Yorum & Alıntı: Tess'in Gözyaşları - Pepper Winters

11/23/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Muhteşem bir hayatım vardı. Âşıktım, mutluydum ve istediğim her şeye sahiptim. Sonra bir gün, her şey değişti. Bir adama satıldım!
Sevgilisi Brax Cliffingstone, yıldönümlerini kutlamak için Tess Snow'u Meksika'ya götürene kadar ikisinin de geleceğe dair umutları vardı. Altın rengi kumsalların, denizin ve güneşin tadını çıkaracak, birbirlerine yeniden âşık olacaklardı. Ancak gördükleri güzel rüyanın kâbusa dönmesi uzun sürmedi.
Dünyanın gölgelerinden habersiz Tess, kaçırılmış, hırpalanmış ve satılmıştı. Yeniden aydınlığa kavuşmanın bedeli ise Şeytan'la yapacağı anlaşmada, yalnızca bedenini değil ruhunu da ortaya koyması demekti.
Zindanımın derinliklerinde yankılanan bir fısıltı, "Gözlerindeki karanlığı görüyorum," diyordu. "O karanlık beni besliyor, o karanlık beni çağırıyor."Ve karanlığın tadı kanıma karıştı. Acı, artık kalbimin en tanıdık yolcusuydu.
Herkese merhaba, bomba gibi bir kitabın yorumu ile sizlerleyim. Yorumun sonundaki alıntılara göz atmayı unutmayın.
Bomba derken, kitap bende resmen bomba etkisi yarattı. Okuyamama döneminin tam ortasındayken pek ümitsiz bir şekilde aldım elime. Okumak için iki sefer aldım ve dün kitap bittiğinde sabaha karşı beş civarıydı. Siz düşünün artık, nasıl okutturuyor kendini!

Söyleyecek çok şeyim var ama hepsinden önce konusundan ve karakterlerinden bahsedeceğim. Kızımız Tess Snow yirmi yaşında bir genç kız. Mükemmel olmasada mutlu olduğu bir hayatı ve sevgilisi var. Pek güzel bir çocukluk geçirdiğini söyleyemem. Ailesi tarafından istenmemiş, hor görülmüş, fazlalık gibi davranılmış. Kısacası sevilmemiş birisi Tess. İki senedir sevgilisi olan Brax ise tam aksine elinde olsa bir kürenin içine alacak Tess'i, dokunmaya kıyamıyor, o derece seviyor. Peki, şurada bir virgül koyalım. Brax'in bu sevgisi Tess'e yetiyor mu dersiniz? Hayır, yetmiyor. Kızımız mutlu olsa da yatakta daha farklı şeyler peşinde. Bu pek Brax'e göre bir şey olmasa da, Tess böyle işte.

Her neyse, Tess ve sevgilisi tatile çıkıyorlar. Meksika'ya götürüyor onu Brax, sürpriz olarak. Gittiklerinin ikinci günü girdikleri bir kafede Tess kaçırılıyor. Hiç de nazik olmaya çalışmayan, aksine kaba ve zorba adamların eline düşüyor. Daha sonra ise birisine satılıyor, daha doğrusu rüşvet olarak veriliyor.İşte o birisi Q Marcer.

Tess ve Q. Ah, resmen aynılar. O kadar benzerler ki. Çok karanlıklar gerçekten. İlk başlarda Q'ya kızdım, siz de kızacaksınız. Ama sonradan öyle şeyler okuyor ve öğreniyorsunuz ki. Sizin o duygularınızı alıp bambaşka bir yere götürüyor. Tess'in Gözyaşları bu türde okuduğum en karanlık kitaptı bana göre. Ve kesinlikle en farklısı. Bir kere ortada şöyle bir durum var. Q, romantizm yapan, sevgi gösteren bir adam olmayabilir evet ama Tess'in de beklediği bu değil zaten. Tess, Q'ya karşı çıkıp ters davrandıkça Q'nun, Q o şekilde davranınca da Tess'in hoşuna gidiyor. Anlayacağınız ikisi de bu durumdan çok memnun. O yüzden kitabın o karanlık kısımları bazen beni boğsa da kenarı çekildim, sadece izledim. Onların seçimi sonuçta :D

Kitabın sonundaki Q'nun tarafından anlatılan kısım çok güzeldi. İyi ki yazar yöle bir bölüm yazmış. Çünkü şahsen benim her şey daha çok kafamda yerine oturdu ve havada kalan bir olay olmadı. Sonradan, Brax için üzülmüştüm ben çok ama baktım ki yazar sağolsun olayı tatlıya bağlamış, o kısımda çok güzeldi :D Herkes dengi dengine sonuçta.

Kitap gerçekten çok akıcıydı. Sayfalar nasıl aktı gitti hiç anlamadım. Redaksiyonunda da hata göremedim. Yazar'ın karakterlerinin ve kaleminin de çok güçlü olduğunu düşünüyorum. Çünkü bazen sanki gerçek bir olaymış gibi tüylerim diken diken oldu. Genelde ben ülkemizde çıkan kitapları takip ederim, yurtdışında çıkan kitapları takip etmem. Ama Tess o kadar sevilmiş ve herkes o kadar çok öneriyordu ki kitabın Arkadya Bitter'den çıkacağını duyunca ben bile sevindim :D İyi ki sevinmişim. Yayınevi'ne bizleri Tess ve Q ile buluşturduğu için teşekkürler :)


Puanım:


Şimdi sıra alıntılarda :) O kadar çabuk okuttu ki kendini kitap, alıntı işaretlemeye fırsatım olmadı. Ama işte yakalayabildiklerim bunlar;







Umarım hoşunuza gitmiştir, yorum bırakmayı unutmayın. Sevgiler :)


Okuma Etkinliği #10 - Senin Yerinde Olsaydım - Lisa Renee | Yorum

7/29/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Bu sayfalar, bir kadının yasaklı dünyasına açılan gizemli bir kapı. Kapının ardında ise sıradan birinin asla hayal edemeyeceği bir dünya saklı; acının zevkle, korkunun aşkla karıştığı bir dünya. Tutkunun önüne ne gelirse yakıp küle çevirdiği o ilkel ateşin ve aşkın en saf hali gizli bu satırlarda. Ne duyarsan duy ya da ne görürsen gör devam edebilecek, bana hazzın ve acının en büyüklerini yaşatan gizemli adamın kim olduğunu çözebilecek kadar cesur musun? Benim yerimde olsaydın, cevabın ne olurdu?
Sıradan bir lise öğretmeni olan Sara McMillan'ın cevabı evetti. Ta ki bir rastlantı sonucu okuduğu o günlükteki kayıp kadını bulmaya çalışırken, git gide hiç tanımadığı o kadına benzediğini, onun hayatını yaşamaya başladığını fark edene kadar. Rebecca'yı içine çekip yutan, parlak ışıklarla dolu sanat dünyası, Sara'ya boyun eğecek miydi? Yoksa onun da sonu bu ateşli, gizemli ama bir o kadar da tehlikeli adamın kollarında mı gelecekti?
Kimdi bu adam? Peki, ya ben kimdim? Korku, nasıl böyle baştan çıkarıcı olabilirdi?Öğrenmeye hazır mısın?

Yeni bir okuma etkinliğinden herkese merhaba. Öncelikle Arkadya Bitter'e yeni yayın hayatında başarılar dilerim, umarım hep böyle güzel kitaplar ile biz okuyucularını buluşturur. :)

Öncelikle biraz konusundan bahsedeceğim.
Sara bir lisede öğretmen. Arkadaşı evinden gittikten sonra bir günlük buluyor ve arkadaşının kendi günlüğünü unuttuğunu zannediyor. Dayanamayıp günlüğü okumaya başladığında ise hayatı biraz değişiyor aslında. Sıkıcı bir hayata sahip olan Sara, artık bundan sonra bol heyecanlı bir hayata sahip oluyor. Günlüğü okuyup arkadaşının yazdıklarına, yaptıklarına inanamıyor. Fakat daha sonra arkadaşı geliyor ve o günlüğün ona ait olmadığını söylediğinde Sara daha çok meraklanıyor. Çünkü içinde yazanlar özel şeyler ve bu okudukları günlüğün sahibini daha çok merak etmesine sebep oluyor.
Aslında, günlüğün sahibini yani Rebacca'yı bulup, günlüğü ona vermek istiyor ve kendisini bir araştırmanın içinde buluyor. Arkadaşının deposunda ise bu günlüğün sahibine ait eşyalar var. Sara hiç durur mu ? Gidip oradaki eşyaları inceliyor ve sahibine ait en ufak ipuçlarını bile göz önünde bulunduruyor. Daha sonra Rebacca'nın bir sanat galerisinde çalıştığını öğrenip oraya gidiyor. Daha sonra orada işe başlıyor ve yolları ressam olan Chris ile kesişiyor. Tabii bir de sanat galerisinin sahibi gizemli patron Mark var.

Konusu kısaca böyle. Kitap acayip gizemli bir havadaydı. Film izler tadında bir sonraki sayfada neler olacak diye düşünerek okuyorsunuz. Beklentim çok fazla değildi açıkçası. Okurken sıkılmadım. Yazarın ve çevirmenin akıcı bir kalemi olduğunu düşünüyorum, sonuçta orijinal halini okumadım :) 

Kitap erotik bir kitap gibi duruyor. Zaten evet öyle öğeler var ama bu sizi çok sıkmıyor, öyle bir korkunuz olmasın. Okunmaya değecek bir kitap, umarım sizler de benim kadar seversiniz :)


Puanım:


Okuma Etkinliği #10 - Senin Yerinde Olsaydım - Lisa Renee Jones | Ön Okuma

7/27/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Herkese merhaba!
Yeni bir okuma etkinliği ile sizlerleyiz. Kitabımızın ön okumasına göz atmadan önce facebook sayfamızda devam eden çekilişimize katılmak için tık tık