. Sanırım onun için ikinci kitabı da alabilirim.
Evet uzun bir yorum oldu ve şimdiye kadar okuduysanız teşekkürler :D
Puanıma biraz şaşırabilirsiniz ama insaflı davrandım :D
Alıp almamak, okuyup okumamak size kalmış :D

Puanım:



Senden Önce Ben - Jojo Moyes | Yorum-Eleştiri

2/12/2014, BY Buse Güler - 4 yorum:

Orijinal Adı: Me Before You
GoodReads Puanı: 4.34
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı:480

Yorumum:
Herkese tekrardan merhaba. Geçen sene okumuş olduğum Senden Önce Ben kitabının yorumunu ve eleştirisini yapacağım yazım ile karşınızdayım.