KGBT 14.Tur || Yalnızlık Cesaret İster - Merve Deniz || Röportaj

8/24/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Herkese merhaba :)
Yeni blog turumuzda sıra röportajımıza geldi.

Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkürler.
1-Klasik bir soruyla başlayalım. Kimdir Merve Deniz, bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

  • Merve hakkında pek çok renkli ve süslü kelime söylenebilir. Şahsen kendisinden bahseden Merve bunu yapmayı ister. Ama hayalperestliğimi bir kenara koyup kendimi doğrudan birkaç kelime ile anlatayım. Kitap okumayı seven, çalışkan, duygusal biri Merve… Yıldızları izlemeyi sever, evren hakkında saatlerce konuşabilir ve kedisini çok sever.


2-Yazmaya nasıl başladınız? İlk başlarda yazarken bile bir gün yazdıklarınızın kitap olacağını düşünüyor muydunuz?


  • Çok klasik bir yanıt olabilir bu ama ben kendimi bildim bileli yazarım. Ortaokul yıllarımda Stephan King gibi korku romanları yazacağımı söylüyordum. Lisede günlüklerimi kitap yazmaya karar vermiştim. Kısaca bir kitabımın olması hep aklımın köşesinde kendini tekrar eden bir hayaldi. Bunu hep düşündüm ve de istedim.

3-Kitabı yazarken oluşturduğun kurgu ve karakterlerde nelere dikkat ediyorsunuz? Önceden bir taslak oluşuyor mu yoksa her şey doğaçlama mı gerçekleşiyor?
  • Yaptığım kurgularda aksiyon ve gizem unsuru olmasına önem veririm. Klasik eserleri bir ayrı tutarsam okuduğum kitaplarda macera daima aradığım bir unsur. Kendi yazdıklarımda da aynını yapmaya çalışıyorum. Önceden oluşturduğum taslaklar hiç ilk düşündüğüm gibi ilerlemediler. Doğaçlama yazmadığımı sanıp doğaçlama yazıyorum sanırım.

4-Karakterleri sonuçta kendiniz oluşturdunuz fakat kendinize daha yakın hissettiğiniz bir karakter var mı? 
  • İlk kitabım Güneş’te baş karakter olan Güneş’e çok bağlıyım. Ben yaratmışım gibi değil de sanki bir yerlerde bir dostum varmış gibi. Garip gelebilir ama :) İkinci kitabımda yer alan Arel ve İnci özel olarak yakınlık hissettiğim karakterlerim. Özellikle İnci. 
5- Oluşturduğunuz karakterler tamamen hayal ürünü mü, yoksa esinlendiğiniz bir yakınınız mı var?

  • Tamamen hayal ürünü… Tanıdığım birinden esinlenmeye kalktığımda bir noktada kısırlaşıyor yazdıklarım. Karakterlerimin adlarını bile tanıdığım biriyle bağlantısı olmayak şekilde seçerim. Mesela hiç Arel ismin birini tanımadım. 
6- Yalnızlık Cesaret İster'in oluşum sürecinden bahseder misininiz? Zorlandığınız kısımlar nelerdi? 
  • Aslında klasik, kısa bir hikâye olacaktı. Issız ada kısmı Güneş adlı kitabımdan da önce 2009 da yazdığım O ve ben adlı hikâyemden geliyor. İkisiniz birleştirmeye karar verdikten sonra adaptasyon süreci zor oldu. O zaman yazdığım ıssız ada biraz daha fantastik idi. Karakterlerim Arel kadar soğuk Rüya kadar inatçı değillerdi. Ve tabi o ve ben’i kitap olsun diye yazmıyordum. Hikâyenin daha 50. Sayfasında kitap sözleşmesi gelince paniğe kapıldım. Ayrıca ilk defa ilahi bakış açısıyla yazıyordum, bu da beni biraz zorladı. Ama her şeye rağmen çok keyifli bir süreç oldu.

7- Yazarken kullandığınız özel şeyler (mesela müzik dinlemek gibi), özel bir mekan var mı yoksa ilham geldiği zaman bulunduğunuz ortam fark etmiyor mu? 
  • Benim her çalışmama özel müzik listem vardır. Yazmamı sağlayan en önemli unsurlardan biri müzik diyebilirim. İlham bana enteresan zamanlarda gelir ve ben genelde o sırada kendi bilgisayarımın başında olmam. Ne yazık ki başka ortamlarda da yazamam. İnsanları ve doğayı gözlemlemeyi sevdiğim için dikkatimi veremiyorum. 
8- Sorularımızı cevapladığınız için teşekkür ederiz, buradan okuyucularınıza söylemek istediğiniz bir şey var mı?
  • İlginiz ve desteğiniz için ben teşekkür ederim. Her birine ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum. Yolculuğumda bana arkadaş oldukları ve destekledikleri için.
smile ifade simgesi

Okuma Etkinliği #9 - Beni Aşka İnandır - Nurdan Keleş | Röportaj

7/15/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Herkese merhaba :) 
Yeni bir okuma etkinliği ile sizlerleyim. Fakat bu sefer yazarımızla çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdim ve onu paylaşmak için geldim :) 

Nurdan Keleş' e teklifimizi kabul ettiği için teşekkür ederim. (:


1.Röpotaja klasik bir soruyla başlayalım. Nurdan Keleş kimdir,kendinizi kısaca tanıtabilir misin?

Resmi kayıtlarda; 1992 İstanbul doğumlu, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü’nden mezun biriyim.( Bu bölümden zevk aldığım tek şey; kesinlikle bir senelik yaptığım stajdı :) )
Ne var ki bölümünden sapmış, tasarım aşığı biri olarak yeniden hayat bulmuş biriyim aslında... Afişler, fotoğraflar ve birçok grafik tasarımın içine girip, artık geri dönüş yolunu bulamamış biri :) Bazende herhangi bir yerden  eve dönerken, kulaklığını takıp, cadde boyu Sıla Kafası yaşayıp, genelde şarkının akımına gidip, evinin yolunu karıştırıp, daha da ileriye giden ve sonrada kendine söylene söylene eve dönen şapşik biriyim.
Tabii bunlar benim bakış açım, arkadaşlarım ne der bilemem :D

2. Yazmaya başlaman ne zaman ve nasıl oldu?

Çocukluktan gelen bir günlük tutma alışkanlığım vardı her zaman. Ama asıl vesile olan; bir sitede oynanan oyun sayesinde oldu. Oyunun içeriği; bir kişi bir kurgu kurup, ilk bölümü yazar ve sonrasında da kalemini başkasına devreder. Ben de bu oyunu iki kez oynadım ve her ikisinde de başlatan kişi oldum. Sonra yazmanın aslında beni başka dünyaya, buradan uzak, başka diyarlara götürdüğünü keşfettim. Zaten çok hayalperest olduğumdan kafamın bir bölgesi sadece kurgu kurgulamaya başladı. Ve ben yazar adayı oldum.

3. İlk kitabın olan Beni Aşka İnandır hakkında biraz bilgi verir misin?

Beni Aşka İnandır; babasının aşk için yuvasını terk eden kızımızın aşka inanmayışını anlatan bir kitap aslında. Ama hayat ona çok da dramatize vermeyip, komik ve ne olursa olsun, neşeli olmayı ona sunmuş birini anlatıyor.
Özge; tatlı, absürd, eğlenceli, aslında bizden, sıradan bir kız. Lisedeyken, okulun o popüler çocuğundan nefret edip, ona hayatının dersini verirken, sonrasında çocuğun büyümüş ve kısa süreli patronu olduğundan habersiz, bir iddia kurbanı oldu.
Kaya ve Özge’nin aşkı eğlenceli, komik, romantik biraz da içimizi titreten türden.

4. Yazmaya başladığın zaman hikayenin ileride kitap olacağını tahmin edebiliyor muydun? 

Basıldıktan sonra ilk eline aldığın zaman neler hissettin?
Toz pembe bir hayalim olmuştu. Hani acaba bir gün kitap olsa ne olurdu? Fazla uçtuğumu düşünüp, yine de hayal edemeden duramazdım.
Evet Kocaeli Kitap Fuarı’nda ilk kez görücüye çıktığı o anda, duygulandım, inanamadım, benim olup olmadığını anlamak için kapağın üzerinde yazan adıma çokça baktım.
Hayallerin gerçekleştiğine ben de inandım! :)
Bir kez daha Postiga Yayınları’na sonsuz teşekkürlerimi sunarım ^_^

5. Karakterlerini oluştururken nelere dikkat ediyorsun?

Bizden olmasına çok dikkat ederim. İçten, samimi ve gerçekçi olmalarına önem veririm.  Çok toz pembe hikayeler yazmam. Türk erkeğinin odunluğunu da romantik oluşunu da, Türk kızının tribini de çılgınlığını da ve tabii ikisinin aşkını da hep kıvamında vermeye çalışırım.

6. Şahsen ben kitabın kapağını çok beğendim. Kapak aşaması çok zorladı mı? Genelde yazarlar bu konuda çok yoğun oluyorlar.

Evet ben de yoğun bir tempodan geçtim. Sonunda dayanamayıp, kapak kızı ben olacağım, diye düşünürken, ‘Türkiye henüz buna hazır değil’ gerçeği yüzüme vurdu tabi :D
Kapak kızının aklımda oluşan, çok farklı konseptleri oldu ve ben bir gün siteden fotoğraflara bakarken, karşıma şu anda kapakta şirince duran kızı buldum. Kitap tasarımcımız; Murat Gündoğan da çok güzel bir yaz kapağı yaptı hemen. Kendisine bir kez daha teşekkür ederim, hiç sıkılmadan bize böyle bir kapak sunduğu için...

7. Aynı zamanda Wattpad üzerinden devam eden hikayen var. Onun hakkında da biraz bilgi verir misin?

Aslında hikayelerim var :D

Aşk Meşk ve Saçmalıkları; benim ikinci kitabımdır. Çok severek yazdığım, yazarken, çevremdeki evlilikleri gözlemlediğim bir hikayedir. Evet hikayemiz evlilik üzerinedir. İlişkinin başlarda aşk dolu olmasını ve evlendikten sonra meşkle kaldıkları, gerçeklerle bütünleşen bir hikayedir. Şarkılı Kadın; Gül Oya ve şarkı söylemeyi seven Mert’in hikayesini... Kadının ev, iş, çocuk üçlemesinde sıkışıp kalmasını,  erkeğin özgürlüğünden gün geçtikçe daha uzaklaştığı ve evliliklerindeki maratonluğu odunluğa vurmasını anlatan çok bizden bir hikayedir.

Ve hikayenin devamını olan; Aşk Meşk ve Saçma Sapanlıkları’da birinci kitapta boşanan çiftimizin yeni hayatlarını anlatıyor. Bu sefer onları bekleyen aşktan meşkten daha öte şeyler ;)

Gelelim genç kızlarımızın bayıldığı diğer hikayeye; 3E: Aşk-ı Dönence.... Belirtmek isterim ki; bu hikayeyi arkadaşım Sezgi’yle ortak kaleme alıyoruz. :) Hikayenin konusu ise; birbirlerinden karakter olarak farklı olan ama kesinlikle tip olarak birbirlerine benzeyen üç erkek kardeşin hayatlarını anlatan bir hikayedir. Erdem, Emre ve Efe... Erdem, kardeşlerinin en büyüğüdür, tabii en aklı başında, en saygılı, en erdemli çocuktur. Tabii kaderin ona oynadığı bir de oyun vardır. Emre ise; ortanca kardeştir. En çılgını, en haşarısı, en çapkını, en şımarığı ve daha birçok haylaz sıfatına maruzdur. Kaderin ona oynadığı oyunu bozup, aslında o kadere bir oyun oynamaya başladığında ise; olaylar beklemediği yönde bambaşka olur. Ve evet en küçük kardeş Efe; kendisi asi, ağır abi, kızlarla arası hiç yoktur. Kuralsız ve yasa dışı oynadığı dövüşlerde cabası... Ama kaderin ona aşk yönünden fazla cömert davrandığını da demeden edemeyeceğim. Tabii tek sorun; Efe’nin 22 senedir, hiç sevgilisi olmaması ve daha bir kızla nasıl konuşulur onu bile bilmeme gibi sorunları da vardır.

8. Bir gün kitap çıkarma hayalleri olan hikaye yazarlarına söylemek istediğin bir şeyler var mı?

Hayaller gerçekleşmek içindir. Herkes aynı konuyu yazar ama herkes aynı şekilde ve aynı duyguda anlatamaz. Pes etmek Türk kızının kanında yoktur, pes etmeyin!

9. Sonuçta kitabı sen yazdın ve karakterleri sen oluşturdun ama sana daha yakın olan, favori bir karakterin var mı?

Tabii bir annelik duygusuyla “Çocuklarımı eşit seviyorum.” Diyeceğim. Özge’nin çılgınlığını, Kaya’nın komedili aşkını, Cemre’nin deliliğini, Oğuz’un İpana gülüşünü ve çok uzatmamak için hepsinin bende favori olmasının dışında yerleri cidden çok başkadır.

10. Son olarak buradan okuyucularına söylemek istediğin bir şeyler var mı?

2012 yılında başladığımda beni okuyan çok az sayıda okuyucularım vardı. İlkler hiçbir zaman unutulmazdır, onlarla yürüdüm önceleri... Daha sonra ikinci hikayemle ve üçünsüyle ve dördüncüyle gelen birçok okuyucum oldu. Hep desteklediler ve hep sevdiler.

Onlara sonsuz teşekkürlerimi sunarım. İyi ki varlar ve beni inanılmaz mutlu ediyorlar.

Ve tabii bu güzel etkinlik için sizlere de çok teşekkür ederim Sihirli Kitaplar! Hepiniz birbirinizden tatlısınız.  

Biz de çok teşekkür ederiz sende çok tatlısın!