KGOS 27. Tur || Yorum: Sonsuzluğun Kıyısında - J.A.Redmerski

4/24/2016, BY Buse Güler - 3 yorum:

"Duygusal, kalp atışınızı hızlandıracak ve hep daha fazlasını isteyeceğiniz bir serüven."-Reveal-
Camryn Bennett hayatı boyunca hiç olmadığı kadar mutludur. Ruh eşi Andrew Parrish'le bir otobüste tanışmalarından beş ay sonra nişanlanmışlardır. Üstelik onları bekleyen tek şey evlilik de değildir. Hem endişeli, hem heyecanlı olan Camryn, hayatının geri kalanını Andrew ile geçirmek için sabırsızlanıyordur. Onun kendisini daima seveceğinden emindir, çiftin hayattan pek çok beklentisi vardır fakat kötü bir olay, hayatlarını bir anda tepetaklak eder. 
Andrew yaşama tutunmaya çalışır, Camryn'in de aynı çabayı göstereceğini düşünür. Ama Camryn'in yarasını tehlikeli yollardan sarmaya çalıştığını fark edince, onu hayata döndürmek için bir şey yapması gerektiğini anlar. Aşklarının her şeyin üstesinden geleceğini ispatlamaya çalışan Andrew, Camryn'i umut ve tutkuyla dolu yeni bir yolculuğa davet eder. Aşkın en güzel hali yine Redmerski'nin kalemiyle okurla buluşuyor. Sonsuzluğun Kıyısında hayata ve aşka dair çarpıcı bir hikâye... 
Herkese merhaba, yeni bir blog tur yorumuyla sizinleyim. 
Yorumuma geçmeden önce, eğer facebook sayfamızda devam eden çekilişe katılmadıysanız buradan , instagram hesabımızda da bulunan çekilişe buradan katılabilirsiniz :)
Bugün turun son günü, son yorum benim. Eğer önceki yorumları incelemek isterseniz, facebook sayfamızdan inceleyebilirsiniz.

İlk kitap olan Hiçliğin Kıyısında yorumuma göz atmak isterseniz buradan bakabilirsiniz :)

Evet, yönlendirmelerim bittiğine göre sanırım yorumuma geçebilirim :)

Öncelikle spoiler vermeyeceğim, ilk kitabı okumadıysanız da yorumumu okuyabilirsiniz. Konusundan arka kapakta yeterince bahsediyor zaten. O yüzden pek bahsetmek istemiyorum.

İlk kitabı gerçekten çok sevmiştim ve seri olduğunu bilmiyordum. Aslında bittiği zaman havada kalan pek bir şey olmamıştı. İkinci kitabı çıkmasa da benim için muazzam bir kitaptı. Ama ikinci kitap olan Sonsuzluğun Kıyısında'nın çıkacağını öğrendiğim zaman gerçekten çok sevindim. Camryn ve Andrew'i tekrar okumak çok güzeldi :)

İlk kitabın sonundan sonra devam ediyor kitap. Hiçliğin Kıyısında'ya göre daha durağan bir kitaptı aslında. Çok fazla eğlenceli değildi ama insanın içine dokunuyor. Yazarın kalemini zaten çok sevmiştim. Okurken içinize işleyen türden bir kitap. 

İki karakter tarafından da anlatılıyor ve bu benim hoşuma giden bir unsur. Bu kitapta çiftimizi pek kolay şeyler karşılamıyor aslında. Epey zorlu dönemlerden geçiyorlar. Bu dönemlerden geçerken de Andrew öylesine mükemmel bir adam oldu ki... Zaten mükemmeldi bana göre ama demek ki daha fazlası da olabiliyormuş :)

Yine ilk kitap gibi bir çırpıda bitirebileceğinizi düşünüyorum. Umarım sizler de benim gibi keyif alarak okursunuz :) Henüz ilk kitabı almadıysanız ikisini birden alın. İlk kitabı okuduysanız, bekletmeyin bu kitabı da :)
Mutlu günler dilerim :) 

KGOS 24. Tur || Yorum: Anlaşma - Elle Kennedy

3/01/2016, BY Buse Güler - 1 yorum:


Okulun kötü çocuğuyla anlaşmak üzereydi ve işler fena halde karışacaktı...Hannah Wells onu baştan çıkaracak birini sonunda bulmuştu. Hayatındaki diğer her şey konusunda son derece kendisine güvenmesine rağmen, konu seks ve arzulara geldiğinde boş çuvaldan farkı yoktu. Hoşlandığı adamın dikkatini çekmek için sinir bozucu, çocuksu ve kendini beğenmiş hokey takımı kaptanına özel ders verip onunla çıkıyormuş gibi davranmak zorunda kalsa da, bunu yapmaya kararlıydı.Garrett Graham’ın tek istediği mezun olduktan sonra profesyonel hokey oyuncusu olmaktı, ancak düşen ortalaması, uğruna çalıştığı her şeyi tehdit ediyordu. Eğer alaycı bir esmer güzelinin başka bir adamı kıskandırmasına yardım etmek takımdaki pozisyonunu garanti altına alacaksa buna katlanırdı. Fakat beklenmedik bir öpücük her ikisini de daha önce yaşamadıkları bir arzu yolculuğuna sürüklediğinde, Garrett numara yapmanın hiçbir işe yaramayacağını anlamıştı. Şimdi sadece Hannah’yı aradığı adamın kendisine çok benzediğine ikna etmeliydi.

Herkese merhaba 
Kapağı kadar kendisini de beğendiğim Anlaşma'nın yorumuyla buradayım. Açıkçası arka kapak yazısını okuduğum zaman kafamda bir şeyler oluşmuştu ve seveceğimi biliyordum. Ama bu kadar eğleneceğimi bilmiyordum.
 smile ifade simgesi
Sınıfta neredeyse herkes Felsefe dersinden kalmak üzere olsa da Hannah A alarak sınıfın en yüksek notunu alıyor.
Garret, okulun yıldızı, hokey takımının kaptanı. Derslerinde çok başarılı olsa da felsefe dersi yüzünden ortalaması düşüyor ve eğer düzelmezse hokey takımında olamayacak. Tahmin ettiğiniz üzere acilen kurtarma sınavına hazırlanmalı ve ortalamasını yükseltmeli. Peki sınıfta herkes düşük not almışken kimden yardım alabilir? Evet, yardım alacağı kişi Hannah. Peki kızımız bunu kabul ediyor mu dersiniz?
Bizimkiler çarpışıp, Garret kızımızın sınav kağıdını ve notunu gördükten sonra ona ders vermesi için ikna etmeye çalışsa da ne söylese fayda etmiyor.


Düşünsenize, okulun yıldız hokey kaptanı, her kız etrafında pervane oluyor, Hannah hariç. Tam da ihtiyacı olan kız hariç. smile ifade simgesi Ben kitabı ve karakterleri sevdim. Hannah ve Garret arasındaki diyaloglar çok eğlenceliydi. Her şeyden önce klişe değildi. O yüzden daha çok sevdim zaten. 


Klasik, adamı görür görmez ona aşık olan her şeyi unutup kendini yakışıklı çocuğun kollarına bırakan bir kız yoktu karşımızda. Garret ise, Hannah'a olan davranışlarına bakınca klişe olmadığını bana kanıtlamış oldu açıkçası.

Orijinalini okumadığım için bilemem tabi ama çok akıcıydı kitap. O yüzden Hanife Albayrak güzel bir çeviri yapmış, ellerine sağlık.Kapağı, tasarımı, ayracı da çok güzeldi. Serinin umarım kısa zamanda devamı gelir çünkü yan karakterler de çok eğlenceliydi.

Puanım:

KGBT 23. Tur || Yorum: Sıkı Fıkı - Emma Chase

2/19/2016, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Sıkı Fıkı, Karmakarışık günlerine geri dönüyor. Fakat bu sefer tavsiyelerde bulunan ve Dee Dee'yle uğraşmak durumunda kalan tabii ki Drew değil, onun en yakın arkadaşı olan Matthew!
Eğer bu hikâyeyi daha önce duyduysanız beni durdurun. Çapkın erkek bir kızla tanışır, ona âşık olur ve tepeden tırnağa değişir.
Epey güzel bir hikâye, değil mi? Ama bizim hikâyemiz değil. Bizimki çok daha renkli.
Dee'yle tanıştığım an Dee'nin özel biri olduğunu biliyordum. O ise benim kendisiyle birlikte olup, sonra da onu hayal kırıklığına uğratacak bir erkek olduğumu düşündü. Aksini ispatlamamsa epey vakit aldı. Ama konu sevişme olduğunda epey ikna edici olduğum söylenebilir.
Bu hikâyenin en güzel yanı sonu değil, o sona nasıl geldiğimiz...

Herkese merhaba, yeni bir blog tur yorumu ile sizlerleyim :)
Çok severek okuduğum Karmakarışık serisinin üçüncü kitabı Sıkı Fıkı, Kitap Gurmeleri'nin yeni konuğu.Toplamda iki kez aldım elime okumak için ve bitti işte kitap. Kolay okunan kitapları özlemişim açıkçası, Matthew ve Dee iyi geldiler.

Öncelikle Karmakarışık serisi benim favori serilerimdendir. Gerçekten çok severim, Drew Evans'ı daha çok severim :D Ama bu kitap, yani Sıkı Fıkı serideki ana karakterlerimizin yakın arkadaşları olan Matthew ile Dee'nin hikayesi. Onların ilişkilerini biraz daha ayrıntılı öğrenebilmemiz için yazar bunu da yazmış, çok da iyi yapmış.

Matthew, şehrin en prestijli şirketlerinden birinde yatırım bankacısı olarak çalışıyor. Çapkın diyebileceğimiz bir erkek olsa da ileride doğru kadını bulup bir aile kuracağına inanan birisi. 
Dee, striptiz klubünde çalışır gibi giyinip, o şekilde görünse de aslında çok başarılı bir kimyager. Son derece hazır cevap ve özgüveni yüksek bir kadın, zaten Matthew'i de etkileyen bu oluyor. İlişkilere pek sıcak bakmıyor, geçmişte yaralar almış, sütten ağzı yanınca haliyle yoğurdun yanına yaklaşmamaya karar vermiş :D Bu iki kişi birleşip bir ilişkiye başlamaya 'çalışıyorlar' . Gayet de güzel oluyor aslında. İlk başlarda bunu kabul etmiyorlar, özellikle Dee, dediğim gibi bağlanma korkusu var ama ah Matthew tam evlenilecek adam! 

Ben kitabı sevdim. Zaten yazarı, karakterlerini ve konuyu işleyiş tarzını seviyorum. Matthew tarafından anlatılıyordu olaylar. Esprili eğlenceli bir anlatım tarzıydı.

Bu kitapta da Drew ve Kate'i gördüğüme sevindim ve bittikten sonra, sondaki o bonus sahneler çok güzeldi :) Bir Drew Evans olmasa da Matthew iyiydi, Dee'yi de sevdim, o pısırık, sümsük karakterlerden değildi. Eğer nasıl olsa Matthew ve Dee'nin sonunu bildiğinizi düşünüyorsanız kitapta geçen bir alıntı ile karşılık vereyim; "O yüzden hikayenin sonunu şimdiden bildiğinizi düşünüyorsanız da bir yere kaybolmayın. Çünkü yolculuğun en güzel kısmı, nihayet gideceğiniz yere vardığınız an değil, yolda olup biten bütün o çılgınca şeylerdir."

Ben kitabı sevdim ve tavsiye ederim :)

Puanım:

KGBT 22. Tur || Yorum : Şeytanın Stajyeri - Donna Hosie

2/02/2016, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Her şeytan Cehennem'den çıkmak ister. Peki ya gerçekten bir yol varsa?..
Zamansız ve pek de kahramanca olmayan ölümünden sonra, Mitchell Johnson kendini Cehennem'de Şeytan'ın stajyeri olarak oradan oraya koştururken bulur. Vakitsiz ölümünü bir an aklından çıkaramayan Mitchell'a, efsanelerde bahsedilen bir zaman makinesi tekrar dünyaya dönebilme şansı verir.
Bu planı gerçekleştirebilmek için, her ne kadar onları riske atmak istemese de, arkadaşlarına ihtiyaç duymaktadır. Her gencin kendi ölüm zamanlarına dönmek için farklı sebepleri vardır. İçlerinden biri Cehennem'in korkunç yaratıklarının dikkatini çektiğinde, kendilerini ölümcül bir çıkmazın içinde bulurlar. Düştükleri bu karanlıktan kaçış yolunu bulabilecekler midir?
Yeni bir blog turu yorumundan merhaba :)
Bugün turumuzun ikinci günü ve ilk yorum benim :) Eğer yorumumu okumadan önce facebook sayfamızda devam eden çekilişe katılmak isterseniz buraya , kitabımızın ön okumasına göz atmak isterseniz de buraya tıklayabilirsiniz :)

Şeytanın Stajyeri iki günde bitti.Tasarımına bayıldığım bir kitap oldu ve kesinlikle beklediğim gibi değildi. Arka kapak yazısını okuyunca kafamda bir şeyler şekillenmişti ama ı-ıh ben böyle bir şey düşünmemiştim. Beklentimin üzerinde bir kitap oldu ve ben gerçekten sevdim. En sevdiğim yönü de sanki okumuyor, izliyor gibi hissettirdi bana. 

Konusundan bahsedecek olursam, Mitchell dört yıl önce on yedi yaşındayken ölmüş. Şimdi Cehennem'de Şeytan'ın baş yardımcısı Septimus'un yanında. Yani Şeytan'ın stajyeri. Öldükten sonra Cehennem'e geldiğinden beri sürekli vakitsiz ölümünü düşünüyor ve bunu bir an olsun aklından çıkarmıyor. Üç yakın arkadaşı var, Medusa, Elinor ve Alfarin. Dört arkadaş aynı yaşlarda görünseler de Alfrain 900'lü, Elinor 1600'lü, Medusa da 1900'lü yıllarda ölmüşler. 

Bir gün Şeytan ile Septimus'un konuşmasına kulak misafiri olan Mitchell, bir tür zaman makinesi olan Dönüştürücü'nün varlığından haberdar oluyor. Bu sayede dört arkadaş zamanda yolculuk yapıp vakitsiz ölümlerini engellemek istiyorlar. Ama hesaba katmadıkları şeyler ortaya çıkıyor. İlk Şeytan olan Cehennem'in korkunç yaratıkları kurtadamlar gibi. 

Konusundan bu kadar bahsetmem yeterli. Kitap sonuçta Cehennem'de geçiyor diye ürkmüştüm. Ne beklemem gerektiğini bilmesem de bu kadar eğlenceli bir kitap beklemiyordum. Mitchell o kadar esprili ve eğlenceli bir şekilde anlatıyor ki, kimi zaman kahkahalarımı tutamadım. 

Olaylar başlayana kadar biraz yavaş ilerledi sonra ortalara doğru öyle bir hızlandı ki! Bir baktım bitmiş. Okurken kafamda soru işaretleri oluştu aslında, nasıl olacak gibi. Okurken bu soruların cevaplarını alabildiğim için memnunum :) Okumaya başladığımda yorumumu bekleyenler vardı, tavsiye ederim arkadaşlar. Umarım siz de benim kadar seversiniz. Ben genelde romantizm olmayan kitapları okuyamam ve bu kitap pek romantizm içermemesine rağmen bu kadar sevdiysem, demek ki güzel :) 

Paradokslarla dolu bir kitaptı! Kitabın sonunda ikinci kitabın ilk kısmı var ve onu da okumak beni acayip keyiflendirdi, Medusa tarafından anlatılıyordu :)

 Tavsiyemdir, okuyun ^-^ 

Puanım:

KGBT 21.Tur || Yorum: Hayatımın Başrolü Olur musun? - Duygu Özlem Yücel / Selim Çiprut

1/08/2016, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Kerem oyuncudur, Tuvana cast direktörü,Kerem sosyaldir, Tuvana asosyal,Kerem âşık olmamaya yeminlidir,Tuvana aşkı bulmaya;Kerem’in en sevdiği film "Aşk Her Yerde "dir.Tuvana’nınki de...Bir gün oyuncu seçmelerinde karşılaşırlar.Çünkü aşk oyun oynamayı sever.Ve son sözü hep o söyler...
Kitap Gurmeleri'nin yeni bir turundan herkese merhaba ^-^

Okurken çok keyifli zaman geçirdiğim, karakterlerin hepsini ayrı ayrı sevdiğim, kahkahalarıma engel olamadığım ve sonunu deli gibi merak etsem de bitecek diye korkarak okuduğum bir kitabın yorumuyla geldim :D

Biraz konusundan bahsedeceğim. Cast direktörü Tuvana ile oyuncu Kerem'in yolları, Tuvana'nın çalıştığı cast ajansının oyuncu seçmelerinde kesişiyor. Kerem asla evlenmeyeceğine yemin etmiş bir adam. Tuvana ise tam tersine aşkı arayan bir kadın. Aslında çok zıtlar değil mi? Onları çeken de bu zıtlıkları bence :) Belki de telefonda konuştukları ilk andan itibaren aralarında bir çekim oluşsa da bizimkiler bunu kabullenmek istemiyorlar tabii. Hatta aralarında neredeyse bir soğuk savaş başlıyor da diyebilirim.

Kısaca konusu bu şekilde. Gelelim benim yorumuma. Arkadaşlar ben kitabı gerçekten çok beğendim. Arka kapak yazısını okuduğum zaman nedense böyle bir kitap gelmedi aklıma. Tamam romantik komedi biliyorum ama bu kadar mı komedi ya, bu kadar mı romantik? :D Çok güzeldi! Zaten piyasada romantik komediden bol ne var değil mi? Ama yok, öyle düşünmeyin. Kaliteli kitabın hali bir başka oluyor :D "Hayatımın Başrolü Oluır musun?" konusu ve türü dolayısıyla ağır bir kitap değil aslında, 2-3 saat içerisinde bitirebileceğiniz, size çok keyifli zaman geçirtecek bir kitap. Ama buna rağmen karakterleri sizde kesinlikle iz bırakacaktır ben eminim. Çok orijinal karakterlerdi gerçekten. İsimlerinden tutun da davranışlarına, konuşmalarına ve aile yaşantılarına kadar. Okuyunca anlayacaksınız zaten :) Kitabı okuduktan sonra bir kaç kişiye tavsiye ettim, henüz tur başlamadan aldıkları gün bitirdiler zaten. Hepsi de mesaj atıp ne kadar haklı olduğumu söylüyorlar, siz bana güvenin :D

Ben kitapta hem kadın hem de erkek karakeri sevdim. Ama tabii Kerem biraz daha ağır basıyor :D Olaylar hem Tuvana'nın hem Kerem'in tarafından anlatılıyordu ve böylesi çok iyi olmuş bence. Bir bölümde bir kaç kez farklı taraflardan anlatıldığı oldu ama geçişler çok başarılıydı, bir sorun olmadı benim için. Kitaptaki en sevdiğim şeylerden biri de oluşturulan arkadaş ortamıydı. Kerem'in abisi ve iki yakın arkadaşından oluşan arkadaş grubu. Tuvana'nın da Makbuş'u ve Muhsin Bey Amca'sı :D Efsanelerdi ya gerçekten. Kerem'in arkadaşlarından sessiz, sakin mülayim birisi olan Timuçin'in Kükrer soyadında olması ve eşi Serpil'in tam da bu soyadına yakışacağı mesela, ya da yine Kerem'in arkadaşı Yaman'ın soyadının Çelişki olması. Yaman Çelişki yani. :D İnce detaylar ve güzel esprilerdi bence.



Bunların hepsinin yanında ben kitabın tasarımını da çok sevdim. Kapağı, içerik ile anlamlıydı ve arka kapağı da çok şekerdi. Aynı zamanda ayracı da öyle.

Sol tarafta gördüğünüz minik resimler ise bölüm başlarına ait. Her bölüm başında o bölümle alakalı, o bölümü anlatan böyle resimler bulunuyor. Çok hoş değil mi?


Hayatımın Başrolü Olur musun? 2016 yılının bitirdiğim ilk kitabıydı. Bir sene sonra 2016 favorilerimde kendisini göreceksiniz :)



Duygu Özlem Yücel'in daha önce bir kitabını okumuştum, zaten ona da tur yapmıştık fakat o daha farklıydı, dram kitabıydı. Yazarımız gerçekten dramı çok içten yazmıştı ama romantik komedi de süper olmuş. Ben pek dram insanı olmadığım için bu kitabı daha çok sevdim tabii :) Diğer yazarımız Selim Çiprut ile de tanıştım, internetten de olsa :) Kendisinin daha önce çıkmış kitapları var fakat ben kalemi ile bu kitap sayesinde tanıştım ve bence çok güzel bir başlangıç yaptım. Erkeklerin kısmını Selim Bey, kadınların kısmını da Duygu Hanım yazmış. İki kısımdan da ayrı ayrı zevk aldım. Bence yazarların müthiş bir uyumu var.

Kitap muhteşem ilerledi ve gerçekten soğuk duş etkisi yaratan bir sonla da bitti :D O son neydi öyle? Neden yaptınız bunu sevgili yazarlarım? İkinci kitabı heyecanla bekliyorum umarım en kısa zamanda çıkar :)

Kısacası, son zamanlarda sizin de benim gibi içiniz sıkıldıysa bu kitap tam size göre. Yok benim içim sıkılmadı diyorsanız problem değil, içiniz daha da açılacaktır, emin olun :D Ben çok keyif alarak okudum. Kaliteli bir romantik komedi. Herkese öneririm :)

Puanım





KGBT 18. Tur || Karanlığın Külleri - İlknur Birdal || Yorum

10/09/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Herkese merhaba :)
Karanlığın Külleri blog turumuzun son gününde yorum sırası bana geldi. Eğer yorumumu okumadan önce hâlâ çekilişe katılmadıysanız buradan katılabilirsiniz :)











Bir adam, küllerinden yeniden doğabilir mi? Ve bir kadın, zifiri karanlık bir yüreğe ne kadar dokunabilir? 
Kalbini korumak için acımasız birine dönüşen bir adam ve aşkı için savaşmayı seçen bir kadın. Afra ve Devrim'in amansız mücadelesi… 
Amansız bir mücadeledir aşk; kendinle savaşırsın, duygularınla savaşırsın, sevdiğinle savaşırsın. Bir an gelir ayrılıkla savaşırsın. Acısıyla, yokluğuyla, özlemiyle savaşırsın. Amansız savaşın hiç bitmez aslında. Âşık olduğunda savaşmayı göze almalısın.
“Seninle ben olmayacak Devrim biz olacağız. Bir bütün olacağız. Hem de öyle güzel olacağız ki, bakan hayran, duyan âşık olacak.” 











Karanlığın Külleri, İlknur Birdal'ın ikinci kitabı. İlk kitap Satılık. İkinci kitap olan Karanlığın Külleri'nde Satılık kitabındaki Devran'ın kardeşi olan Devrim'in hikayesi var. Daha doğrusu Devrim ve Afra'nın. Önce biraz karakterlerden bahsedeyim.

Devrim, Satılık kitabının sonunda yaşadığı bir olay yüzünden pek iyi durumda değil. Kadınlara olan inancını kaybetmiş diyebiliriz. Aşk, kadınlar, ilişkiler, bunlar artık Devrim için pek bir şey ifade etmiyor. O tek gecelik ilişkileri tercih ediyor artık. Gözü pek bir şeyi görmüyor aslında. Hatta o yaşadığı olayın ardından yüzünde bir yara izi oluşmuş ve onu her gördükçe hatırlıyor olanları. Sürekli yaşadığı bir olay diyorum çünkü eğer henüz Satılık kitabını okumamış olanlarınız varsa spoiler olmasını istemiyorum :) Okuyanlar bilir zaten.

Afra ise bir evin bir kızı. İtalya'da okuyor ve babası vefat ettiği için aniden Türkiye'ye dönüyor. Babasının vefatından sonra annesi de felç geçiriyor. Durum böyle olunca Afra babasının inşaat şirketinde işlerin başına geçiyor. Çok da başarılı bir iş kadını oluyor.

Devrim ve Afra'nın ilk karşılaşması aslında İtalya'da olmuş ama Devrim bunun farkında değil. Afra ise onu gördüğü ilk andan itibaren aşık. Aslında bunu biraz saplantı haline getirmiş ve Devrim'in her şeyini araştırmış, yaşadığı olayları falan hepsini biliyor yani. Saplantı diyorum çünkü kızımız arabasıyla gidip geceleri Devrim'in evini gözetliyor. Devrim'in bir kadınla geldiğini görüyor sonra kadın gidene kadar bekliyor işte, izliyor yani. Bu durumdan ailesi de rahatsız, Afra'nın küçüklüğünden beri onlarla olan evde yardımcıları bir kadın var ve o kızımızı uyarsa da Afra söz dinlemiyor tabii. 

Daha sonraki karşılaşmaları şu şekilde oluyor. Afra, Devrim'e bir iş teklifi götürüyor. Devrim bu arada bir mimar. Hem de ödüllü bir mimar. İşte iş teklifi götürdüğü zaman ancak Devrim Afra'nın farkına varabiliyor ve ikilimiz bu şekilde resmen tanışmış oluyorlar. Olaylar da devam ediyor zaten :)

Ben kitabı sevdim. İlk kitabı okumadığım için bazı takıldığım noktalar oldu başlarda ama sonradan kitabın içinde zaten takılmadan okuyabiliyorsunuz. Eğer ilk kitabı okumadıysanız tek sıkıntı o olabilir. Akıcı bir kitaptı gerçekten kısa zamanda bitebilir. Şimdi benim için sırada Satılık var :) Annem okumuş ve kitaba bayılmıştı. Zaten ilk kitabı okuduysanız Karanlığın Külleri'ni kaçırmazsınız. Ama henüz okumadıysanız ikisini birden almanızı tavsiye ederim :) 



KGBT 18. Tur || Karanlığın Külleri - İlknur Birdal || Ön Okuma

10/05/2015, BY Buse Güler - 2 yorum:

Herkese merhaba :)
Postiga Yayınları sponsorluğunda on sekizinci blog turumuz İlknur Birdal'ın Karanlığın Külleri isimli kitabına gerçekleşiyor :) Kitabımızın ön okumasını aşağıdan okuyabilirsiniz :)

Facebook sayfamızda iki kişiye tur kitabımızı hediye ettiğimiz çekilişe katılmak isterseniz buradan katılabilirsiniz.


KGBT 17. Tur || Sonuna Kadar - Jennifer Probst || Yorum + Çekiliş

9/17/2015, BY Buse Güler - 4 yorum:

Ailenize ait İtalyan restoranının işleri çok kötü ve siz her şeyi düzeltmek için işin başına geçtiniz.
Çalışanları idare etmek çok zor çünkü hepsi ya akraba ya da eski bir tanıdık.
Garsonluk yapan kardeşiniz kız arkadaşıyla görüşmek için sürekli işi savsaklıyor.Barmense sigara tiryakisi. Durmadan sigara molası verip barı boş bırakıyor.Hepsinin yerine çalışmak ve müşterileri memnun etmek zorundasınız.Yine de şefin açığını kapatmanız çok zor. Zaten o da karısıyla kavga etmiş ve sinir bozukluğundan bütün yemeklerin baharatını ve tuzunu fazla kaçırıyor. O kadar fazla kaçırıyor ki, müşteriler durmadan su sipariş ediyorlar.Boş masalardan birine bir kadın ve bir adam oturuyor. Kardeşiniz ortalarda olmadığı için masanın siparişini almaya gidiyorsunuz. O anda, üç yıl önce, sadece size aşık olduğu ve siz sorumluluk istemediğiniz için terk ettiğiniz kadınla göz göze geliyorsunuz. Üstelik karşısında oturan kıl kuyrukla da sevgili gibi görünüyor.İşte size Gavin Luciano’nun hikâyesi. Ama bu hikâyeye biraz acı katabiliriz. Gavin’in karşısında bulduğu kadın, yani Miranda Storme, son yılların en beğenilen restoran eleştirmeni. O akşam şefin bol baharatlı spesiyalini yedikten sonra içinde yeninden alevlenmeye başlayacak olan terk ediliş acısı bütünüyle gerçek.Bu gerçek de onun ilham kaynağı.Alacağı intikam için.Sonuna kadar…

On yedinci blog turumuzun son gününden herkese merhaba :)Blog turumuz kapsamında Nemesis Yayınları'ndan çıkan Jennifer Probst'un Sonuna Kadar kitabını inceliyoruz ve yorum sırası bana geldi :) Kişisel yorumuma geçmeden önce sizlere biraz karakterlerden ve konusundan bahsedeyim. 
Yazının sonundaki çekilişe katılmayı unutmayın :)

Gavin ve Miranda üç yıl önce birliktelermiş. Fakat bu birliktelik sadece sekse dayalı bir birliktelik olmuş. Duygular ön plana çıkmadan yani. Gelecekle ilgili bir planları veya aşk gibi durumlar olmayacakmış aralarında, bu şekilde anlaşmışlar fakat bu anlaşma Miranda, Gavin'a aşık olunca son bulmuş. Gavin bir e-posta ile Miranda'dan ayrılmış ve başka bir ülkeye gitmiş, işleri için.

Gavin'ın ailesinin bir İtalyan restoranı var, aslında onun işlerin başında durması ve sahip çıkması gerekirken o başka bir ülkeye kendi işleri için hayalleri için gitmiş. İşte üç yıl sonra da babası arayıp işlerin hiç iyi gitmediğini söylemiş ve Gavin'dan yardım istemiş. Gavin da tekrar ailesinin yanına dönüp restoranlarında çalışmaya, tüm parasını orayı tekrar canlandırmak için kullanmaya başlamış.

Miranda, Gavin'in yokluğunda çok acı çekmiş olsa da hayatına devam etmiş ve tutkulu olduğu işi yapmaya devam etmiş. Önceleri mutfakta olmayı seçse de sonradan bundan zevk almadığını görmüş ve restoran eleştirmeni olarak devam etmiş mesleğine. Peki, bizimkiler nasıl karşılaştı dersiniz? Miranda arkadaşı ile birlikte Mia Casa'ya geliyor. Yani Gavin'ın aile restoranına. Gavin masalarına bakıyor ve tekrar karşılaşıyorlar ve Miranda, Gavin'in aile restoranı ile ilgili bir eleştiri yazısı yazmasıyla olaylar başlıyor. :)

Kitaptan bu kadar bahsettiğim yeter sanırım şimdi yorumuma geçeceğim.
 Miranda benim çok sevdiğim bir kadın karakter oldu. Gavin'a olan aşkı ve tutkusu kalbinden, aklından silinmemiş olsa da bunu Gavin'a belli etmedi ve adamı görür görmez boynuna atlamadı. Aksine, biraz süründürdü diyebiliriz. İyi de yaptı :D Kitap yazarın bakış açısından anlatıldığı için aynı zamanda Gavin'in tarafından da olayları görmek çok hoşuma gitti. Jennifer Probst'un okuduğum il kitabı ve ben yazarın karakterlerini, konuyu işleyişini çok beğendim. Redaksiyonda ve çeviride bir sıkıntı göremedim gerçekten çok akıcıyıdı. Kitabın kapağını da çok beğendim orijinal kapağından çok daha güzel bence.Elinize alıp hoş vakit geçirebileceğiniz ve çabucak bitirebileceğiniz bir kitap. Benim aynı zamanda Nemesis Yayınları'nan okuduğum ilk kitap oldu. Evet bir raf dolusu Nemesis kitabım var ama henüz okuyamamıştım :) Bundan sonra daha çok okuyacağım, kitaplar tam benlik.

Puanım:



a Rafflecopter giveaway

KGBT 17. Tur || Sonuna Kadar - Jennifer Probst | Cast

9/16/2015, BY Buse Güler - 1 yorum:

Herkese merhaba! 
On yedinci blog turumuz Nemesis Yayınları'ndan çıkan Jennifer Probst - Sonuna Kadar kitabına yapılıyor ve bugün turumuzun üçüncü gününde cast çalışmalarımı paylaşmak için geldim :)
Eğer yarışmamıza henüz katılmadıysanız buradan katılabilirsiniz.

Umarım hoşunuza gider!








KGBT 16.Tur || Darmadağınık - Emma Chase || Alıntılar

9/13/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Herkese merhaba! 
Darmadağınık turumuzun son gününde sıra alıntıları paylaşmaya geldi :) 
Tur boyunca Facebook sayfamızda paylaştığımız alıntıları şimdi bir de toplu olarak görün :)
Umarım hoşunuza gider ^.^ 






















KGBT 16. Tur || Darmadağınık - Emma Chase || Yorum + Çekiliş

9/06/2015, BY Buse Güler - 8 yorum:

New York Times çok satan yazarı Emma Chase'in Karmakarışık adlı kitabının devamı olan Darmadağınık'ta, Kate'le Drew'un başına beklenmedik olaylar geliyor ve ikili ilişkileri için yeniden pazarlığa oturma ihtiyacı hissediyor.
İnsanlar ikiye ayrılır: Yaşananlara temkinli yaklaşanlar ve gözünü daldan budaktan sakınmayanlar… Ben hep sakin kalmaktan yana olmuşumdur. Tedbirli, planlar yapan biriyim. Ne var ki, Drew Evans'la tanıştığımda her şey değişti. Drew çok inatçıydı. Kendisine ve tabii bana çok güveniyordu.
Ama bütün aşk hikâyeleri sonsuza dek mutlu devam etmez. Drew ile atlarımızı batan güneşe doğru süreceğimizi mi düşünmüştünüz? O zaman aramıza hoş geldiniz! Şimdi hayatımın en önemli seçimini yapmak zorundayım. Drew ise kendi seçimini çoktan yaptı. Hatta bu kararı ikimiz adına da vermeye çalıştı. Ama bildiğiniz gibi, ben öyle biri değilim. O yüzden tek başıma Greenville, Ohio'ya döndüm. Gerçi aslına bakarsanız tam olarak yalnız sayılmam… 
Şunu öğrendim ki eski alışkanlıklar kolay kolay yok olmuyor. Ve bazen yolunuza devam edebilmek için, başladığınız yere dönmek zorunda kalıyorsunuz. 

Herkese merhaba!
Kitap Gurmeleri olarak on altıncı blog turumuzu Ephesus Yayınları sponsorluğunda Emma Chase - Darmadağınık kitabına gerçekleştiriyoruz ve bugün turumuzun ilk günü :) Yoruma geçmeden önce söylemem gereken birkaç şey var. Turumuz kapsamında 2 kişiye tur kitabımızı hediye ediyoruz ve bu çekilişleri bir tanesi Facebook sayfamızda bir tanesini de bloglarımızdaki çekilişten hediye edeceğiz. İkisine de katılarak şansınızı arttırabilirsiniz :) Blogumdaki çekilişe yazının sonundan,, Facebook sayfamızdaki çekilişe de buradan katılabilirisiniz.


Biliyorsunuz ki Darmadağınık serinin ikinci kitabı ve ben yorumuma geçmeden önce ilk kitabın yorumunu buradan okuyabilirisin:)

Drew ve Kate'le olan eğlenceli hikayemiz Darmadağınık ile kaldığı yerden devam ediyor. İlk kitapta bütün olayları Drew anlatmıştı biz dinlemiştik. Bu sefer kitap Kate tarafından anlatılıyor. Kitap ilk olarak Kate'in Ohio'da olmasıyla başlıyor, bir şeyler olmuş ve kızımız annesinin yanına dönmüş.

Peki neler olmuş?  Kate bir ay öncesine dönüyor ve bize anlatmaya başlıyor. Aslında kitabın başlangıcı ile ilgili çok fazla bilgi vermek istemiyorum çünkü hikaye birbirine bağlı ve anlatmaya başlatsam sonuna kadar susmayabilirim. Kate ve Drew mükemmel bir çift. Drew, Kate'i elde etmek için çok uğraşmıştı biliyorsunuz. Daha sonra ilişkileri başladı ve her şey çok güzel giderken, birden olaylar değişti. Aslında spoiler vermek istemediğim için olayın ne olduğunu anlatmayacağım sizlere, çünkü heyecanının kaçmasını istemiyorum. 

Darmadağınık, Kate'i çok daha yakından tanımamızı sağlıyor çünkü olayları o anlattığı için biz okurlara karşı kalkanlarını indirmiş oluyor :) Dışarıdan görünen güçlü Kate'i bir de böyle okuduğunuz zaman her şeyin aslında göründüğü gibi olmadığını anlayacaksınız.


Konusundan biraz bahsettiğime göre yorumuma geçebilirim :)

Darmadağınık ilk kitap kadar eğlenceli değildi bana göre. Çünkü olayların akışı değişmişti artık ve bütün bu olayları Drew anlatmıyor, düşünsenize. Gerçi Drew anlatsa da çok daha karamsar olacağına eminim, kitabı okuduğunuz zaman sonlara doğru Drew'i gördüğünüz zaman ne demek istediğimi anlayacaksınız :)

Kitap yine çok akıcıydı, ilk kitap gibi. Sanırım en hızlı okuduğum yazarlardan biri Emma Chase. İlk kez elime aldığım zaman pek vaktim yoktu ve sadece yüz sayfa kadar okuyabilmiştim. İkinci kez elime aldığım zaman uyumadan önce bir kaç bölüm okumaktı amacım. Daha sonra bir baktım, saat sabah dört olmuş ve ben kitabı bitirmişim. :) 

Kitabın kapağını kapattığınızda, yani bitirdiğinizde o suratınızda belirecek olan sırıtmayı buradan görebiliyorum, emin olun öyle olacak. Neden mi? Çünkü kitabın son kısmında size bir sürpriz var. Saat olmuş sabahın dördü ve ben artık son bölümleri okurken biraz uykumun geldiğini itiraf edebilirim ama daha sonra devreye hemen Drew girdi ve kitabı bitirdim. Drew işte... Drew ve Kate, daha başka ne diyebilirim ki? :)

Kitabın kapağını da çok beğendim ilk kitap ile uyumlu olması çok hoşuma gitti. Biliyorsunuzdur Ephesus son zamanlarda çıkardığı tüm kitapları ciltli olarak çıkarıyor ve bu işi gerçekten iyi yapıyorlar. Karmakarışık kırmızı bir cilte sahipti, Darmadağınık gördüğünüz gibi beyaz :)

Darmadağınık'ı okurken bir rekor kırmışım ve yirmi beşe yakın yeri işaretlemişim. Alıntılarımızı merak ediyorsanız, Facebook sayfamızı takip etmenizi öneririm :) Turun son günü hepsini blogumda bir başlık altında toplayacağım zaten :)

Kısacası ilk kitap kadar Darmadağınık'ı da çok sevdim ben. Drew ve Kate zaten benim favori çiftlerimden biri. Kitabın sonu çok çok güzeldi. Henüz ilk kitabı da okumadıysanız eğer ikisini birden almanızı ve okumanızı tavsiye ediyorum :) 

Puanım:

Çekilişe katılmayı unutmayın!

a Rafflecopter giveaway

KGBT 15.Tur || Gecenin Sonu - Lauren Blakely || Yorum

9/04/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

"Kendini benim kontrolüme bırak."Dünyaları seks, aşk ve yalanlarla doluydu. Onu baştan çıkarıyordu. Aklını ve bedenini tamamıyla ele geçirmişti. Ruhu da sözcükleri kadar seksiydi. Clay Nichols, Julia Bell'in isteyebileceği her şeye sahipti, ama aynı zamanda da sahip olamayacağı tek şeydi. Bir gece hayatına girmiş ve ona hiç bilmediği bir zevkin ve aşkın kapılarını açmıştı. Bedenini ve düşüncelerini ele geçirmişti. İşte bu da onu çok tehlikeli kılıyordu.
Julia, onunla geçirdiği, aklını başından alan bir haftanın ardından ondan apar topar kaçmıştı, ama şimdi Clay, ona sahip olmaya kararlı bir tavırla karşısında duruyordu. Julia, onda uyuşturucu etkisi yaratıyordu. Ateşli, unutulmaz ve asla tadına doyulmayan. Julia, onun için tam bir gizemdi ve Clay mücadele etmeden onun gitmesine izin vermek niyetinde değildi. Ama Julia'nın mutlu olabileceğine dair en ufak ihtimali dahi yerle bir etmekle tehdit eden karanlık sırları vardı. O aranan bir kadındı - riskli, tehlikeli - ama yine de aralarındaki çekim inkâr edilemezdi. Aşkta daha önce hüsrana uğramış iki insanın tutkuları ve özlemleri, tehlikeyle buluştuğunda yeniden güvenmeyi başarabilirler miydi? New York Times ve USA Today'in en çok okunan yazarı Lauren Blakely'den duygu yüklü, şehvetli ve erotik bir aşk romanı…

Kitap Gurmeleri'nin on beşinci blog turundan herkese merhaba!
Agapi Yayınları sponsorluğunda gerçekleştirdiğimiz turumuzda son gün yorum sırası bana geldi :) Arka kapağından konusu oldukça anlaşılıyor aslında ama adet yerini bulsun ben yine de biraz bahsedeyim. Ama bir dakika, ona geçmeden önce kitabın yetişkin okurlar için olduğunu belirtmem gerek. Gecenin Sonu erotik bir kitap ve yetişkin bile olsanız bu tarz kitaplardan hoşlanmıyorsanız okuyamazsınız ama okuyabiliyorsanız sorun olmayacaktır.

Julia Bell, kızımız barmenlik yapıyor, ortağı olduğu bir barda. Hayatını şu sıralar tek gecelik ilişkilere adamış diyebiliriz çünkü son sevgilisinden fena bir kazık yemiş o yüzden uzun süreli bir ilişki şu sıralar ona göre değil. Hatta hayatı biraz karışık bir durumda işte bu son sevgilisinin attığı kazıkla ilgili bir durum o, okuyunca anlarsınız.

Clay Nichols ise bir avukat. Julia ile Clay'ın tanışmaları da şu şekilde oluyor. Julia'nın kız kardeşinin nişanlısı aynı zamanda Clay ile arkadaş. Julia'nın kız kardeşinin aracı olmasıyla Clay bir gece kızımızın barmenlik yaptığı bara geliyor ve böyle tanışıyorlar. Ama tanışmaları tatlı bir atışma ile gerçekleşiyor diyebilirim. Bu kısımları okurken çok hoşuma gitti. Böyle lafını esirgemeyen, altta kalmayan kızlara bayılıyorum :D 

Tavsiye üzerine bir buluşturma gerçekleştiren, bu sıralar tek gecelik ilişkilerle takılan bu iki karakterimiz, o gecenin sonunda ne yaptılar sizce? Tabii ki tek gecelik bir ilişki yaşadılar. Ama kendilerini kandırdılar biraz çünkü bu ilişki tek gecelik bir ilişkiden ibaret olmayacak. Clay başka bir şehirde yaşamasına rağmen onu düşünmeden duramıyor zaten. Julia'da kendini çekmeye çalışsa da etkilendiğinin farkında ama aynı zamanda hayatı çok karışık dediğim gibi. Çiftimizin böyle bir birlikteliği başladı işte.

Konusundan bahsettiğime göre yorumuma geçeyim. Agapi Yayınları'ndan okuduğum ilk kitap oldu Gecenin Sonu. Kitap ve sayfa tasarımını, yazı puntosunu, yazarın kalemini çok sevdim. Gerçekten kendini okutturan ve akıcı bir kitaptı. Bazı kısımlarda bu tarzda farklı kitaplar ile biraz benzerlikler gördüm. 

Julia sevdiğim bir karakter oldu fakat olayları Clay'a anlatmamasına sinir oldum. Adam avukat yahu! Onun dışında bir problem yoktu :)

Kitabın sonu ise çok fena bir yerde bitti umarım Agapi bizi çok bekletmeden diğer kitabını da çıkarır :)


KGBT 15. Tur || Gecenin Sonu - Lauren Blakely || Ön Okuma

8/31/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Herkese merhaba!
Nasılsınız? Umarım iyisinizdir ben çok iyiyim. Sanki blog turunu kurduğumuz gün dün gibi ama baksanıza on beşinci tura gelmişiz bile! Desteklerinizden ötürü teşekkürler ^-^ 

Şimdi gelelim konumuza; on beşinci turumuz Agapi Yayınları sponsorluğunda Lauren Blakely - Gecenin Sonu kitabına gerçekleşiyor. Bir kişiye tur kitabımızı hediye ettiğimiz çekilişe katılmak için tık tık :)

Şimdi gevezeliğim bittiğine göre ön okumamız ile sizi baş başa bırakıyorum :)


KGBT 14.Tur || Yalnızlık Cesaret İster - Merve Deniz || Yorum

8/25/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Yeni bir blog turunda son gün yorum sırası bana geldi :) Eğer 2 kişiye tur kitabımızı hediye ettiğimiz çekilişe katılmadıysanız, buradan katılabilirsiniz. :)











Birbirlerine yasladıkları tek şey bedenleri değildi; tüm umutları, umutsuzlukları o gece koyun koyunaydı.
Issız bir adaya düşseniz yanınıza alacağınız üç şey ne olurdu?
Başarılı, genç ve güzel bir kadın olan Rüya, ta ki âşık olduğu adamla aynı adaya düşene kadar bu sorunun yanıtını hiç düşünmemiştir. Gönlünü, çalışanların "Otoriter Despot" ismini verdiği yöneticisi Arel Bozan'a kaptıran Rüya, Arel'in kendisini fark etmesi için sonsuz bir çaba içindedir, ama ne yaparsa yapsın bir türlü Arel'in dikkatini çekmeyi başaramaz. Çıkacakları Hindistan geziyse Rüya'nın son şansıdır: Ya devam edecek ya da vazgeçecektir. Fakat hiçbir şey planladığı gibi gitmez ve kendisini âşık olduğu adamla birlikte ıssız bir adada bulur. Acaba hayatta kalmak için büyük bir mücadele verdikleri bu ıssız adada Rüya, Arel'in duvarlarını yıkabilecek midir?

Rüya bir şirkette asistan olarak çalışıyor ve kızımız işini çok seviyor. Ama belki işinden daha çok sevdiği bir şey daha var; patronu duygusuz, despot Arel Bozan. Arel'e gelirsek eğer, bırakın Rüya'nın aşkını, adam Rüya'nın bile farkında değil. Ama sonra kızımızın önüne bir fırsat çıkıyor. Hindistan'a bir iş gezisi yapmaları gerekiyor. Rüya da bu fırsatı kaçırır mı? Artık duygularını açıkça belli ediyor ve Arel'e onu sevdiğini söylüyor. Arel ne yapıyor dersiniz? İnanmıyor, kızın şaka yaptığını zannediyor. Sonra Rüya'nın ciddi olduğunu fark ediyor tabi.

Devreye kötü kadın olan Natali giriyor; Arel'in eski sevgilisi. Olayların detayına girmeden şu şekilde anlatabilirim. Natali, Arel ve Rüya'nın ıssız bir adaya düşmelerini sağlıyor, aslında onların canlı olarak o adaya düşmelerini istemiyor fakat olaylar planladığı gibi gitmiyor tabii. Her neyse bu arada ben Arel ve Rüya ne zaman düşecekler adaya diye düşünüp durdum hep başlarında. Olayların gidişatında öyle bir durum yok çünkü, ne alaka diye düşünebilirsiniz. Ama sonra öyle güzel bir sebep yaratmış ki yazar, gerçekten hoşuma gitti ve hiç göze batmadı.

Bunlar adaya düşüyor düşmesine ama nasıl hayatta kalacaklar ne yapacaklar? İşte ben bunları okurken çok keyif aldım. Daha önce bir ada hikayesi okumamıştım açıkçası sadece bir iki film izlediğimi hatırlıyorum ama okumak da çok zevkliymiş. Yazar Merve Deniz'in kalemini ve yazdığı olayları beğendim :)

Adaya düştükten sonra sanki bizim duygusuz Arel'de bir aydınlanma oluyor. Tabii yanında başka kimse yok Rüya var. Başbaşa kalıyorlar mecburen, birbirlerini daha iyi tanıyorlar. Rüya da boş durmuyor tabii, Arel'in bir nevi dış kabuğunu kırıyor, içinde barındırdığı adamı ortaya çıkarıyor. Böyle olması hoşuma gitti gerçekten :)

Eğlenceli ve okuması keyifli bazı yerlerinde sizi heyecanlandıran, merak etmenize sebep olan bir kitaptı. Değişik bir kitap olduğunu söyleyebilirim, ada hikayelerinden bu tarz şeylerden hoşlanıyorsanız zaten okumalısınız :)

Puanım:


KGBT 14.Tur || Yalnızlık Cesaret İster - Merve Deniz || Röportaj

8/24/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Herkese merhaba :)
Yeni blog turumuzda sıra röportajımıza geldi.

Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkürler.
1-Klasik bir soruyla başlayalım. Kimdir Merve Deniz, bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

  • Merve hakkında pek çok renkli ve süslü kelime söylenebilir. Şahsen kendisinden bahseden Merve bunu yapmayı ister. Ama hayalperestliğimi bir kenara koyup kendimi doğrudan birkaç kelime ile anlatayım. Kitap okumayı seven, çalışkan, duygusal biri Merve… Yıldızları izlemeyi sever, evren hakkında saatlerce konuşabilir ve kedisini çok sever.


2-Yazmaya nasıl başladınız? İlk başlarda yazarken bile bir gün yazdıklarınızın kitap olacağını düşünüyor muydunuz?


  • Çok klasik bir yanıt olabilir bu ama ben kendimi bildim bileli yazarım. Ortaokul yıllarımda Stephan King gibi korku romanları yazacağımı söylüyordum. Lisede günlüklerimi kitap yazmaya karar vermiştim. Kısaca bir kitabımın olması hep aklımın köşesinde kendini tekrar eden bir hayaldi. Bunu hep düşündüm ve de istedim.

3-Kitabı yazarken oluşturduğun kurgu ve karakterlerde nelere dikkat ediyorsunuz? Önceden bir taslak oluşuyor mu yoksa her şey doğaçlama mı gerçekleşiyor?
  • Yaptığım kurgularda aksiyon ve gizem unsuru olmasına önem veririm. Klasik eserleri bir ayrı tutarsam okuduğum kitaplarda macera daima aradığım bir unsur. Kendi yazdıklarımda da aynını yapmaya çalışıyorum. Önceden oluşturduğum taslaklar hiç ilk düşündüğüm gibi ilerlemediler. Doğaçlama yazmadığımı sanıp doğaçlama yazıyorum sanırım.

4-Karakterleri sonuçta kendiniz oluşturdunuz fakat kendinize daha yakın hissettiğiniz bir karakter var mı? 
  • İlk kitabım Güneş’te baş karakter olan Güneş’e çok bağlıyım. Ben yaratmışım gibi değil de sanki bir yerlerde bir dostum varmış gibi. Garip gelebilir ama :) İkinci kitabımda yer alan Arel ve İnci özel olarak yakınlık hissettiğim karakterlerim. Özellikle İnci. 
5- Oluşturduğunuz karakterler tamamen hayal ürünü mü, yoksa esinlendiğiniz bir yakınınız mı var?

  • Tamamen hayal ürünü… Tanıdığım birinden esinlenmeye kalktığımda bir noktada kısırlaşıyor yazdıklarım. Karakterlerimin adlarını bile tanıdığım biriyle bağlantısı olmayak şekilde seçerim. Mesela hiç Arel ismin birini tanımadım. 
6- Yalnızlık Cesaret İster'in oluşum sürecinden bahseder misininiz? Zorlandığınız kısımlar nelerdi? 
  • Aslında klasik, kısa bir hikâye olacaktı. Issız ada kısmı Güneş adlı kitabımdan da önce 2009 da yazdığım O ve ben adlı hikâyemden geliyor. İkisiniz birleştirmeye karar verdikten sonra adaptasyon süreci zor oldu. O zaman yazdığım ıssız ada biraz daha fantastik idi. Karakterlerim Arel kadar soğuk Rüya kadar inatçı değillerdi. Ve tabi o ve ben’i kitap olsun diye yazmıyordum. Hikâyenin daha 50. Sayfasında kitap sözleşmesi gelince paniğe kapıldım. Ayrıca ilk defa ilahi bakış açısıyla yazıyordum, bu da beni biraz zorladı. Ama her şeye rağmen çok keyifli bir süreç oldu.

7- Yazarken kullandığınız özel şeyler (mesela müzik dinlemek gibi), özel bir mekan var mı yoksa ilham geldiği zaman bulunduğunuz ortam fark etmiyor mu? 
  • Benim her çalışmama özel müzik listem vardır. Yazmamı sağlayan en önemli unsurlardan biri müzik diyebilirim. İlham bana enteresan zamanlarda gelir ve ben genelde o sırada kendi bilgisayarımın başında olmam. Ne yazık ki başka ortamlarda da yazamam. İnsanları ve doğayı gözlemlemeyi sevdiğim için dikkatimi veremiyorum. 
8- Sorularımızı cevapladığınız için teşekkür ederiz, buradan okuyucularınıza söylemek istediğiniz bir şey var mı?
  • İlginiz ve desteğiniz için ben teşekkür ederim. Her birine ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum. Yolculuğumda bana arkadaş oldukları ve destekledikleri için.
smile ifade simgesi

KGBT 13. Tur || Teklif - Emily Snow || Yorum

8/07/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Herkese merhaba, turumuzun son gününde yorum sırası bana geldi.
Her zamanki gibi görüşlerime geçmeden önce size biraz konusundan bahsetmek istiyorum.
Sienna bir kostüm görevlisi. Ailesinden, daha doğrusu erkek kardeşi ve büyükannesinden uzakta yaşamaktadır. Kardeşi ile aralarının pek iyi olduğu söylenemez. Bu yüzden erkek kardeşinin yani Seth'in onu ısrarla arka arkaya aradığını görünce endişeye kapılır. Ortada bir sorun vardır evet ama bu hiç Sienna'nın aklında olan bir şey değildir.
Sorun; kızımızın büyükannesi çok değer verdiği evini kaybetmek üzere. Çok yoğun olmasına rağmen hemen işinden izin alır ve büyükannesinin yanoına gider. Mahkemede karşılaştığı kişi ise Sienna'da tam bir şok etkisi yaratır.
Lucas Wolfe... Lucas müzisyen. Sienna ile bir ilişkileri olmuş, aslında tam olmamış, başlamadan bitmiş ve gerçekten kötü bir şekilde bitmiş. Sienna unuttuğunu zannettese de Lucas'ı gördüğü ilk andan itibaren duygularının tekrar su yüzüne çıktığının farkındadır. Dedim ya, iyi bir şekilde ayrılmamışlar, okuyun görün smile ifade simgesi
Lucas, Sienna'nın büyükannesinin evini alacak olan kişi. Bu yüzden Sienna'ya bir teklifte bulunur. On günlüğüne asistanı olursa, evi geri verecek.
İşte böyle bir tekliften bahsediyoruz, nasıl ama? Tam okunası değil mi?
Ben kitabı beğendim. Yazarın çıkan ilk kitabı medcezir de bende var fakat okumadım henüz. Bu kitaptan sonra en kısa zamanda onu da okumak istiyorum çünkü yazarın kalemi çok hoşuma gitti.
Eleştireceğim tek nokta, başlarının biraz kopuk olmasıydı. O da şuna bağlı, yazar bu kitaptan önce bir tane 0.5'lik novella yayınlamış. Sanırım orada ikilinin nasıl tanıştıkları ve başlamadan biten ilişkileri anlatılıyordu. Keşke yayınevi onu da bu kitaba dahil etseymiş dedim içimden okurken smile ifade simgesi
Kafanızı dağıtmak, hoş vakit geçirmek için okunabilecek bir kitap, tavsiyemdir.