KGOS 27. Tur || Yorum: Sonsuzluğun Kıyısında - J.A.Redmerski

4/24/2016, BY Buse Güler - 3 yorum:

"Duygusal, kalp atışınızı hızlandıracak ve hep daha fazlasını isteyeceğiniz bir serüven."-Reveal-
Camryn Bennett hayatı boyunca hiç olmadığı kadar mutludur. Ruh eşi Andrew Parrish'le bir otobüste tanışmalarından beş ay sonra nişanlanmışlardır. Üstelik onları bekleyen tek şey evlilik de değildir. Hem endişeli, hem heyecanlı olan Camryn, hayatının geri kalanını Andrew ile geçirmek için sabırsızlanıyordur. Onun kendisini daima seveceğinden emindir, çiftin hayattan pek çok beklentisi vardır fakat kötü bir olay, hayatlarını bir anda tepetaklak eder. 
Andrew yaşama tutunmaya çalışır, Camryn'in de aynı çabayı göstereceğini düşünür. Ama Camryn'in yarasını tehlikeli yollardan sarmaya çalıştığını fark edince, onu hayata döndürmek için bir şey yapması gerektiğini anlar. Aşklarının her şeyin üstesinden geleceğini ispatlamaya çalışan Andrew, Camryn'i umut ve tutkuyla dolu yeni bir yolculuğa davet eder. Aşkın en güzel hali yine Redmerski'nin kalemiyle okurla buluşuyor. Sonsuzluğun Kıyısında hayata ve aşka dair çarpıcı bir hikâye... 
Herkese merhaba, yeni bir blog tur yorumuyla sizinleyim. 
Yorumuma geçmeden önce, eğer facebook sayfamızda devam eden çekilişe katılmadıysanız buradan , instagram hesabımızda da bulunan çekilişe buradan katılabilirsiniz :)
Bugün turun son günü, son yorum benim. Eğer önceki yorumları incelemek isterseniz, facebook sayfamızdan inceleyebilirsiniz.

İlk kitap olan Hiçliğin Kıyısında yorumuma göz atmak isterseniz buradan bakabilirsiniz :)

Evet, yönlendirmelerim bittiğine göre sanırım yorumuma geçebilirim :)

Öncelikle spoiler vermeyeceğim, ilk kitabı okumadıysanız da yorumumu okuyabilirsiniz. Konusundan arka kapakta yeterince bahsediyor zaten. O yüzden pek bahsetmek istemiyorum.

İlk kitabı gerçekten çok sevmiştim ve seri olduğunu bilmiyordum. Aslında bittiği zaman havada kalan pek bir şey olmamıştı. İkinci kitabı çıkmasa da benim için muazzam bir kitaptı. Ama ikinci kitap olan Sonsuzluğun Kıyısında'nın çıkacağını öğrendiğim zaman gerçekten çok sevindim. Camryn ve Andrew'i tekrar okumak çok güzeldi :)

İlk kitabın sonundan sonra devam ediyor kitap. Hiçliğin Kıyısında'ya göre daha durağan bir kitaptı aslında. Çok fazla eğlenceli değildi ama insanın içine dokunuyor. Yazarın kalemini zaten çok sevmiştim. Okurken içinize işleyen türden bir kitap. 

İki karakter tarafından da anlatılıyor ve bu benim hoşuma giden bir unsur. Bu kitapta çiftimizi pek kolay şeyler karşılamıyor aslında. Epey zorlu dönemlerden geçiyorlar. Bu dönemlerden geçerken de Andrew öylesine mükemmel bir adam oldu ki... Zaten mükemmeldi bana göre ama demek ki daha fazlası da olabiliyormuş :)

Yine ilk kitap gibi bir çırpıda bitirebileceğinizi düşünüyorum. Umarım sizler de benim gibi keyif alarak okursunuz :) Henüz ilk kitabı almadıysanız ikisini birden alın. İlk kitabı okuduysanız, bekletmeyin bu kitabı da :)
Mutlu günler dilerim :) 

KGOS:26.TUR || YORUM: SENİ SEVERKEN - GÜNEŞ DEMİREL

3/23/2016, BY Buse Güler - 1 yorum:

Karşılıksız bir aşka ömrünüzü adayabilir misiniz? Deniz, kendini bildiğinden beri âşıktı Ateş'e. Tüm geçmişini dolduran ve geleceğin bile silemeyeceği bir aşka emanet etmişti kalbini. Onun için nefes almak demek, Ateş demekti. Ne yıllar vazgeçirebilmişti onu sevdasından, ne de sevdiği adamın başkasına ait olduğunu bilmek… Her geçen gün umudunu yitirse de, kalbinin pusulası hep Ateş'i gösteriyordu. Peki, vazgeçmemek, çok istemek yeter miydi hayallerin gerçek olmasına?
Ateş, mükemmel bir yaşama sahip olduğunu düşünürken yanılmıştı. Hiç beklemediği bir anda hayatının yönü değişmiş, bir yaprak gibi savrulmuştu. Kendine yeni bir düzen kurmaya çalışırken, içinde yanan ve yandıkça daha da büyüyen nefret duygusuyla baş edebilecek miydi? Kalbinize dokunacak bir aşk hikâyesi okumaya hazır mısınız?
Herkese merhaba, yine çok güze bir tur kitabının yorumuyla sizlerleyim. Güneş Demirel ile Şimdi Benimsin kitabı sayesinde tanışmıştım ve o zaman da kalemini çok sevmiştim. Ama Seni Severken benim için apayrı oldu, öyle de kalacak :) 

Çocukluk arkadaşı olan Deniz ve Ateş'in hikayesini okuyoruz. Deniz küçüklüğünden beri Ateş'e aşık ama Ateş bunun farkında değil. Uzaktan sevmiş hep Deniz onu. O mutluysa bana yeter diye düşünmüş. Daha sonra kızımız tam umudunu kestiği anda kader onları bir araya getiriyor. İşte bunu okuyoruz. 

Bir de yan karakterler var. Deniz'in eczanesindeki yardımcısı Kenan ve annesi Gülsu. Kenan'ın hiç tanımadığı babası Erkan, yani Gülsu'nun yıllarca içindeki aşkla, anılarla yaşattığı Erkan'ı. 
Ben Erkan ve Gülsu yan yarakterler olsa da onların hikayesini daha çok sevdim. Deniz ve Ateş'i sevmedim değil, sevdim ama keşke ana hikaye Erkan ve Gülsu üzerine kurulu olsaymış :) Gerçi sonlara doğru neredeyse öyle oluyor. 
Kitabı çok beğendim. Elime aldığımda sayfalar su gibi akıp gitti. Bazen gülümseyerek, bazen de boğazımda bir yumruyla okudum yaşananları. Kimi zaman tahmin ettim kimi zaman yok artık dedim. 





Kalabalık bir kitaptı aslında ve ben genelde sevmem kalabalık kitapları, kafam karışır. Ama yazarın tam kararında bir kurgu oluşturduğunu düşünüyorum. Çünkü hem tüm karakterlerin detayları vardı, hem de bu detaylar yeterliydi ve sıkmıyordu. Güzeldi işte, bitmesin diye son sayfaları yavaş okusamda her güzel şeyde olduğu gibi bu kitabın da sonunu gördüm ve yüzümde buruk bir tebessümle kapattım son sayfayı. Daha önce de söylemiştim, yine söylüyorum. Yazarın sihirli bir kalemi var sanki, elinize aldığınız zaman isteyerek bırakamıyorsunuz, illa o kitap bitecek. Acaba bir sonraki bölümde ne olacak hissiyle okudum hep.
Ephesus Yayınları sağolsun cilt kalitesinden ödün vermiyor, bu kitabın da kapak ve cilt kalitesini beğendim. Özellikle arka cilt kısmındaki detaylar çok güzeldi.

 Kısacası ben kitabı çok beğendim, muazzam bir kitaptı bana göre. Sizin de seveceğinizi umuyorum. Tek sıkıntım keşke ana karakterler Gülsu ve Erkan olsaydı :) Yazarın sihirli kaleminin yanı sıra duyguyu okura geçirişini ve bizden karakterler yazmasını da çok seviyorum. Tavsiyemdir efendim, okuyun.

Puanım:


Yorum: Ben O Değilim - Fatma Erdek

1/05/2016, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Siz hiç, birbirine tıpatıp benzeyen ikizler gördünüz mü?İşte ben onlardan biriyim... Adım, Arın Soylu.Genç, yakışıklı, güçlü ve mutlu bir erkeğin hayatı,  bir anda nasıl altüst olur? Kolay… Bunun için, serseri ikizinizle, akıl almaz bir oyunun içine girmeniz yeterli. Sadece üç haftalığına, başka birinin hayatını yaşamaya cesaret ederseniz, beraberinde gelecek bütün sürprizlere de hazırlıklı olmalısınız.Ben de hazırlıklıydım. Ta ki onu görene kadar... Tuna’mı… Bal rengi saçları ve güneş gibi parlayan yüzüyle, birdenbire hayatımı kökünden değiştirmişti. O benim beklediğimdi, o benim geleceğimdi. Onu elde etmeme kimse engel olamazdı. Hiçbir şey beni durduramazdı. Durduramadı da…Başardım mı? Evet! Onu aşkıma inandırdım. Onu kendime âşık ettim.Peki ya sonra? Hiçbir yalan sonsuza dek sürmez, öyle değil mi? Bir gün, hiç ummadığım bir anda, yalanımla yüzleşmek zorunda kaldım. Artık ‘Ben o değilim’ desem de bir faydası yoktu. Tuna bana inanmıyordu.Ne yapacaktım şimdi? Vaz mı geçecektim hayatımın kadınından?Elbette hayır!Bedelini ödeyip, seni kazanacağım, Tuna cadısı! Her ne olursa olsun…
Herkese merhaba, yeni bir kitap yorumu ile sizlerleyim :)
Aslında Ben O Değilim'i okuyalı epey oldu, hatta instagramda yorumunu bitirir bitirmez paylaştım ama bloga bir türlü girememiştim. Boş vakit bulunca hemen bu güzel kitabın yorumunu da bloguma eklemek istedim :)
Ben O Değilim, Fatma Erdek'in okuduğum ilk kitabı. Kitap bittikten sonra değil daha başlardayken karar verdim ki kesinlikle son olmayacak. Şimdiye kadar neden okumamışım bu muhteşem kalemi bilmiyorum. Sanırım biraz dram tarzında yazıyor yazarımız, ben hep o yüzden uzak durmuştum. Romantik komedisiyle başlamak kısmetmiş, benim en sevdiğim tür olunca okumasam olmazdı :) İyi ki de okumuşum.
Arka kapak yazısından anlaşılıyor ama ben yinede konusundan biraz bahsedeyim. Arın ve Meriç ikiz kardeşler. Aile şirketleri daha doğrusu tersaneleri var. Meriç Türkiye'de ama Arın şirketin Yunanistan kısmını yönetiyor. Bu yüzden de orada yaşıyor. Bir gün Meriç'in, Arın'a işi düşüyor. Bir süreliğine yer değiştirmeyi teklif ediyor. Arın ilk başta bunu reddetse de sonradan kabul ediyor. Meriç, Arın yerine tatile çıkarken Arın da Meriç yerine geliyor Türkiye'de işlerin başına. İlk başlarda pek sorun çıkmıyor aslında ailesini bile güzelce idare ediyor Arın. Ama sonrasında arabasını çizen bir kadınla karşılaşıyor. Yanına gidip konuştuktan sonra anlıyor ki kadın Meriç'e çok kızgın bu yüzden de böyle bir şey yaparak ona zarar vermeye çalışmış. Ama tabii karşısındaki adamın Arın Soylu olduğundan haberi yok. Arın'ın da durumdan haberi olmadığı için Meriç'i arayıp soruyor ama yok, o da bir tahmin yürütemiyor. Anlayacağınız kızımız Tuna tam bir bilinmezlik oluyor Arın için. Daha sonra yine ve yine karşılaşıyorlar tabii. Arın giderek Tuna'dan hoşlansa da ben o değilim diyemiyor bir türlü.
İşte konumuz bu şekilde. Ben kitabı okurken inanılmaz zevk aldım. Çok güzel bir hikayeydi. O kadar güzel anlatılmış ki aşk. Son zamanlarda okuduğumuz, birbirinin üzerine atladıktan sonra aşık olan çiftlerden değildi Tuna ve Arın. Onlar birbirlerine dokunmaya kıyamayan aşıklardan :) Ve ben onları çok sevdim! Genelde kadın karakterleri pek sevmem, nedense itici ya da sümsük gelirler bana. Ama Tuna o kadar güzeldi ki. Onu da çok sevdim. Sanırım kitapta pek sevmediğim karakter yok. Soylu ailesi çok güzeldi :D Arın'ın annesi ve babası, konuşmaları, annesinin utanmaları. O kadar şekerlerdi ki! Bayıldım, kitaba, karakterlere, konuya, bunun işleniş tarzına tek kelimeyle bayıldım. Ayrıca yazarımız kitabı devam ettirse, Meriç'in hikayesini okusak mesela, hiç fena olmaz :D
Kapağına ve cildine gelirsek. Ephesus Yayınları harikalar yaratmaya devam ediyor, ne diyebilirim ki? :D Cildinin rengi en sevdiğim mavi tonuydu. Kapağı ise sanki Arın. Arın'ı okudukça kafamda kapaktaki adam canlandı doğrusu. Kısacası ben kitabı çok ama çok beğendim. Benim gibi Fatma Erdek kalemine geç kalmış olanlarınız varsa *ki zannetmiyorum* Ben O Değilim çok güzel bir başlangıç olabilir :) Tavsiyemdir, alın okuyun :)

 Puanım:


Yorum: Şeytan Tüyü - Julie James

11/12/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:







Kader iki azılı düşmanı birbirlerinin kollarına atarsa…
Savcı yardımcısı Cameron Lynde, Chicago'da gizli kaçamaklar yapan onlarca senatörün tuttuğu onlarca otel odasının arasından, vahşice bir sevişmenin tuhaf bir cinayetle sonuçlandığı 1308 numaralı odanın yanındakini seçer. Ve Illinois'deki, bu özel davada görevlendirilebilecek onlarca FBI ajanının arasından, Özel Ajan Jack Pallas görevlendirilir. Özel Ajan Jack Pallas yıllar önce, beceriksizliği yüzünden kariyerini mahvettiği gerekçesiyle, savcı yardımcısı Cameron Lynde'i ulusal televizyonda rezil eden Jack Pallas'ın ta kendisidir.
…elbette ortalık birbirine girer.
Cameron Lynde'le birlikte çalışmak mı? Şaka mı yapıyorlar? Jack bunun belki de, yıllar önce Cameron yüzünden Chicago'dan sürüldüğü ve nihayet bu yıl geri geldiği için, kötü bir hoş geldin şakası olduğunu umuyor. Fakat fena halde yanılıyor. 

Herkese merhaba, nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Yeni bir kitap yorumu ile sizlerleyim. Okuma Şenliği için listemdeki kitapları okumaya devam ediyorum.  Bu sefer yaptığım listeden çok memnunum, istediğim kitapları eklediğim için sadece bir iki değişiklik yaptım :D Neyse, konumuza dönelim. Size biraz kitaptan ve karakterlerden bahsedeyim.
Cameron Lynde, Federal Savcı Yardımcısı. Aldığı ve kazandığı davalar ile adını duyurmuş bir kişi. Topuklu ayakkabıları onun vazgeçilmezi. Cameron evinde parkelerini değiştirdiği için bir geceliğine otelde kalması gerekiyor. Fakat gecesinin pek eğlenceli geçtiği söylenemez. Yan odadaki kişiler epey fazla gürültülü. Onların iyi zaman geçirdiği kesin fakat Cameron için aynı şey geçerli değil. En sonunda saat sabah dört civarında dayanamıyor ve otelin konuk servisini arayıp durumu anlatıyor. Bundan sonraki olaylar hiç beklediği gibi değil. Gürültü gelen yan odasında bir cinayet işlenmiş ve tek tanık Cameron.  Bu kadarla da kalmıyor. Olayı araştırması gereken FBI ajanları arasından Cameron'ın şansına Jack Pallas düşüyor :D
Jack Pallas özel FBI ajanı. Üç yıl önce Cameron ile bir davada birlikte çalışmışlar fakat sonu pek iyi bitmemiş. Aslında Cameron'ın elinde olmayan sebeplerden ötürü böyle olmuş ama bunu kimse bilmiyor tabii. O yüzden Jack kalkmış kameraların karşısında Cameron için hiç iyi şeyler söylememiş. Epey kötü şeyler, küçük düşürücü işte. Daha sonra da tayini çıkarılmış, bir nevi sürülmüş diyebiliriz. Tekrar geri döndüğünde ise ilk görevi Cameron ile ilgili. Şaka gibi değil mi? Evet Jack ve Cameron da böyle düşünüyorlar. Ama birbirlerine karşı bariz şekilde belli olan bir ilgileri var. İkisinin de bunu kabul etmesi zor tabii.

Konusundan bu kadar bahsetmem yeterli sanırım. Gelelim yorumuma. Ben kitabı sevdim. Aslında beklediğimin altında ve üstündeydi. Şöyle ki, beklediğimin altında bir aşk, beklediğimin üstünde de bir polisiye vardı. Uyarayım, doludizgin bir aşk beklemeyin. Belki sonlarına doğru evet, ama onun dışında bütün bir kitabı aşk arayarak okursunuz ve inanın bu da işkenceden farksız olur. Kitap gayet akıcıydı. İki üç sefer elime aldım ve bitti zaten. Karakterleri de sevdim ben fakat nedense ortalarına kadar pek benimseyemedim. Jack'i çok sevdim. Onu ve diyaloglarını. Çok eğlenceliydi. Cameron da iyi hoş kız. Jack için yaptıkları gerçekten güzel şeylerdi. Diğer karakterlerden Wilkins, Amy ve Collin de eğlenceliydi :D
Kitap ciltli ve kapağı zaten çok güzel. Ama onun dışında cilt rengi muhteşem, bayıldım. Pembenin çok güzel bir tonu. Okurken zaten dış kapağını çıkarıp okudum. Kitap bittiğinde kapağını geçirirken fark ettim ki kapaktaki kıyafetlerin kitapta bir önemi var :D Okuyunca göreceksiniz neredeyse aynı kıyafetler geçiyor kitapta. Kısacası kitabı beğendin. Güzel bir aksiyon, polisiye içeren bir kitaptı. Çok fazla olmasa da yerinde bir aşk vardı. Bu tarz kitaplar okumaktan hoşlanıyorsanız, tavsiyemdir :)
Puanım:


Okuma Etkinliği #15: Kuzey Masalı - Zeliha Eren || Alıntılar

11/05/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Merhaba :) 
Etkinliğimizin son gününde sıra paylaştığımız alıntılar geldi. Umarım beğenirsiniz :)












Okuma Etkinliği #15: Kuzey Masalı - Zeliha Eren || Yorum

11/03/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:









Konuşmaktan çok homurdanarak iletişim kuran, Bilişim İstihbarat Servisi’nin yakışıklı ve sert ajanı Kuzey Karaarslan, dünyayı birbirine katan özel bir anahtarın sahibi olan zeki, baş belası ve kızıl kafalı Masal Kılıç ile karşılaştığında başına gelen ilk şey, pembe iç çamaşırlarıydı. Bunun sadece bir başlangıç olduğunu anlaması ise hiç uzun sürmedi. Kuzey, hayatı boyunca eline pers gülü renginde oje almamıştı. Bir dakika! Kuzey eline hiç oje almamıştı ki! Ta ki renklerin kitabını yazan, sakar bir belaya kalbini kaptırana dek… Erkek türüyle sınırlı kalmayıp, son model arabalarından bile kıskandığı Masal için cayır cayır yanarken, dünyayı kurtarmak o kadar da kolay değildi. Operasyonun kilit ismi Masal da onunla aynı kulvarda koşuyordu. Çünkü Kuzey etrafındayken, dibi tutan yemekten farkı kalmıyordu. İki zıt kutbun sıfırlı ve birli hikâyesiyle, bilişim dünyasına aşk dolu bir yolculuk yapacaksınız. Kemerlerinizi bağlamayı unutmayın! Tavsiye: Sakin olmadan okuyun! * "Alışılmadık bir macera, hız kesmeyen bir aşk... Satırlarında kaybolacaksınız." - Asude

Herkese merhaba.
Okuma etkinliğimizde ikinci gün ve ben yorumum ile sizlerleyim :) Eğer çekilişimze henüz katılmadıysanız buradan katılabilirsiniz. Şimdi kısaca karakterlerden, konusundan bahsedip görüşlerime geçeceğim.
Masal Kılıç. Amerika'da çalışıyor ve aynı zamanda doktorasını yapıyor, teknoloji üzerine. Oldukça sakar birisi. Ama tatlı sakarlardan. Öyle ki yanlışlıkla x-ray cihazına bile girmişliği var kızımızın. Gerçi onun için sorun değil. Hayat boyunca yapmak istediklerine dair bir listesi var Masal'ın; Brucket Listesi. Oradan bir madde daha eksilmiş oldu, yanlışlıkla x-ray cihazına girince :D Kızımız ufak tefek, kızıl saçlı *Kuzey'in deyimiyle kızıl bela* ve oldukça zeki birisi.
Kuzey Karaarslan. Bilişim İstihbarat Servisi; BİS'te ajan. Tahmin edeceğiniz ve adıyla soyadını söylediğimizde anlaşılacağı gibi son derece yakışıklı ve sert bir ajan. Homurdanmalarıyla meşhur Kuzey, zaten Masal ile tanıştıktan bir süre sonra kızımız bu homurdanma dilini çözüyor ve her homurdandığında Kuzey'in ne demek istediğini anlıyor. :D Ayrıca Kuzey sadece BİS'te çalışmıyor. Aynı zamanda kendine ait bir bilişim şirketi var ve orada da son derece başarılı.

Peki çiftimiz nasıl karşılaşıyor? Masal, Amerika'dan Türkiye'ye ailesinin yanına geliyor tatil amaçlı. Kitap zaten uçakta başlıyor. Uçak ülkemize indikten sonra bizim sakar kız bavulunu almaya çalışırken arkasında duran Kuzey'in kafasından aşağıya bir bavul boşaltıyor. Normal bir bavul boşaltsa yine iyi! Pembe iç çamaşırlarıyla dolu bir bavulu Kuzey'in başından aşağıya boşaltmasın mı? Kuzey'in, Kuzey Karaarslan'ın? Bir de yetmez gibi kalkıp, "Pembe size çok yakıştı, bence daha sık kullanmalısınız." demesin mi? Ah işte tam Masal'dan beklenecek bir hareket! :D Kuzey tabii sinirden deliye dönmüş durumda ve daha homurdanmaya vakit bulamadan Masal özür dileyip ortadan kayboluyor. Havaalanından çıkıp tam kurtuldum derken ayağı takılıyor ve elindeki bilgisayar çantası havalanmakla beraber arkasındaki birine çarpıyor. Pekâlâ, bilin bakalım bu kim? Kuzey Karaarslan, evet. Pembe iç çamaşırları yetmedi, kızımız adamın çenesini kızarttı. Masal'a bu yeter mi? Bu da yetmedi kalktı adama, "Pembeden hoşlanmadıysanız kırmızılık da size çok yakıştı. Bu sefer bir şans vermelisiniz." dedi :D Aklıma geldikçe hâlâ gülüyorum :D Neyse bir şekilde olay tatlıya bağlandı ve herkes kendi yoluna gitti, havaalanından.
Kuzey ajan demiştim. Bir görevi var, birisini araştırıyorlar ve göreve gidecek. Alması gereken bir çanta var. Boş bir yıkık dökük mekanda buluşma gerçekleşecek ve alınması gereken çanta alınacak. Bu esnada Masal, arkadaşı ile buluşacak ve gideceği yerin koordinatlarını atıyor arkadaşı kızımıza. Fakat attığı koordinatlar onu boş yıkık dökük bir mekana getiriyor. Daha sonrasında birden kendini bir çatışmanın ortasında buluyor. Nasıl mı? Açıklayayım. Masal'ın arkadaşı ona yanlış koordinat atmış ve bu koordinatlar Kuzey'in görev yeri. Bi anda Kuzey çantayı alırken çatışma çıkıyor ve Kuzey çantayla birlikte Masal'ı aldığı gibi olay yerinden ayrılıyor. Boşuna kızıl bela demiyor Kuzey, Masal'a :D Buradan sonra yola birlikte devam ediyorlar çünkü Kuzey'in aldığı çanta açılmıyor bir türlü. Tabii ki teknolojiyle alakalı bir durum ve bunun anahtarı Masal'da. Yani onu açmak için Masal'a ihtiyaçları var. Anahtar derken, kodlardan, programlardan bahsediyorum :D

Evet, kitabımızın başlangıcı, konusu ve karakterleri bu şekilde. Şimdi gelelim yorumuma. Ben kitabı çok sevdim. Kalın bir kitap ama uzun zaman sonra bir kitap kalın olduğu için mutlu oldum. Kitabın son sayfasını okuyup kapattığınızda sanki bir film izlemişsiniz ve birisi ışıkları açmış gibi hissediyorsunuz ya da bir seri okumuşsunuz ve sonuna gelmişsiniz gibi. Dolu dolu bir kitaptı. Karakterleri, konusu ve olaylarıyla, aksiyonuyla çok dolu bir kitaptı. Hiç bir şey olmadığı zamanlar bile , ki bu zamanlar oldukça az, Masal ve Kuzey'in diyalogları yetti bana :D Bir de bunun üzerine epey eğlenceli yan karakterler, aksiyon ve gizem eklenince tadından yenmedi işte :D
Masal ve Kuzey'i çok sevdim evet ama yan karakterleri de sevdim. Diğer karakterler yabancıydı çoğunlukla. Bunun sebebi de olayın genelde BİS'te geçiyor olması. Çünkü Bilişim İstihbarat Servisi'nde bir çok ülkeden kişi var. Kuzey bu servisin Türkiye kolu gibi bir şey. Rusya, Amerika gibi ülkelerden de kişiler olunca tabii karakterler yabancı oluyor. Karakterler demişken, bir de robot Jane'imiz vardı. Jane robot teknolojinin son harikası. Dışardan bakıldığında bir insandan hiçbir farkı yok, mekanik olması dışında :D Masal ile çok iyi anlaştılar ve sonlara doğru Jane çok iyiydi, okuyanlar bilir. Bilmeyenler de okuyunca anlayacaklar zaten.
Kitabın başı, ortası ve sonu çok iyi kurgulanmış. Olaylar, karakterler akıllıcaydı. Çünkü kitabın sonlarına doğru bazı şeyler ortaya çıkıyor ve bir kaç olay çözülüyor. Durum böyle olunca da havada hiçbir karakter veya olay kalmadı. Hepsinin bir yeri varmış gibi olaylar ve karakterler yerlerine oturdu. Bu benim kitapta hoşuma giden şeylerden biriydi. Kitaptaki karakterler teknoloji ile bu kadar içli dışlı olunca ve hepsi işlerinde en uzman kişiler olunca doğal olarak dolu dolu teknolojik bir kitap olmuş Kuzey Masalı :D Ama bu sizi yanıltmasın çünkü ben kitapta olağanüstü bir şeye rastlamadım. Çoğu zaten filmlerde izlediğimiz şeyler ve biraz takip ediyorsanız böyle şeyler olduğunu biliyorsunuzdur. Ben lisede Bilişim Teknolojileri okuduğum için daha bir ilgiyle okudum kitabı.
Son olarak, kitap ciltli. Ephesus Yayınları ciltli kitaplar konusunda bence çok iyi gidiyor. Hem fiyat hem de kalite açısından benim çok sevdiğim yayınevlerinden. Sanırım Kuzey Masalı'na olabilecek en güzel kapak ve tasarım yapılmış. Mesela eğer yanlış hatırlamıyorsam programlama dili sıfır ve birlerden oluşuyor. Gördüğünüz gibi kapakta ve iç tasarımda böyle ayrıntılar var. Kapaktaki kız adeta bir Masal ve iç sayfalarda bölüm başlarındaki resimler çok hoş ve ince ayrıntılardı. Cildin pembe olması da bir başka güzellik :D "Acaba pers gülü pembesi bu mu?" diye düşünmeden edemedim :D Ayrıca yazar Zeliha Eren tanıştığım en samimi, en tatlı insanlardan biri. Pozitifliğini ve tatlılığını ben Masal'a benzettim biraz. Karakteri yazarken kendinden de bir şeyler katmış sanırım :) Ona da tekrardan tatlı sohbetleri ve bu kitabı yazdığı için teşekkür ederim :)

Çok mu uzattım bilmiyorum ama daha az yazsam eğer Masal ve Kuzey'e haksızlık etmiş olurdum, kusura bakmayın. Umarım okurken zevk almışsınızdır. Kuzey Masal'ı alışılmışlığın dışında bir kitap. Herkese tavsiyemdir! Umarım siz de benim gibi keyifle okursunuz ^.^
  Puanım:

Okuma Etkinliği #15 - Kuzey Masalı - Zeliha Eren || Ön Okuma

11/02/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Merhaba, nasılsınız?
Yeni bir okuma etkinliği ile sizlerleyim. Bugün ilk gün ve ön okuma ile geldim :)
Yorumumda görüşmek üzere, sevgiler!


KGBT 16.Tur || Darmadağınık - Emma Chase || Alıntılar

9/13/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Herkese merhaba! 
Darmadağınık turumuzun son gününde sıra alıntıları paylaşmaya geldi :) 
Tur boyunca Facebook sayfamızda paylaştığımız alıntıları şimdi bir de toplu olarak görün :)
Umarım hoşunuza gider ^.^ 






















KGBT 16. Tur || Darmadağınık - Emma Chase || Yorum + Çekiliş

9/06/2015, BY Buse Güler - 8 yorum:

New York Times çok satan yazarı Emma Chase'in Karmakarışık adlı kitabının devamı olan Darmadağınık'ta, Kate'le Drew'un başına beklenmedik olaylar geliyor ve ikili ilişkileri için yeniden pazarlığa oturma ihtiyacı hissediyor.
İnsanlar ikiye ayrılır: Yaşananlara temkinli yaklaşanlar ve gözünü daldan budaktan sakınmayanlar… Ben hep sakin kalmaktan yana olmuşumdur. Tedbirli, planlar yapan biriyim. Ne var ki, Drew Evans'la tanıştığımda her şey değişti. Drew çok inatçıydı. Kendisine ve tabii bana çok güveniyordu.
Ama bütün aşk hikâyeleri sonsuza dek mutlu devam etmez. Drew ile atlarımızı batan güneşe doğru süreceğimizi mi düşünmüştünüz? O zaman aramıza hoş geldiniz! Şimdi hayatımın en önemli seçimini yapmak zorundayım. Drew ise kendi seçimini çoktan yaptı. Hatta bu kararı ikimiz adına da vermeye çalıştı. Ama bildiğiniz gibi, ben öyle biri değilim. O yüzden tek başıma Greenville, Ohio'ya döndüm. Gerçi aslına bakarsanız tam olarak yalnız sayılmam… 
Şunu öğrendim ki eski alışkanlıklar kolay kolay yok olmuyor. Ve bazen yolunuza devam edebilmek için, başladığınız yere dönmek zorunda kalıyorsunuz. 

Herkese merhaba!
Kitap Gurmeleri olarak on altıncı blog turumuzu Ephesus Yayınları sponsorluğunda Emma Chase - Darmadağınık kitabına gerçekleştiriyoruz ve bugün turumuzun ilk günü :) Yoruma geçmeden önce söylemem gereken birkaç şey var. Turumuz kapsamında 2 kişiye tur kitabımızı hediye ediyoruz ve bu çekilişleri bir tanesi Facebook sayfamızda bir tanesini de bloglarımızdaki çekilişten hediye edeceğiz. İkisine de katılarak şansınızı arttırabilirsiniz :) Blogumdaki çekilişe yazının sonundan,, Facebook sayfamızdaki çekilişe de buradan katılabilirisiniz.


Biliyorsunuz ki Darmadağınık serinin ikinci kitabı ve ben yorumuma geçmeden önce ilk kitabın yorumunu buradan okuyabilirisin:)

Drew ve Kate'le olan eğlenceli hikayemiz Darmadağınık ile kaldığı yerden devam ediyor. İlk kitapta bütün olayları Drew anlatmıştı biz dinlemiştik. Bu sefer kitap Kate tarafından anlatılıyor. Kitap ilk olarak Kate'in Ohio'da olmasıyla başlıyor, bir şeyler olmuş ve kızımız annesinin yanına dönmüş.

Peki neler olmuş?  Kate bir ay öncesine dönüyor ve bize anlatmaya başlıyor. Aslında kitabın başlangıcı ile ilgili çok fazla bilgi vermek istemiyorum çünkü hikaye birbirine bağlı ve anlatmaya başlatsam sonuna kadar susmayabilirim. Kate ve Drew mükemmel bir çift. Drew, Kate'i elde etmek için çok uğraşmıştı biliyorsunuz. Daha sonra ilişkileri başladı ve her şey çok güzel giderken, birden olaylar değişti. Aslında spoiler vermek istemediğim için olayın ne olduğunu anlatmayacağım sizlere, çünkü heyecanının kaçmasını istemiyorum. 

Darmadağınık, Kate'i çok daha yakından tanımamızı sağlıyor çünkü olayları o anlattığı için biz okurlara karşı kalkanlarını indirmiş oluyor :) Dışarıdan görünen güçlü Kate'i bir de böyle okuduğunuz zaman her şeyin aslında göründüğü gibi olmadığını anlayacaksınız.


Konusundan biraz bahsettiğime göre yorumuma geçebilirim :)

Darmadağınık ilk kitap kadar eğlenceli değildi bana göre. Çünkü olayların akışı değişmişti artık ve bütün bu olayları Drew anlatmıyor, düşünsenize. Gerçi Drew anlatsa da çok daha karamsar olacağına eminim, kitabı okuduğunuz zaman sonlara doğru Drew'i gördüğünüz zaman ne demek istediğimi anlayacaksınız :)

Kitap yine çok akıcıydı, ilk kitap gibi. Sanırım en hızlı okuduğum yazarlardan biri Emma Chase. İlk kez elime aldığım zaman pek vaktim yoktu ve sadece yüz sayfa kadar okuyabilmiştim. İkinci kez elime aldığım zaman uyumadan önce bir kaç bölüm okumaktı amacım. Daha sonra bir baktım, saat sabah dört olmuş ve ben kitabı bitirmişim. :) 

Kitabın kapağını kapattığınızda, yani bitirdiğinizde o suratınızda belirecek olan sırıtmayı buradan görebiliyorum, emin olun öyle olacak. Neden mi? Çünkü kitabın son kısmında size bir sürpriz var. Saat olmuş sabahın dördü ve ben artık son bölümleri okurken biraz uykumun geldiğini itiraf edebilirim ama daha sonra devreye hemen Drew girdi ve kitabı bitirdim. Drew işte... Drew ve Kate, daha başka ne diyebilirim ki? :)

Kitabın kapağını da çok beğendim ilk kitap ile uyumlu olması çok hoşuma gitti. Biliyorsunuzdur Ephesus son zamanlarda çıkardığı tüm kitapları ciltli olarak çıkarıyor ve bu işi gerçekten iyi yapıyorlar. Karmakarışık kırmızı bir cilte sahipti, Darmadağınık gördüğünüz gibi beyaz :)

Darmadağınık'ı okurken bir rekor kırmışım ve yirmi beşe yakın yeri işaretlemişim. Alıntılarımızı merak ediyorsanız, Facebook sayfamızı takip etmenizi öneririm :) Turun son günü hepsini blogumda bir başlık altında toplayacağım zaten :)

Kısacası ilk kitap kadar Darmadağınık'ı da çok sevdim ben. Drew ve Kate zaten benim favori çiftlerimden biri. Kitabın sonu çok çok güzeldi. Henüz ilk kitabı da okumadıysanız eğer ikisini birden almanızı ve okumanızı tavsiye ediyorum :) 

Puanım:

Çekilişe katılmayı unutmayın!

a Rafflecopter giveaway

Okuma Etkinliği #8 || Karmakarışık - Emma Chase || Alıntılar

6/28/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Herkese merhaba :) Son gün alıntılar bende. Aslında daha çok alıntı çıkardım fakat arasından en güzellerini seçtim, bütün bir kitabı alıntı olarak burada size okutmak istemedim :D
Umarım hoşunuza gider.









Okuma Etkinliği #8 || Karmakarışık - Emma Chase || Yorum

6/27/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:



Zengin, yakışıklı ve kendini beğenmiş Drew Evans ile güzel, zeki ve hırslı Katherine Brooks buluştuğunda işlerin karmakarışık hale gelmesi şaşılacak bir şey değildir.
Drew Evans'ın işi, milyon dolarlık anlaşmalar yapmak ve New York'un en güzel kadınlarını tek bir gülümsemeyle baştan çıkartmaktır. Peki, öyleyse neden yedi gündür evden dışarı çıkmıyor? Neden mahvolmuş, sefil bir halde ve depresyonda? Ona sorduğunuzda size sebebinin grip olduğunu söyleyecektir fakat hepimiz bunun doğru olmadığını biliyoruz.
Katherine Brooks, Drew'un babasının yatırım bankacılığı firmasında işe başladığı anda gösterişli playboyun hayatındaki her alanın bir karmaşaya sürüklenmesine sebep olmuştur. Profesyonel alandaki yarışları Drew'un cesaretini kırıyor, Katherine'e karşı hissettiği çekim dikkatini dağıtıyor ve onu yatağa atma girişimlerindeki başarısızlığı ise tamamen sinirlerini bozuyordur.
Nasıl oluyordu da kadının biri çıkıyor ve ağzı iyi laf yapan çapkın bir adamı mahvolmuş, umutsuz biri haline getirebiliyordu? Hayatta asla sahip olmak istemediği tek şeyi gerçekleştirerek.


Herkese merhaba, yeni bir okuma etkinliğinin yorumu ile karşınızdayım.

Sihirli Kitaplık ile Okuma Etkinlikleri kapsamında, Ephesus Yayınları sponsorluğunda yaptığımız okuma etkinliğimizde yorum sırası bana geldi.


Kitabın yorumuna geçmeden önce sizlere biraz konusundan, kitabımızın nasıl başladığından bahsetmek istiyorum.

Kitap, erkek karakterimiz Drew Evans’ın dağılmış bir hali ile başlıyor. Onun söylediğine göre grip olmuş. Gribal enfeksiyon. Fakat hiç iyi bir durumda değil. Adeta kendinden geçmiş diyebiliriz. Daha sonra onun bu hale nasıl geldiğini okumaya başlıyoruz. Drew anlatıyor, biz okuyoruz ve inanın bu çok eğlenceli oluyor.

Drew, son derece yakışıklı ve başarılı bir yatırım bankacısı. Karşısına çıkan kadınların hayır diyemediği bir adam. Ama bir gün şirkete yeni birisi başlıyor ve Drew reddediliyor, bu ne demek biliyor musunuz? Drew ne yapacak edecek ve o kadını elde edecek demek. Adeta bunun için savaşacak demek :D

Katherine, yeni işe başlayan kızımız. Oldukça başarılı ve başlarda zaten Drew ile rekabet halindeler. İşte olaylar böyle başlıyor ve devam ediyor.

Ben kitabı çok sevdim. Eğlenceli bir kitaptı ve bu beni çok rahatlattı açıkçası. Kitabı elime alıp okurken dış dünyadan soyutlandığımı, Drew ve Katherine ile olduğumu fark ettim. Karmakarışık, Drew tarafından anlatılıyor. Genelde hep kadın karakter tarafından anlatılan kitaplar okurum. Bu sefer erkek karakter gözünden olayları okumak çok güzel ve eğlenceliydi. Hem de karakteriniz Drew gibi bir karakterse, tadından yenmiyor, emin olun.


Kitap gayet akıcıydı, elinize aldığınız zaman sıkılmadan uzun süre okuyabiliyorsunuz ve sonra bir bakıyorsunuz kitap bitmiş. Drew, bize olayları şimdiki zaman ile anlatıyor. Bunu görünce kitaba adapte olamayacağımı düşündüm ama tam tersine, daha akıcı ve anlaşılır olmasını sağladı benim için.  Olayları öyle bir anlatıyor ki, bir sahneyi anlatırken sanki bir program sunuyormuş gibi, görüntüyü orada durdurup başka bir ayrıntıyı anlatıyor ve sonra devam ediyor mesela :D Gerçekten çok eğlenceliydi.

Kitabın kapağına gelirsek, bir şey söylemeye gerek var mı ? Yani sırf kapağı için bile alabilirsiniz bence :D Ayrıca kitap ciltli ve cildi kırmızı. O kadar güzel duruyor ki kitaplıkta kırmızı cildiyle mi dursun yoksa normal kapağıyla mı dursun, karar veremedim :D

Kısacası, ben kitabı çok beğendim. Okurken eğleneceğiniz tam bu mevsimlerde okuyup bitirebileceğiniz kitap. Kitap tavsiyemdir, umarım siz de benim kadar keyif alırsınız.

Puanım: