KGBT 14.Tur || Yalnızlık Cesaret İster - Merve Deniz || Yorum

8/25/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Yeni bir blog turunda son gün yorum sırası bana geldi :) Eğer 2 kişiye tur kitabımızı hediye ettiğimiz çekilişe katılmadıysanız, buradan katılabilirsiniz. :)











Birbirlerine yasladıkları tek şey bedenleri değildi; tüm umutları, umutsuzlukları o gece koyun koyunaydı.
Issız bir adaya düşseniz yanınıza alacağınız üç şey ne olurdu?
Başarılı, genç ve güzel bir kadın olan Rüya, ta ki âşık olduğu adamla aynı adaya düşene kadar bu sorunun yanıtını hiç düşünmemiştir. Gönlünü, çalışanların "Otoriter Despot" ismini verdiği yöneticisi Arel Bozan'a kaptıran Rüya, Arel'in kendisini fark etmesi için sonsuz bir çaba içindedir, ama ne yaparsa yapsın bir türlü Arel'in dikkatini çekmeyi başaramaz. Çıkacakları Hindistan geziyse Rüya'nın son şansıdır: Ya devam edecek ya da vazgeçecektir. Fakat hiçbir şey planladığı gibi gitmez ve kendisini âşık olduğu adamla birlikte ıssız bir adada bulur. Acaba hayatta kalmak için büyük bir mücadele verdikleri bu ıssız adada Rüya, Arel'in duvarlarını yıkabilecek midir?

Rüya bir şirkette asistan olarak çalışıyor ve kızımız işini çok seviyor. Ama belki işinden daha çok sevdiği bir şey daha var; patronu duygusuz, despot Arel Bozan. Arel'e gelirsek eğer, bırakın Rüya'nın aşkını, adam Rüya'nın bile farkında değil. Ama sonra kızımızın önüne bir fırsat çıkıyor. Hindistan'a bir iş gezisi yapmaları gerekiyor. Rüya da bu fırsatı kaçırır mı? Artık duygularını açıkça belli ediyor ve Arel'e onu sevdiğini söylüyor. Arel ne yapıyor dersiniz? İnanmıyor, kızın şaka yaptığını zannediyor. Sonra Rüya'nın ciddi olduğunu fark ediyor tabi.

Devreye kötü kadın olan Natali giriyor; Arel'in eski sevgilisi. Olayların detayına girmeden şu şekilde anlatabilirim. Natali, Arel ve Rüya'nın ıssız bir adaya düşmelerini sağlıyor, aslında onların canlı olarak o adaya düşmelerini istemiyor fakat olaylar planladığı gibi gitmiyor tabii. Her neyse bu arada ben Arel ve Rüya ne zaman düşecekler adaya diye düşünüp durdum hep başlarında. Olayların gidişatında öyle bir durum yok çünkü, ne alaka diye düşünebilirsiniz. Ama sonra öyle güzel bir sebep yaratmış ki yazar, gerçekten hoşuma gitti ve hiç göze batmadı.

Bunlar adaya düşüyor düşmesine ama nasıl hayatta kalacaklar ne yapacaklar? İşte ben bunları okurken çok keyif aldım. Daha önce bir ada hikayesi okumamıştım açıkçası sadece bir iki film izlediğimi hatırlıyorum ama okumak da çok zevkliymiş. Yazar Merve Deniz'in kalemini ve yazdığı olayları beğendim :)

Adaya düştükten sonra sanki bizim duygusuz Arel'de bir aydınlanma oluyor. Tabii yanında başka kimse yok Rüya var. Başbaşa kalıyorlar mecburen, birbirlerini daha iyi tanıyorlar. Rüya da boş durmuyor tabii, Arel'in bir nevi dış kabuğunu kırıyor, içinde barındırdığı adamı ortaya çıkarıyor. Böyle olması hoşuma gitti gerçekten :)

Eğlenceli ve okuması keyifli bazı yerlerinde sizi heyecanlandıran, merak etmenize sebep olan bir kitaptı. Değişik bir kitap olduğunu söyleyebilirim, ada hikayelerinden bu tarz şeylerden hoşlanıyorsanız zaten okumalısınız :)

Puanım:


KGBT 14.Tur || Yalnızlık Cesaret İster - Merve Deniz || Röportaj

8/24/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Herkese merhaba :)
Yeni blog turumuzda sıra röportajımıza geldi.

Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkürler.
1-Klasik bir soruyla başlayalım. Kimdir Merve Deniz, bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

  • Merve hakkında pek çok renkli ve süslü kelime söylenebilir. Şahsen kendisinden bahseden Merve bunu yapmayı ister. Ama hayalperestliğimi bir kenara koyup kendimi doğrudan birkaç kelime ile anlatayım. Kitap okumayı seven, çalışkan, duygusal biri Merve… Yıldızları izlemeyi sever, evren hakkında saatlerce konuşabilir ve kedisini çok sever.


2-Yazmaya nasıl başladınız? İlk başlarda yazarken bile bir gün yazdıklarınızın kitap olacağını düşünüyor muydunuz?


  • Çok klasik bir yanıt olabilir bu ama ben kendimi bildim bileli yazarım. Ortaokul yıllarımda Stephan King gibi korku romanları yazacağımı söylüyordum. Lisede günlüklerimi kitap yazmaya karar vermiştim. Kısaca bir kitabımın olması hep aklımın köşesinde kendini tekrar eden bir hayaldi. Bunu hep düşündüm ve de istedim.

3-Kitabı yazarken oluşturduğun kurgu ve karakterlerde nelere dikkat ediyorsunuz? Önceden bir taslak oluşuyor mu yoksa her şey doğaçlama mı gerçekleşiyor?
  • Yaptığım kurgularda aksiyon ve gizem unsuru olmasına önem veririm. Klasik eserleri bir ayrı tutarsam okuduğum kitaplarda macera daima aradığım bir unsur. Kendi yazdıklarımda da aynını yapmaya çalışıyorum. Önceden oluşturduğum taslaklar hiç ilk düşündüğüm gibi ilerlemediler. Doğaçlama yazmadığımı sanıp doğaçlama yazıyorum sanırım.

4-Karakterleri sonuçta kendiniz oluşturdunuz fakat kendinize daha yakın hissettiğiniz bir karakter var mı? 
  • İlk kitabım Güneş’te baş karakter olan Güneş’e çok bağlıyım. Ben yaratmışım gibi değil de sanki bir yerlerde bir dostum varmış gibi. Garip gelebilir ama :) İkinci kitabımda yer alan Arel ve İnci özel olarak yakınlık hissettiğim karakterlerim. Özellikle İnci. 
5- Oluşturduğunuz karakterler tamamen hayal ürünü mü, yoksa esinlendiğiniz bir yakınınız mı var?

  • Tamamen hayal ürünü… Tanıdığım birinden esinlenmeye kalktığımda bir noktada kısırlaşıyor yazdıklarım. Karakterlerimin adlarını bile tanıdığım biriyle bağlantısı olmayak şekilde seçerim. Mesela hiç Arel ismin birini tanımadım. 
6- Yalnızlık Cesaret İster'in oluşum sürecinden bahseder misininiz? Zorlandığınız kısımlar nelerdi? 
  • Aslında klasik, kısa bir hikâye olacaktı. Issız ada kısmı Güneş adlı kitabımdan da önce 2009 da yazdığım O ve ben adlı hikâyemden geliyor. İkisiniz birleştirmeye karar verdikten sonra adaptasyon süreci zor oldu. O zaman yazdığım ıssız ada biraz daha fantastik idi. Karakterlerim Arel kadar soğuk Rüya kadar inatçı değillerdi. Ve tabi o ve ben’i kitap olsun diye yazmıyordum. Hikâyenin daha 50. Sayfasında kitap sözleşmesi gelince paniğe kapıldım. Ayrıca ilk defa ilahi bakış açısıyla yazıyordum, bu da beni biraz zorladı. Ama her şeye rağmen çok keyifli bir süreç oldu.

7- Yazarken kullandığınız özel şeyler (mesela müzik dinlemek gibi), özel bir mekan var mı yoksa ilham geldiği zaman bulunduğunuz ortam fark etmiyor mu? 
  • Benim her çalışmama özel müzik listem vardır. Yazmamı sağlayan en önemli unsurlardan biri müzik diyebilirim. İlham bana enteresan zamanlarda gelir ve ben genelde o sırada kendi bilgisayarımın başında olmam. Ne yazık ki başka ortamlarda da yazamam. İnsanları ve doğayı gözlemlemeyi sevdiğim için dikkatimi veremiyorum. 
8- Sorularımızı cevapladığınız için teşekkür ederiz, buradan okuyucularınıza söylemek istediğiniz bir şey var mı?
  • İlginiz ve desteğiniz için ben teşekkür ederim. Her birine ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum. Yolculuğumda bana arkadaş oldukları ve destekledikleri için.
smile ifade simgesi

KGBT 4. Tur || Sevginin Büyüsü - Beth Hoffman | Alıntı

4/14/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Turumuzun son gününde tur boyunca paylaştığımız alıntılar ile sizlerleyim :)









KGBT 4. Tur || Sevginin Büyüsü - Beth Hoffman | Yorum

4/12/2015, BY Buse Güler - 4 yorum:

Herkese merhaba ! 
Nasılsınız? Ben heyecanlıyım :D Bugün dördüncü blog turumuzun ikinci günü ve ilk yorumu ben yazacağım. Size bu kitabı nasıl anlatsam, nelerden bahsetsem şuan hiç bilmiyorum. Ama eğer yazılarımı takip ediyorsanız, benim çok sevdiğim kitapların yorumlarını yazmakta ne kadar zorlandığımı biliyorsunuzdur :)

Ama ondan önce Sevginin Büyüsü'nün ön okuması için buraya , kitabımızın tatlı yazarıyla yaptığımız sımsıcak röportajımızı okumak için de buraya tıklayabilirsiniz  :) Ayrıca Facebook sayfamızda devam eden çekilişimize katılmak için de buraya tıklayın :)  Hadi sizlere biraz konusundan bahsedeyim.


Kitabımız CeeCee yedi yaşındayken başlıyor. Annesinin problemlerini ilk fark ettiği zaman diyebiliriz. Annesinin akli problemleri var. Hasta yani. Fakat ilaçlarını almayınca durumu daha da kötüleşiyor. İlk bölümlerde CeeCee bize bunları anlatıyor. Daha küçük bir çocuk ve kendinden çok daha büyük işlerle uğraşması gerekiyor. Babası işi gereği sadece hafta sonları geliyor eve. Geldiğinde de bir faydası yok zaten sürekli annesi ile tartışma içindeler.

Zaman ilerlerken ve CeeCee büyürken artık annesi gerçekten daha kötü bir hâl alıyor. Bundan dolayı zaten CeeCee okulda da dışlanıyor. Bir arkadaşa sahip değil. Tek dostu yan komşuları olan yaşlı bir kadın. Pazar günlerini onunla geçiriyor mesela. Ayrıca CeeCee kitaplara sığınmış vaziyette. Sürekli okuyor, sanki içinde bulunduğu dünyadan kaçmak istercesine.

Sonra bir gün CeeCee annesini kaybediyor, bir araba çarpması sonucu. Sanki bu bütün yaşadıkları yetmezmiş gibi bir de babası daha önce hiç tanışmadığı büyük teyzesi ile yaşamasının daha iyi olacağını söylüyor. O an, orada CeeCee için babası da ölmüş oluyor artık. Yaşadığı yerden, şimdiye kadar gördüğü, büyüdüğü tek kasabadan ayrılıyor ve her şeyi arkasında bırakarak yeni bir hayata başlıyor.


Ah, sonra da kitabımız böyle devam ediyor. Aslında kızımız küçük fakat okurken ben bazen onun yaşını unuttum, gerçekten. İnsanı biraz da yaşadığı şeyler olgunlaştırıyor çünkü. Kitap gerçekten çok ama çok güzeldi. Böylesine güzel bir kitabı blog turumuzda incelediğimiz için gerçekten çok mutluyum ve bu imkanı sağladıkları için İndigo Kitap'a bir kez daha teşekkür ediyorum :) Sevginin Büyüsü İndigo Kitap'ın ilk kitabı. Muhteşem bir kitap ile giriş yaptılar, umarım devamı da böyle gelir. :)

Kitap gayet akıcıydı, başına bir kez oturduğunuz zaman devamı geliyor. Şu bölümü de bitireyim de bırakayım demiyorsunuz çünkü sayfaların nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz bile. Kapağı orijinal hali ile böyle değil aslında ama ben gerçekten bunu daha çok beğendim. :)

CeeCee'nin yaşadıklarına, yaşamak zorunda kaldıklarına çok üzüldüm. Ayrıca babasından da nefret ettim. Bunu söylemezsem olmazdı :D İlk başlarda dua etmeye başladı, annesi ve kendi için. O kadar temiz, o kadar saf ki duyguları. Okurken gözlerim dolmadı, içim sızlamadı desem yalan olur :) Ki ben genelde bu tarz kitapları sevmem. Daha çok eğlenceli hikayelerden hoşlanırım. Ama kitap kesinlikle tavsiyemdir, alın okuyun :)

Puanım: