KGBT 12. Tur || Benim Küçük Gelinim - Yasemin Yaman | Yorum

7/29/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

"Hanım! Söyle kızına hazırlıklarını yapsın, birkaç aya Cemal Bey'in büyük oğlu ile evlenecek!"Aynı anda verilen kararlar gençlere bildirilirken soluklar tutulmuştu. Ne genç kız evleneceği genç adamı tanıyordu ne de genç adam evleneceği kızı görmek istiyordu...
İkisi de eşit şartlardaydı. Bir anda hayatları hakkında alınan karara uymak zorunda bırakılmışlardı. Biri köy beyinin göze çarpan, içindeki iyiliği asla gösteremeyen büyük oğlu, diğeri ise köyün en gözde kızlarından biri olmaya aday temiz kalpli genç bir kız.
Onlar birbirini tanımaya çalışırken tam da en mutlu olacakları zamanda, birbirlerini hiç tanımadıklarını acı bir şekilde öğreneceklerdi.
Aslında zaman hiçbir şeyin ilacı değildi. Kişi izin verdiği sürece zaman, duyguların körelmesine neden oluyordu. Bazı duyguların körelmesine imkân yoktu. Hayal kırıklığı, pişmanlık ve bağlılık gibi...

Herkese merhaba :)
Yeni bir blog tur yorumu ile sizlerleyim ve of ne yazacağımı hiç bilmiyorum ya. Şöyle vlog çeksem ve baştan sona size anlatsam çok güzel olmaz mıydı ? Benim için çok güzel olurdu! O yüzden alın okuyun ve okuduktan sonra bana yazın konuşalım :D 

Şimdi kısaca olmasa da size kitabımızdan, karakterlerimizden ve girişinden bahsedeceğim. 

Cemal Ağa, eşini kaybetmiştir. Sedat , Suat ve Yağız isminde üç oğlu bir de küçük kızı vardır. Annelerinin ölümü ile çocuklar çok etkilenir fakat Sedat küçük kız kardeşine daha bir bağlanmış, annesinin yokluğunda hep onunladır. En sonunda Cemal Ağa en büyük oğlu Sedat'ı evlendirmeye karar verir. Zaten eşi ile daha önceden bunu konuşup, karşı köyde Asude isminde bir kızdan bahsetmişlerdir. Sedat ilk önce buna karşı çıkar tabi, sonra bakar annesinin isteği, yerine getirir. Kızı görmeye giderler, Sedat gitmez. Nişanlarlar, Sedat yine gitmez. Yani bu böyle, Sedat kızı kabullenmiyor ilk başta, görene kadar yani :D 

Asude ise karşı köyde yaşıyor ve çok masum, güzel, temiz kalpli bir kız. Ailesine yardım amaçlı elinden ne gelirse yapıyor. Ama hakkında dedikodu çıkar ve namusuna, masumluğuna laf gelir diye babası çok endişeli. Babası da seni istemeye gelecekler, karşı köyün ağası gelecek dediği zaman itiraz etse de kabul ediyor mecbur. 

İşte daha sonra bizimkiler imam nikahı ile evleniyorlar ilk başta. Ya aslında daha başka olaylar var ilerleyen kısımlarda, başka karakterler de giriyor ama anlatmayacağım çünkü spoiler olarak algılanabilir.

Ben kitabı sevdim. Sedat'ı her ne kadar ortalarında çok kınayıp ondan nefret etsem de daha sonradan biraz anladım. Asude'ye de kızım ezdirme kendini bu kadar dedim ama beni dinlemedi :D Yazarın kalemini, anlatışını sevdim. Akıcı bir kitaptı. Valla kitap film - dizi kıvamındaydı tam anlamıyla. Öyle bir olay oluyor ki şaşırıp kalıyorsunuz, sonra açıklamasını öğrenip şöyle bir gözlerinizi kısıyorsunuz :D 

Kiap tavsiyemdir, umarım siz de benim kadar beğenirsiniz :)

Puanım: 

Okuma Etkinliği #10 - Senin Yerinde Olsaydım - Lisa Renee | Yorum

7/29/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Bu sayfalar, bir kadının yasaklı dünyasına açılan gizemli bir kapı. Kapının ardında ise sıradan birinin asla hayal edemeyeceği bir dünya saklı; acının zevkle, korkunun aşkla karıştığı bir dünya. Tutkunun önüne ne gelirse yakıp küle çevirdiği o ilkel ateşin ve aşkın en saf hali gizli bu satırlarda. Ne duyarsan duy ya da ne görürsen gör devam edebilecek, bana hazzın ve acının en büyüklerini yaşatan gizemli adamın kim olduğunu çözebilecek kadar cesur musun? Benim yerimde olsaydın, cevabın ne olurdu?
Sıradan bir lise öğretmeni olan Sara McMillan'ın cevabı evetti. Ta ki bir rastlantı sonucu okuduğu o günlükteki kayıp kadını bulmaya çalışırken, git gide hiç tanımadığı o kadına benzediğini, onun hayatını yaşamaya başladığını fark edene kadar. Rebecca'yı içine çekip yutan, parlak ışıklarla dolu sanat dünyası, Sara'ya boyun eğecek miydi? Yoksa onun da sonu bu ateşli, gizemli ama bir o kadar da tehlikeli adamın kollarında mı gelecekti?
Kimdi bu adam? Peki, ya ben kimdim? Korku, nasıl böyle baştan çıkarıcı olabilirdi?Öğrenmeye hazır mısın?

Yeni bir okuma etkinliğinden herkese merhaba. Öncelikle Arkadya Bitter'e yeni yayın hayatında başarılar dilerim, umarım hep böyle güzel kitaplar ile biz okuyucularını buluşturur. :)

Öncelikle biraz konusundan bahsedeceğim.
Sara bir lisede öğretmen. Arkadaşı evinden gittikten sonra bir günlük buluyor ve arkadaşının kendi günlüğünü unuttuğunu zannediyor. Dayanamayıp günlüğü okumaya başladığında ise hayatı biraz değişiyor aslında. Sıkıcı bir hayata sahip olan Sara, artık bundan sonra bol heyecanlı bir hayata sahip oluyor. Günlüğü okuyup arkadaşının yazdıklarına, yaptıklarına inanamıyor. Fakat daha sonra arkadaşı geliyor ve o günlüğün ona ait olmadığını söylediğinde Sara daha çok meraklanıyor. Çünkü içinde yazanlar özel şeyler ve bu okudukları günlüğün sahibini daha çok merak etmesine sebep oluyor.
Aslında, günlüğün sahibini yani Rebacca'yı bulup, günlüğü ona vermek istiyor ve kendisini bir araştırmanın içinde buluyor. Arkadaşının deposunda ise bu günlüğün sahibine ait eşyalar var. Sara hiç durur mu ? Gidip oradaki eşyaları inceliyor ve sahibine ait en ufak ipuçlarını bile göz önünde bulunduruyor. Daha sonra Rebacca'nın bir sanat galerisinde çalıştığını öğrenip oraya gidiyor. Daha sonra orada işe başlıyor ve yolları ressam olan Chris ile kesişiyor. Tabii bir de sanat galerisinin sahibi gizemli patron Mark var.

Konusu kısaca böyle. Kitap acayip gizemli bir havadaydı. Film izler tadında bir sonraki sayfada neler olacak diye düşünerek okuyorsunuz. Beklentim çok fazla değildi açıkçası. Okurken sıkılmadım. Yazarın ve çevirmenin akıcı bir kalemi olduğunu düşünüyorum, sonuçta orijinal halini okumadım :) 

Kitap erotik bir kitap gibi duruyor. Zaten evet öyle öğeler var ama bu sizi çok sıkmıyor, öyle bir korkunuz olmasın. Okunmaya değecek bir kitap, umarım sizler de benim kadar seversiniz :)


Puanım:


Okuma Etkinliği #10 - Senin Yerinde Olsaydım - Lisa Renee Jones | Ön Okuma

7/27/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Herkese merhaba!
Yeni bir okuma etkinliği ile sizlerleyiz. Kitabımızın ön okumasına göz atmadan önce facebook sayfamızda devam eden çekilişimize katılmak için tık tık

Nerelerdeydim? | Vlog

7/21/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Herkese merhaba !
Uzuuuuun bir aranın ardından tekrar video çekmeye başladım ve kaldırdığım videolarımı da açtım. Bundan sonra vakit buldukça vlog çekeceğim. Umarım keyifle izlersiniz :)

Okuma Etkinliği #9 - Beni Aşka İnandır - Nurdan Keleş | Yorum

7/16/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:


O gün yaptığı tek hata; Espresso'yu Cool Lime Refresha ile aldatmaktı. Fakat hiç ummadığı, görmek istemediği kişi de o gün karşısına çıkmıştı. Dışarıdan bakılınca ne kadar şans işi gibi görünse de, bu tam anlamıyla bir fiyaskoydu. Onunla yüz yüze olmak hayatının kıyameti, azap defterinin gün yüzüne çıkmasıydı. Liseden sonra öğrendiği gerçeklere rağmen kalbini yarı aralık bırakmış ve hep darbelere maruz kalmıştı. Kaderin kendisini sürekli lisede Kaya Yelkenci'ye verdiği büyük dersle sınadığından şüpheleniyordu. Tam hayatını yeniden rayına sokmuşken ve mükemmel bir ilişkisi varken, Kaya Yelkenci'yle bir kafede karşılaşmak tüm sinir sistemini çökertmişti ve hazmedemediği gerçeklerle yüzleşmesine sebep olmuştu. Özge'nin tek yapması gereken onu görmezden gelmekti. Ama bu fikir onun yeni patronu olduğunu öğrenmeden önce geçerliydi. Şimdi onun dayısının şirketinde çalışıyorken, adam başına yarı patron olmuşken ve kendinden nefret ediyorken tek düşündüğü şey; espressonun lanetine uğradığıydı.
Fakat gerçekte olan;Özge Güney ayva bahçesine düşmüştü ve oranın en has meyvesini yemeye başlamıştı.

Herkese merhaba :) Etkinliğimizin son gününde yorum sırası bana geldi. 
Önce sizlere her zamanki gibi biraz konusundan bahsedeyim. 

Japon güzeli kızımız Özge bir şirkette mimarlık yapmakta. Çok da sevdiği bir patronu var. Fakat patronu bazı sebeplerden ötürü bir süreliğine şirketi yeğenine bırakıyor.O yeğen kim dersiniz? Kaya. Özge'nin lise döneminden tanıdığı eski bir arkadaşı. Daha doğrusu arkadaşı demek pek doğru olmaz. Size kısaca Kaya ve Özge'yi anlatayım :D 
Kaya lise döneminde kızlarla gönül eğlendiren, çok can yakan bir tipmiş. Özge iyice buna sinir olmaya başlamış ve bir gün arkadaşları ile iddiaya girmiş. Bunun sonucunda gidip ve Kaya'ya ondan hoşlandığını söylemiş. Bizim Kaya hiç istifini bozmadan, zaten ondan böyle bir şey beklediğini söylemiş, düşünün yani. Neyse bunlar çıktıktan sonra bir şekilde Kaya bu durumu öğrenmiş ve olanlar olmuş. Kaya bunu asla unutmamış tabii. Unutmadığını da Özge'ye her fırsatta gösteriyor.

Düşünün işte böyle bir ikiliyi okuyoruz kitapta. O kadar güzellerdi ki. Ben romantik komedi tarzı kitapları çok severim ve Beni Aşka İnandır tam anlamıyla öyle bir kitaptı. Özge gerçekten çok komik bir kız. Kendi iç sesi ile konuşmalarını okurken çok eğlendim, tam benlik. Eğer sorarlarsa bana, okuduğun kitaplardan kendine bir kanka seç diye. Aklıma gelenlerden biri Özge olacak :D Ama Kaya'ya enişte gözüyle bakabilir miyim? Neyse, orasını karıştırmayalım.

Ana karakterlermizi sevmemin yanında İpana gülüşlü Oğuz'dan, Cemre'ye kadar olan karakterlerimiz vardı. Onları da sevdim. Yan karakterler deyip de geçmeyin yani. Bunlar harici kapağını çok sevdim, bence kitaba uygun bir kapak, renkleri falan tam yaz kitabı olduğunu belli etmiş :)

Takıldığım tek yer redaksiyonu oldu. Biraz problemliydi. Onun da ikinci baskıda düzeleceğini düşünüyorum. Yazarın ilk kitabı ve kendi gibi tatlış bir kitap olmuş. Yolu açık olsun :) Romantik komedi severler bu kitaba bayılacaksınız, tavsiyemdir.

Puanım:



Okuma Etkinliği #9 - Beni Aşka İnandır - Nurdan Keleş | Röportaj

7/15/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Herkese merhaba :) 
Yeni bir okuma etkinliği ile sizlerleyim. Fakat bu sefer yazarımızla çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdim ve onu paylaşmak için geldim :) 

Nurdan Keleş' e teklifimizi kabul ettiği için teşekkür ederim. (:


1.Röpotaja klasik bir soruyla başlayalım. Nurdan Keleş kimdir,kendinizi kısaca tanıtabilir misin?

Resmi kayıtlarda; 1992 İstanbul doğumlu, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü’nden mezun biriyim.( Bu bölümden zevk aldığım tek şey; kesinlikle bir senelik yaptığım stajdı :) )
Ne var ki bölümünden sapmış, tasarım aşığı biri olarak yeniden hayat bulmuş biriyim aslında... Afişler, fotoğraflar ve birçok grafik tasarımın içine girip, artık geri dönüş yolunu bulamamış biri :) Bazende herhangi bir yerden  eve dönerken, kulaklığını takıp, cadde boyu Sıla Kafası yaşayıp, genelde şarkının akımına gidip, evinin yolunu karıştırıp, daha da ileriye giden ve sonrada kendine söylene söylene eve dönen şapşik biriyim.
Tabii bunlar benim bakış açım, arkadaşlarım ne der bilemem :D

2. Yazmaya başlaman ne zaman ve nasıl oldu?

Çocukluktan gelen bir günlük tutma alışkanlığım vardı her zaman. Ama asıl vesile olan; bir sitede oynanan oyun sayesinde oldu. Oyunun içeriği; bir kişi bir kurgu kurup, ilk bölümü yazar ve sonrasında da kalemini başkasına devreder. Ben de bu oyunu iki kez oynadım ve her ikisinde de başlatan kişi oldum. Sonra yazmanın aslında beni başka dünyaya, buradan uzak, başka diyarlara götürdüğünü keşfettim. Zaten çok hayalperest olduğumdan kafamın bir bölgesi sadece kurgu kurgulamaya başladı. Ve ben yazar adayı oldum.

3. İlk kitabın olan Beni Aşka İnandır hakkında biraz bilgi verir misin?

Beni Aşka İnandır; babasının aşk için yuvasını terk eden kızımızın aşka inanmayışını anlatan bir kitap aslında. Ama hayat ona çok da dramatize vermeyip, komik ve ne olursa olsun, neşeli olmayı ona sunmuş birini anlatıyor.
Özge; tatlı, absürd, eğlenceli, aslında bizden, sıradan bir kız. Lisedeyken, okulun o popüler çocuğundan nefret edip, ona hayatının dersini verirken, sonrasında çocuğun büyümüş ve kısa süreli patronu olduğundan habersiz, bir iddia kurbanı oldu.
Kaya ve Özge’nin aşkı eğlenceli, komik, romantik biraz da içimizi titreten türden.

4. Yazmaya başladığın zaman hikayenin ileride kitap olacağını tahmin edebiliyor muydun? 

Basıldıktan sonra ilk eline aldığın zaman neler hissettin?
Toz pembe bir hayalim olmuştu. Hani acaba bir gün kitap olsa ne olurdu? Fazla uçtuğumu düşünüp, yine de hayal edemeden duramazdım.
Evet Kocaeli Kitap Fuarı’nda ilk kez görücüye çıktığı o anda, duygulandım, inanamadım, benim olup olmadığını anlamak için kapağın üzerinde yazan adıma çokça baktım.
Hayallerin gerçekleştiğine ben de inandım! :)
Bir kez daha Postiga Yayınları’na sonsuz teşekkürlerimi sunarım ^_^

5. Karakterlerini oluştururken nelere dikkat ediyorsun?

Bizden olmasına çok dikkat ederim. İçten, samimi ve gerçekçi olmalarına önem veririm.  Çok toz pembe hikayeler yazmam. Türk erkeğinin odunluğunu da romantik oluşunu da, Türk kızının tribini de çılgınlığını da ve tabii ikisinin aşkını da hep kıvamında vermeye çalışırım.

6. Şahsen ben kitabın kapağını çok beğendim. Kapak aşaması çok zorladı mı? Genelde yazarlar bu konuda çok yoğun oluyorlar.

Evet ben de yoğun bir tempodan geçtim. Sonunda dayanamayıp, kapak kızı ben olacağım, diye düşünürken, ‘Türkiye henüz buna hazır değil’ gerçeği yüzüme vurdu tabi :D
Kapak kızının aklımda oluşan, çok farklı konseptleri oldu ve ben bir gün siteden fotoğraflara bakarken, karşıma şu anda kapakta şirince duran kızı buldum. Kitap tasarımcımız; Murat Gündoğan da çok güzel bir yaz kapağı yaptı hemen. Kendisine bir kez daha teşekkür ederim, hiç sıkılmadan bize böyle bir kapak sunduğu için...

7. Aynı zamanda Wattpad üzerinden devam eden hikayen var. Onun hakkında da biraz bilgi verir misin?

Aslında hikayelerim var :D

Aşk Meşk ve Saçmalıkları; benim ikinci kitabımdır. Çok severek yazdığım, yazarken, çevremdeki evlilikleri gözlemlediğim bir hikayedir. Evet hikayemiz evlilik üzerinedir. İlişkinin başlarda aşk dolu olmasını ve evlendikten sonra meşkle kaldıkları, gerçeklerle bütünleşen bir hikayedir. Şarkılı Kadın; Gül Oya ve şarkı söylemeyi seven Mert’in hikayesini... Kadının ev, iş, çocuk üçlemesinde sıkışıp kalmasını,  erkeğin özgürlüğünden gün geçtikçe daha uzaklaştığı ve evliliklerindeki maratonluğu odunluğa vurmasını anlatan çok bizden bir hikayedir.

Ve hikayenin devamını olan; Aşk Meşk ve Saçma Sapanlıkları’da birinci kitapta boşanan çiftimizin yeni hayatlarını anlatıyor. Bu sefer onları bekleyen aşktan meşkten daha öte şeyler ;)

Gelelim genç kızlarımızın bayıldığı diğer hikayeye; 3E: Aşk-ı Dönence.... Belirtmek isterim ki; bu hikayeyi arkadaşım Sezgi’yle ortak kaleme alıyoruz. :) Hikayenin konusu ise; birbirlerinden karakter olarak farklı olan ama kesinlikle tip olarak birbirlerine benzeyen üç erkek kardeşin hayatlarını anlatan bir hikayedir. Erdem, Emre ve Efe... Erdem, kardeşlerinin en büyüğüdür, tabii en aklı başında, en saygılı, en erdemli çocuktur. Tabii kaderin ona oynadığı bir de oyun vardır. Emre ise; ortanca kardeştir. En çılgını, en haşarısı, en çapkını, en şımarığı ve daha birçok haylaz sıfatına maruzdur. Kaderin ona oynadığı oyunu bozup, aslında o kadere bir oyun oynamaya başladığında ise; olaylar beklemediği yönde bambaşka olur. Ve evet en küçük kardeş Efe; kendisi asi, ağır abi, kızlarla arası hiç yoktur. Kuralsız ve yasa dışı oynadığı dövüşlerde cabası... Ama kaderin ona aşk yönünden fazla cömert davrandığını da demeden edemeyeceğim. Tabii tek sorun; Efe’nin 22 senedir, hiç sevgilisi olmaması ve daha bir kızla nasıl konuşulur onu bile bilmeme gibi sorunları da vardır.

8. Bir gün kitap çıkarma hayalleri olan hikaye yazarlarına söylemek istediğin bir şeyler var mı?

Hayaller gerçekleşmek içindir. Herkes aynı konuyu yazar ama herkes aynı şekilde ve aynı duyguda anlatamaz. Pes etmek Türk kızının kanında yoktur, pes etmeyin!

9. Sonuçta kitabı sen yazdın ve karakterleri sen oluşturdun ama sana daha yakın olan, favori bir karakterin var mı?

Tabii bir annelik duygusuyla “Çocuklarımı eşit seviyorum.” Diyeceğim. Özge’nin çılgınlığını, Kaya’nın komedili aşkını, Cemre’nin deliliğini, Oğuz’un İpana gülüşünü ve çok uzatmamak için hepsinin bende favori olmasının dışında yerleri cidden çok başkadır.

10. Son olarak buradan okuyucularına söylemek istediğin bir şeyler var mı?

2012 yılında başladığımda beni okuyan çok az sayıda okuyucularım vardı. İlkler hiçbir zaman unutulmazdır, onlarla yürüdüm önceleri... Daha sonra ikinci hikayemle ve üçünsüyle ve dördüncüyle gelen birçok okuyucum oldu. Hep desteklediler ve hep sevdiler.

Onlara sonsuz teşekkürlerimi sunarım. İyi ki varlar ve beni inanılmaz mutlu ediyorlar.

Ve tabii bu güzel etkinlik için sizlere de çok teşekkür ederim Sihirli Kitaplar! Hepiniz birbirinizden tatlısınız.  

Biz de çok teşekkür ederiz sende çok tatlısın!

Süper Dadı - Betül Güçlü | Yorum

7/12/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Âşıksanız; Dağları delebilirsiniz, "Ferhat" derler, Çölleri aşabilirsiniz, "Mecnun" derler, Canınıza kıyabilirsiniz, "Romeo" derler, Ya iki küçük sevimli canavarın tüm sorumluluğunu alıp, kalplerini çalar ve oradan sevdiğiniz kadına ulaşmayı başarırsanız?
İşte o zaman, "Süper Dadı" derler. Efran'ın verdiği zorlu, eğlenceli, acılı ve sevimli mücadeleyi okurken aşk uğruna girilebilecek en güzel sınavlardan birine şahit olacaksınız. Beril, Baler, Sare ve Efran'ın "aile"si sizi de aralarına alacak kadar sevgi dolu; gerçek bir aile olmak için kan bağından daha fazla ihtiyacımız olan tek şey de bu.

Herkese merhaba, yeni bir kitap yorumu ile sizlerleyim (:

Biliyorum bu sıralar bloğumda tur ve okuma etkinlikleri hariç kitap yorumu göremiyorsunuz. Çünkü ben okuma etkinlikleri ve blog turumuz hariç kitap neredeyse hiç okumuyorum. O yüzden turlara ve etkinliklere bir süre ara vereceğim, tabii elimdeki tur kitapları da bittikten sonra (: Yani bu sıralar beni en azından yaz bitene kadar umarım bol bol son zamanlarda alıp okumaya fırsat bulamadığım kitapların yorumları ile göreceksiniz. Bu küçük duyurumu da yaptıktan sonra yorumuma geçeyim en iyisi :D

“Bu kadın gözünde daha ne kadar mükemmelleşebilirdi? Efran bugünden sonra burada kalabilmek için tüm varlığını ortaya koyacağından emindi. Hiç bir şey sorun değildi. Önce çocukların kalbini kazanacak, sonra da annelerine onu ne kadar sevdiğini bir şekilde gösterecekti.”

Süper Dadı, kargoyla geldiği zaman aslında ben başka bir kitaba başlamıştım. Fakat içini biraz karıştırdıktan sonra dayanamadım ve elimdeki kitabı bırakıp buna başladım. Aslında kısa bir kitap. İki yüz elli beş sayfa. Elinize aldığınızda bir günde bitirebilirsiniz çünkü kitap gerçekten çok akıcı.
Konusundan biraz bahsetmem gerekirse; Efran yakışıklı bir CEO. Bir yakınlarının nişanına gittiği zaman Beril’i görür ve neredeyse ilk görüşte aşık olur. Bütün gece onun yanına gitmeyi planlasa da sürekli Beril’in yanına gelen adamları ve Beril’in onları nasıl tek tek reddedip kendisine bir duvar ördüğünü uzaktan izler. Ona bu şekilde yakınlaşamayacağını anlar. Beril daha önce bir evlilik yapmıştır ve biri kız biri erkek ikiz çocukları vardır. Sare ve Barel. Bizim afacan çocuklara açıkçası dadı dayanmaz ve Efran Beril’in çocuklarına bir dadı aradığını duyunca holdingi, işleri bırakır ve dadılık için Beril ile görüşmeye gider. Beril ilk önce bu işe pek ihtimal vermez. Sonuçta erkek bir dadı nasıl olur ki? Ama kitabı okurken öyle güzel olduğunu anlıyorsunuz ki, tam bir süper dadı oluyor Efran.

Kitabımızın konusu böyle. Efran, Beril’e aşık ve ona yakınlaşmak için evinde dadı olarak işe başlıyor. Çocuklar gerçekten çok şekerlerdi, okurken beni sürekli gülümsettiler. Sare zaten dadısını görür görmez ona büyük bir ilgiyle yaklaşmıştı ama Barel için aynı şey geçerli değildi tabi. Efran yılmadı ve ona da kendisini sevdirdi. Efran’ın çocuklar ile olan mücadelesini okurken çok keyif aldım. Beril ile olan adım adım yakınlaşmaları ise okumaya değerdi.

“ “Peki, Beril’le nasıl gidiyor?” diye sordu Nil hevesle(…) “Beril… Öyle farklı ki onu dışarıdan izlerken sadece… Ne bileyim o çok güzeldi işte! Duruşu, tavırları büyüleyici. Bir haftadır tattığım hisler çok daha başka. Bana gülümsediğinde ölüyorum, evdeyken bildiğim o ulaşılmaz güçlü kadın kayboluyor. Yerine sevgi dolu bir anne geliyor. Çocuklarla oynarken onları izliyorum bazen… Nil, öyle güzeller ki onlara baktıkça kalbim kocaman oluyor.” “

Kitabın ana karakterlerinin yanı sıra yan karakteri de çok sevdim ben. Efran’ın erkek ve kız kardeşleri, Akın ve Nil. Beril’in kuzeni Selin ve birlikte yaşadığı yardımcıları *daha doğrusu artık ailen biri gibiler* Hacer Teyze. Hepsi çok güzeldi bence.

Kitabı genel olarak beğendim. Konusu, karakterleri, kapağı ve ciltli olması çok hoşuma gitti. Kitapta sadece hoşuma gitmeyen benim için olumsuz olan bir kısım var onu da sizlere açıklayayım.Hoşuma gitmeyen şey kitabın son elli sayfası. Kitap gerçekten çok güzel ilerledi ve sonu sanki oldu bittiye geldi. Ben biraz daha okumak isterdim, gerçi kitabın devamı var mı bir bilgim yok, belki ikinci kitabı vardı. Zaten aradan dokuz sene falan geçmiş oluyordu sanırım. Beni olumsuz etkileyen yanı buydu yani (:

“Akşamüzeri Efran çocukları parka götürmek için evden çıkardı. Anneleri olmadığı için ikisi de çok nazlıydı bugün. Dudaklarını sarkıtarak mahzun mahzun baktıklarında, evdekiler kıyamayıp her dediklerini yapıyorlardı. Asıl sorun; çocukların bunun farkında olmasıydı.”

Yazarın ilk kitabı ve yazım hayatında kendisine başarılar dilerim bence Süper Dadı güzel bir başlangıç olmuş. Eğlenceli vakit geçirebileceğiniz, bir iki gün içerisinde bitebilecek bir kitap okumak isterseniz aradığınız kitap Süper Dadı. 

 Puanım: