Okuma Etkinliği #17 | Yorum : Bir Adım Sonrası Ayrılık - Zeynep Şentürk

1/30/2016, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Zengin de olabilirsiniz, fakir de. Güzel de olabilirsiniz çirkin de. Ama aşk tüm bunların dışındadır. Bir anda gelir, bir tesadüfle... Bazen yolda gördüğünüz bir tabela ya da kırmızı bir ışık hayatınızı değiştirir. Hayat bir önceki sizden bambaşka bir ‘siz’ yaratır.
Benim hikâyem tam da bu noktada başlıyor. Kırmızı ışıkta beklerken gördüğüm bir çift gamzeyle. Gülüşünü gördüğüm anda ona âşık olmam kaçınılmazdı. Adı, boyu, yaşı... Hiçbiri aklıma gelmedi, benim için güldüğünü görmek istediğimden başka. Artık benim için gelecek, adını bile bilmediğim bir kızdan ibaretti. Onu seviyordum ama tanımıyordum. Görüyordum ama konuşamıyordum. Her bulduğumda ise yeniden kaybediyordum.
Kaderin karşıma çıkardığı tüm sorunların aksine ya hayatımın aşkını kazanacaktım ya da korkularımın arkasına sığınıp yaşayabileceğim en büyük aşkı kaybedecektim. Ama biliyordum ki kendi çizdiği yolda, kendi adımlarıyla ilerlerdi aşk. Soru işaretlerinin arasından sıyrılan tek ‘nokta’ vardı ve o da onu sevdiğimi söylediğimden sonra konulandı. Onu seviyordum, nokta.
Çünkü sevgi varsa onun için savaşmak kaçınılmazdı. Bu savaştaki tek kural ise geçmişteki artılar, gelecekte işe yaramazlar!
Herkese merhaba ! Okuma etkinliğimizin son gününde yorum sırası bana geldi.
Artık beni tanıyorsanız biliyorsunuzdur, sevdiğim kitaplara yorum yazamıyorum ben. Çünkü ne söylersem yetersiz geliyor, hep bir şeyleri eksik anlatmış gibi hissediyorum.

Daniel ve Gamze'den ayrılmak benim için zor oldu aslında ama her güzel şeyin sonu olurmuş, bu güzel kitap da bitti.Konusundan bahsedeyim biraz. 

Gamze; güldüğünde Daniel'in ona aşık olma sebeplerinden biri olan gamzelere sahip çok güzel bir hostes. Daniel ise kitaplarda pek rastlamadığımız adamlardan. Ünlü bir oyuncu ama hiç egosu yok. İlk başlarda çekingen davranıp Gamze'yle konuşamayan ve sonraları onun peşini bırakmayarak Türkiye'ye kadar gelen, sevdiği kadına anlatması pek mümkün olmayan bir aşkla bağlı bir adam. Anlatması mümkün değil diyorum ama ben anlatamam, yazarımız çok güzel anlatmış alıp okumalısınız.
Öyle güzel ve temiz bir aşk okudum ki, düşündükçe şimdiye kadar okuduğum bir çok aşk içerikli kitap gölgede kaldı Daniel ve Gamze'nin aşkı karşısında. 

Kitaba dram diyebilir miyiz tam emin değilim ama ben biraz korkarak okudum aslında. Daha çok eğlenceli kitaplardan hoşlanırım kaldı ki, diyaloglarıyla ve özellikle Daniel'ın yakın arkadaşı Jamie sayesinde de epey eğlendim. Ama okudukça sanki boğazım daha da düğümlenmeye başladı ve o düğüm henüz çözülebilmiş değil. Kötü müydü? Asla. Ama anlatamam ki şimdi ben. Dram sevmeyen ben bu dramdan çok hoşlandım öyle söyliyim. Canımı yaktı belki ama çok sevdim.
Spoiler vermeyeceğim, fakat Gamze'nin yaptığı bir davranış yüzünden kendi kendimle ikilemde kaldım. Haklı mıydı, haksız mıydı? Öyle yapmasa nasıl olurdu diye çok düşündüm ama sonra da hayatın gerçekleri böyle olabiliyor bazen dedim.

Bu dediğim gibi yazarın ilk kitabı ama o betimlemeler ve anlatımlar o kadar güzeldi ki. Kalemini çok sevdim. Biraz redaksiyon sıkıntısı vardı fakat diğer baskılarında düzelir diye düşünüyorum, okumanıza engel olacak türden değil. O mektuplar ve Daniel'in ödül konuşması beni benden aldı gerçekten, sonuçta bir kitap ve kurgu ama bu denli benimsememizi sağlayan yazarımızı tebrik ederim.  Kapağı ve renklerini de çok sevdim :)

Demem o ki, Bir Adım Sonrası Ayrılık tavsiyemdir. Karakterlerle tanışmalısınız. 

Puanım:



Okuma Etkinliği #17 | Ön Okuma : Bir Adım Sonrası Ayrılık - Zeynep Şentürk

1/27/2016, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Merhaba :)
Zeynep Şentürk - Bir Adım Sonrası Ayrılık kitabının okuma etkinliğinde ilk gün ön okuma ile geldim :)
Çekilişimize buradan katılabilirsiniz. Ön okumaya göz atmak için sizi yazının devamına alalım :)


Okuma Etkinliği #13 || Aşk Büyüsü - Tuba Atıcı Coşar || Alıntı

10/07/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Etkinliğimizin ikinci gününde alıntılar ile sizlerleyim :) 
Bu paylaşacaklarım haricinde başka alıntılar da paylaşmaya devam edeceğimiz sayfamızı buradan takip edebilir ve henüz katılmadıysanız çekilişime katılabilirsiniz :)

İlk gün paylaştığım yorumumu da buradan okuyabilirsiniz.














Okuma Etkinliği #13 || Aşk Büyüsü - Tuba Atıcı Coşar || Yorum + Ön Okuma

10/05/2015, BY Buse Güler - 1 yorum:

Herkese merhaba.
Yine çok güzel bir okuma etkinliği ile sizlerleyim ve bugün Dokuz Yayınları sponsorluğunda gerçekleştirdiğimiz etkinliğimizde ilk gün. İlk yorum benim yani :) Yorumuma geçmeden önce, 3-9 Ekim tarihleri arasında gerçekleşen yarışmamıza katılmak için buraya tıklayabilirsiniz. Ve yorumumun sonundaki ön okumaya göz atmayı unutmayın :)








Aşka dair her şey aşk büyüsüne kapılır…
Ani bir çarpışma ile başlayan ve birbirlerinden ilk görüşte etkilenen Ela ve Baran için yaşadıklarına rağmen aşkın büyüsüne kapılmak hiç zor olmamıştı.
Ela, başına gelen acı olayı öğrendikten sonra canını yakan her şeyden kurtulmak için çok sevdiği şehrini terk etmişti. Yalnız kalıp olanları unutmak için gittiği yerde başına geleceklerden habersiz iki ay geçirmişti. Yaşananları geride bıraktığında artık daha güçlü bir kadındı. Bir daha hiçbir erkeğe kapılmayacağına kendini inandırmıştı. Ta ki hayatında gördüğü en yakışıklı adamın kollarına düşüp, kendini onda kaybedene kadar…
Baran, otoriter bir patron, harika bir arkadaş ve ailesine bağlı bir evlat olmasına rağmen hayatın ona gençlik yıllarında acımasızca aşıladığı güvensizlikle bambaşka bir adam olmaya zorlanmıştır. Kendinden emin duruşu ve açık sözlülüğü, ukala tavırları ve serseriliği ile dikkat çeken Baran, hiç beklemediği bir anda ela gözlerin esiri olunca, sudan çıkmış balığa döner. Hızla ve tutkuyla birbirlerine bağlandıkları anda geçmiş peşlerinden gelmiş, Ela ve Baran için bir anda her şey değişmiştir.
"İçim acıyordu, pişmandım. Her şeyden önce suçluydum ama o kadar bencildim ki yine onu istemekten kendimi alamıyordum."

Ela ve Baran havaalanında çarpışarak karşılaşıyorlar ilk olarak. Daha sonra yine karşılaşıyorlar ve yine yine yine. Seyahat edip havaalanından çıkana kadar bu böyle devam ediyor. Kader onları sürekli bir araya getirmekten pek memnun görünse de çiftimiz ilk etapta dışarıdan pek memnun görünmüyor. Ama içleri? Daha birbirlerini gördükleri ilk andan itibaren içlerinde yanmaya başlayan bir ateş var. Aşk... Aslında bunları tesadüf olarak görseler de sonradan anlayacaklar ki kader gerçekten onları bir araya getirmek için büyük hamleler yapmış ve iyi ki de yapmış :) 
Ela Aksoy ve Baran Adalı aslında geçmiş olarak birbirlerine çok benzeyen karakterler, bana göre. İkisi de zamanında çok sevmiş, güvenmiş ve sonunda acı çeken taraf kendileri olmuş. Belki de o yüzden ilk başta hemen birbirlerine kapılmadılar, geri durdular.
Şöyle bir gerçek var. Baran gerçekten hayran olunası bir adam. Bu zaten genelde kitaplarda rastladığımız bir şey aslında. Hepimizin aşık olduğu karakterler vardır değil mi? Yazarlar sanki onun için tasarlarlar. Gerçi Baran diğer okuduğum tüm karakterlerden farklı birisi benim için. Tamam, hayran oluyoruz ama onda farklı bir şeyler var.Yalnız şuraya kocaman bir ama ekleyelim. Ama, Aşk Büyüsü'nde hayran olunası bir adamın yanında bir de kadın var; Ela. Kitabı bu kadar çok sevmemin en büyük nedenlerinden biri Ela. Sümsük, salak karakterlerden o kadar çok sıkılmışken bu kız bana ilaç gibi geldi. O minicik burnunu Baran'a karşı kaldırması, kafa tutması hiç altta kalmaması benim çok ama çok hoşuma gitti. İkilinin konuşmalarını daha doğrusu atışmalarını kahkahalarla okudum. Gerçi Baran'da biraz değişti gibi. Ela'nın karşısında yelkenlerini suya indiren aşık bir adam Baran :)
Aşk Büyüsü'nün yeri bende her zaman farklı olacak. Bunun sebeplerinden biri de karakterlerin ve diyalogların bu kadar gerçekçi olmasıydı. Tamam okuyoruz, seviyoruz, gülüyoruz ama bir yerde onların kurgu olduğunun farkındayız. Ben okurken eğer 'aslında bu hikaye gerçekmiş, böyle kişiler var.' denseydi inanın hiç şaşırmazdım. Bir bayan veya bir erkek okuyucu kitabı alıp okuduğu zaman kesinlikle kendinden bir şeyler bulacaktır. Aslında kitaplarda yani olay ve karakterlerde olmasını istediğimiz tüm şeyler vardı neredeyse. Bunun yanında olmasını istemediğimiz şeyler de yoktu. Okuyucuyu bu konuda düşünen bir yazarımız var, sağolsun :) Ben de bunu yazarın da çok iyi bir okuyucu olmasına bağlıyorum.
Az önce bir bayan veya bir erkek okuyucu okusa kendilerinden birşeyler bulacaktır dedim. Çünkü kitap hem Baran hem de Ela'nın bakış açısından anlatılıyor. İkisinin de duygularını, düşüncelerini okumak benim çok sevdiğim bir yönü oldu kitabın. Çünkü ileride öyle olaylar olacak ki, eğer iki tarafın da düşüncelerini okumasak *ki ben o düşünceleri okurken resmen dağıldım, ağlayacağımı düşünmezdim ama ağlattı.* sanırım ya Ela'dan ya da Baran'dan nefret edenlerimiz olacaktı. Gerçi, şimdi Baran Adalı gibi bir adam varsa eğer karşımızda, Ela melek bile olsa ondan nefret edenler yine çıkacaktır :D Fakat ben onlardan biri değilim çünkü benim çok ama çok sevdiğim bir karakter oldu Ela. Böyle kadın karakterlere ihtiyacımız var bence. Baran ve Ela'nın birbirlerine duygularını pek göstermediği zamanlarda, başlarda yani aslında iç seslerinin hiç öyle demediğini okurken çok eğlendim. Karakterleri bu kadar benimsemiş olmamın bir diğer sebebi iç seslerinin bu kadar iyi aktarılmış olmasıydı. Her şey yerindeydi. Ne eksik ne fazla.
İleride olaylar oluyor demiştim. Son yüz sayfa beni öldürdü. *aslında son denemez son 20 sayfa falan yine süperdi.* Başlarında bu kadar kahkaha atıp eğlendiğim bir kitaba böyle ağlayacağımı hiç düşünmezdim ama dedim ya işte ah o iç sesler! Kitapta Baran'a gerçekten sinirlendiğim kısımlar oldu. 'Yapma canım, yapma Baran,' diye onu bir sarsmak istedim. 'Bu kadar iyi niyetli olma.' demek istedim. Baran'a sinir oldum ya, Ela da deli etti beni. Ama şimdi düşüncelerini okurken de pek kızmak mümkün değil. Bakıyorum Ela kendi adına haklı, onuda anlıyorum. Yapamıyorsunuz yani, kızamıyorsunuz. Resmen kitabı okurken kişilik bölünmesi yaşadım ya, bir tarafım kızıyor bir tarafım anlıyor, hak veriyor :D
"Aşk bana sadece seninle yakıştı."
Şimdiye kadar çok kitap okudum, ama hiçbirini tek bir cümle ile anlatabileceğimi sanmıyorum. Bu Aşk Büyüsü için geçerli değil. Eğer tek bir cümle ile anlatmam gerekse "Aşk onlara sadece birbirleriyle yakıştı." derdim. Eğer kitabı okumadıysanız şuan size bir şey ifade etmeyebilir, fakat okuduktan sonra bana hak vereceksiniz, emin olun. Baran ve Ela'ya aşk gerçekten ancak bu kadar yakışabilirdi. O da birlikteyken yakıştı zaten.
Diğer karakterlerden de ufak da olsa bahsetmek istiyorum çünkü onları da çok sevdim ve onların hikayelerini okumak için sabırsızlanıyorum :) Kemal ve Didem; Ela'nın çocukluk arkadaşları. Didem öldürdü beni, gerçekten çok eğlenceli bir karakter. O lafları, Baran'a söylediği sözler, muhteşem bir kadın. Berk ve Beren. Beren, Baran'ın kardeşi yani. Ela ile ilk tanışmaları çok güzeldi :D  Çok cici bir karakter :D  Berk, Ela'nın patronu. Onun için ne söylesem bilemedim şimdi. Bir Baran Adalı olamaz şuan benim gözümde ama çok iyi bir karakterdi, Ela'ya yaptıkları çok güzel şeylerdi. Ama bakalım onun hikayesini okuyunca nasıl düşüneceğim :)

Kitabın kapağını da çok güzel bulduğumu söylemek istiyorum. Benim için kitap kapaklarında önemli olan şey aslında yüzlerinin gözükmemesi. Kafamda ben canlandırayım istiyorum. Aşk Büyüsü de o kitaplardan biri oldu. Gerçi benim kafamda oluşturduğum bir cast var, tam kafamda canlandırdığım karakterler. Sanki yazar onlara bakarak yazmış, o derece :D *onları da bazı alıntılarda kullandık zaten,  etkinlik sayfasını takip etmeyi unutmayın.* Kitabın ön kapağı bu kadar güzelken arka kapağının daha bi muhteşem olması beni hiç şaşırtmadı :D Ama gerçekten çok çok güzel. Baksanıza küçük küçük kalpler, desenlere bayıldım. Zaten konuştuğum kişiler hep arka kapağı da  çok güzel dediler, hemfikiriz yani :D Kitap çok akıcıydı, olaylar ve anlatım gerçekten kitabı okurken zamanın nasıl geçtiğini anlamamanızı sağlıyor.
Son olarak Aşk Büyüsü; hem kadın hem de erkek karakteri eşit derecede sevdiğim tek kitap olarak kütüphanemde yerini aldı :) Ela & Baran çiftini çok ama çok sevdim. Sayelerinde, kitabı okurken o kadar çok yeri işaretledim ki kitap dilek ağacına döndü :D
Sanırım lafı çok uzattım ama daha kısa bir yorum yazmam mümkün değildi, hâlâ anlatmak istediklerim var, spoiler olmasın diye yazmıyorum ayrıntılı olarak. Kitabı okuduktan sonra bana yazabilirsiniz, uzun uzun konuşabiliriz :) Eğer buraya kadar bırakmadan okuduysanız yorumumu teşekkür ederim. 

Puanım:




Dokuz & Böğürtlen Yayınları || Tanıtımlar

8/22/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:
Herkese merhaba! 

Kitap tanıtımları ile geldim bu sefer. Dokuz Yayınları ve onun yan kuruluşu olan Böğürtlen Yayınları çok güzel kitaplar çıkarıyor, tanıtımlarını aşağıda bulabilirsiniz.

Kişisel olarak bir not düşmem gerekirse, yayınevinin grafikerine buradan selam olsun, kapaklarına bayılıyorum *-*


Bana Şans Dile

Kadın olmanın rengi hep başkadır. Sevince pembe, âşık olunca kırmızı, fincanda kahverengi, alışveriş poşetlerinde gök kuşağı gibi rengârenktir kadın…
En yakın dostu Eros’un da okunu nereden fırlatacağı hiç belli olmaz… Tıpkı otuz iki yaşına gelmiş ve bu yaşına gelirken boş oturmayıp ikinci kocasını da nihayet kaçırmış; vurdumduymazlığı, hiperaktivitesi ile arkadaşlarına illallah dedirtmeyi başarmış Didem'in kalbine saplanan ok gibi!
Önce ‘Neyse hâlim çıksın falım,’ deyip kapattığı fincanda görüldü yakışıklısı, sonra da kaza yaptığı arabada. Dedik ya ilk ok, tabir yerindeyse dünya umurunda olmayan, sadece kendi keyfi için nefes alan, evinin etrafındaki tüm restoran kuryelerinin yakinen tanıdığı Bağdat Caddesi kokoşu Didem'e...
İkincisi ise İstanbul Emniyeti’nin gözbebeği, deli lakaplı, tuttuğunu koparan, tutarlı, disiplinli baş komiser Bora'ya isabet ediyor...
Didem’in en yakın arkadaşı olma talihsizliğini yaşayan Yasemin'in evliliği ve bebek heyecanı ile renklenen hayatı...

"O dediğin ne demekti?""Şurimşine mi?""Evet, o.""Lazca; canımın içi, sevgilim demek."
Sina, yalnızlığının kabuğunda, adını aldığı çöl gibi ıssız bir genç kızdır. Bir partide tanıştığı Deniz ise, dalgalar kadar hırçın bir delikanlı.Adını bile bilmeden birlikte olduğu Deniz'in, yeni matematik öğretmeni olduğunu öğrenmesiyle Sina'nın hayatı tamamen değişir.
Her şeye rağmen Sina'dan vazgeçmeyen Deniz, farkında olmadan ona zarar vermektedir. Sina, yeni tanıştığı sahiplenilme duygusuyla Deniz'e sığınırken, aşkları engelleri aşmalarına yardım edebilecek miydi?
Sina ve Deniz'in yasak aşkı tüm engellere rağmen sürebilir miydi?
"Neden hiçbir şey olmamış gibi davranmadın? Öğretmenimsin, her şeyi yok saysan daha kolay olurdu.""Yapamam. Olmuşla ölmüşe çare olmazmış."



Yorgun bir ülkenin yorgun ama yürekli insanlarıydı onlar. Toros Dağları eteğinde, gelecek günler ve konuklardan habersiz bir hayat sürüyorlardı. Ansızın köylerine gelen bir yabancının neyin habercisi olduğunun farkında değillerdi.Bu yabancı misafiri aralarına kabullenmeleri uzun sürmediğinde ise kendi kaderlerini kendileri belirlemişlerdi.
 Topraklarından uzaklarda yaşamak zorundaydı Yüzbaşı Vorontsov. Askeri üniformasını ne zaman giydiğini hatırlayamayacağı kadar uzun bir süre geçirmişti yurdundan uzakta.
Bir an önce ülkesine ve hak ettiği zafere ulaşmak istiyordu ve bunun için atması gereken son bir adımı kalmıştı.
Toroslar'ın eteklerinden Erzurum'a, Batum'dan Sibirya'ya kadar uzanan bir tarihi kurgu romanı Kafkas İmam. Savaşın sadece cephede kazanılmayacağının da bir örneği.


Bu kitabı eline aldığına göre hatta arkasını çevirip burayı okuduğuna göre benim aradığım nadir kişilerden biri olabilirsin. Çok insan tanıdım, çok yönetici gördüm, çok patron tanıdım…Binlerce kişiye eğitim verdim, yüzlerce patrona hizmet sattım, birçok firmaya yönetim danışmanlığı yaptım ve yaklaşık iki yüz personel çalıştırdım. Evet, insanlar çok iyi yaratıklar! Bunu gördüm. Ancak gördüğüm başka bir şey daha var ki o da insanların çoğunun yönetim konusunda çok zayıf oldukları.
Etrafıma bir baktım ki sadece işletmeler değil ilişkiler de çok amatörce yönetiliyor. Sonra boşanma oranları, küslükler, tartışmalar ve çözümsüzlükler; yani mutsuzluk için gereken her şeyin arttığını fark ettim.
Sadece bir işletme değil; eşin, ailen veya sevgilinle aranda var olan tüm ilişkiler de yönetilmek zorundadır. Bundan da öte insan kendini daha da önemlisi duygularını yönetebilmelidir.
Bu kitap aracılığıyla hayatın birçok alanını daha iyi yönetmen için yanında olacağım. Aslında her şeyden önemlisi, bir şeyleri yönetmenin sorumluluğu altında yalnız kaldıysan sana arkadaş olacağım.MERHABA  PATRON

Okuma Etkinliği #4 - Aşkın Naz'lı Hâli - Kübra Türker || Alıntılar

5/19/2015, BY Buse Güler - 2 yorum:

Herkese merhaba :) Okuma etkinliğimizde kitabı okuyup çok beğendiğimi söylemiştim. 
Yorumumu okumadıysanız eğer okumak için tık tık :)

O kadar çok işaretlediğim yer oldu ki, çoğu da uzun paragraflar :) Hepsini size gösterirsem kitabın tamamını göstermiş olacaktım neredeyse :D O yüzden içinden itina ile seçtiklerim karşınızda ! :)








Okuma Etkinliği #4 - Aşkın Naz'lı Hali - Kübra Türker | Yorum & Çekiliş

5/19/2015, BY Buse Güler - 4 yorum:

Hayatından geçen her bir gün, dolu dolu tabirinin karşılığıydı Naz için. Sonu gelmeyen seyahatler, bitmek tükenmek bilmeyen partiler, sıfırlarını dahi saymaya uğraşmadığı bir banka hesabı, anne babası, dedesi ve hatta daha birçok insanın ilgisi… Şimdiyse bunların hepsi yerini mütevazı bir memur hayatına bırakmıştı. Hem de oldukça mütevazı! Artık parasının hesabını kuruşu kuruşuna yapmalı ve hayatını diploması için uğruna yıllarca dirsek çürüttüğü mesleği, öğretmenliği, yaparak kazanmalıydı. Yapabilir miydi peki? Allah biliyor ya herkes onun bu şekilde yaşayamayacağını biliyordu. Disiplin, azim ve çeviklik… Belki biraz ukalalık, biraz da hazır cevaplık. Hepsini bünyesinde barındıran bu yakışıklı adamın bir yüzbaşı olduğuna inanmak, oldukça zordu. Yeni görev yerine başarıyla adapte olmuşsa da yeni hayatında hesaba katmadığı bir şeyler vardı. Zaten kim bunu hesaba katıyordu ki? O ne mi? Aslında hepimiz biliyoruz. Hatta birçoğunuz şu an iki dudağınız arasında, bu oyunbozan kelimeyi mırıldanıyorsunuz. 'Aşk' Pek çok şey bildiğini iddia etse de bu konuda ne bir tecrübeye ne de ön bilgiye sahipti Yağız. Ama azimliydi. Takdir etmek ve hakkını vermek gerekir. Aşkı öğreniyordu. Hem de aşkın 'Naz'lı hâlini…

Herkese merhaba ! Yeni bir okuma etkinliği ile sizlerleyim :) 
8 blogger toplandık ve Kübra Türker - Aşkın Naz'lı Hali kitabına etkinlik yapıyoruz. Bugün altıncı günümüz ve yorum sırası bana geldi :) 

Öncelikle şunu söylemeliyim ki uzun zamandır böylesine uzun bir kitabı bu kadar keyif alarak okumamıştım. Naz ve Yağız o kadar... tatlıydılar ki. Hem sadece onlar da değil, kitapta okuduğum karakterlerin çoğu için aynı şeyi söyleyebilirim. Ama şaşırmadım, çünkü kitabın yazarı Kübra ile İzmir Kitap Fuarı' nda tanışma şansı elde etmiştim, Kendisi bu kadar tatlı bir insan olunca, insan kitabın da öyle olacağını düşünüyor ve kitap kesinlikle çok iyiydi.

Görüşlerime geçmeden önce size biraz konusundan bahsedeyim.



Naz Karasu. Zengin bir ailede yetişmiş, ne istediyse elde etmiş, el üstünde tutulmuş ve haliyle şımarmış bir kız. Anne ve babası öğretmen. Kendisi de öğretmen aslında, fakat şimdiye kadar hiç kadrolu olarak yapmamış mesleğini, hep özel okullarda görev almış. Hoş, bu görevleri pek uzun sürmemiş. En son öğretmenlik yaptığı okuldan da ayrılınca anne ve babası yokken bunun şerefine bir parti düzenler kızımız. Fakat olaylar planladığı gibi gitmez, anne ve babası çıkagelir. Bu konular hakkında babası ile tartışıp daha sonraları onun gönlünü almış olsa da artık babası kararlıdır, Naz kendi ayakları üzerinde duracak, geçimini sağlayarak kadrolu olarak öğretmenliğe başlayacaktır. Tabii bunun için de tüm kredi kartları, maddi gelirler iptal olur :) Neyse, yaptığı tercihler sonucu da kızımızın öğretmenlik yapacağı yer belli olur. Kars, Sarıkamış.

Yağız Tekinoğlu. Son derece yakışıklı, mavi gözlerine ek olarak, gamzeli ve ışıltılı gülümsemeye sahip olan Yüzbaşı. Bütün hepsini aynı cümlede ben bile kullanmakta zorlanırken işte Yağız böyle biri :D Ve bu söylediklerim daha hiçbir şey, düşünün :D Yağız küçüklüğünden beri asker olmak istemiş ve annesi de onu hep "Asker oğlum" diye severmiş. Annesi vefat ettikten sonra da Yağız daha bir hırslanmış ve genç yaşına göre büyük bir azim ve başarı göstererek Yüzbaşı olmuş. Ailesinin maddi durumu oldukça iyi ve babası her fırsatta "Gel oğlum, işlerin başına geç." dese de Yağız askerlikten asla vazgeçmemiş. Yeni görev yeri de Kars, Sarıkamış. 

Naz ve Yağız'ın yolları bir şekilde kesişiyor ve devamı geliyor. İlk başta tartışmalı bir tanışıklıkları olsa da, ki bu uzuuun bir süre böyle devam ediyor, daha sonradan görüyoruz ki cidden büyük aşklar kavgayla başlarmış. Naz ne kadar hazır cevap biriyse, Yağız da öyle. Asla altta kalmıyorlar. Naz'în sinirli, Yağız'ın ise umursamaz tavırlarını çok keyif alarak okudum. 



Kitap 638 sayfa. İlk elime aldığımda korkmadım dersem yalan olur fakat kitabı okumaya başladığım andan itibaren hiç sıkılmadım. İlk başlarda Naz sinirlerimi bozsa da daha sonraları onu da çok sevdim. 

Kızlarla konuşurken hemfikir olduğumuz bir konu vardı. Karakterler bizlerden biri. Okurken 'ah, ah' deseniz bile 'hayal bunlar.' demiyorsunuz. Bir kere adamımız CEO değil Yüzbaşı :D Bundan daha iyi bir şey olabilir mi? :D Okurken sanki onlarla bir yolculuğa çıkmışım ve kitap bitince o yolculuk bitmiş gibi hissettim. Fakat Aşkın Naz'lı Hali benim başucu kitabım olarak kalacak, o kadar çok yer işaretledim ki, canım sıkıldıkça açar okurum artık :) 



Kitabın tasarımına gelince, kapağını çok sevdim, tam da bir Naz var orada :D Aslında kızımız uzaklara bakıyor fakat sanki asker selamı verir gibi bir hali var :D Kitaba tam oturan bir kapak olmuş :)  Şuan yorumu yazarken sürekli Nazlı diyorum, ardından siliyorum. Okuyunca göreceksiniz, bu alışkanlığım hep Gülbahar teyze ve Yağız'dan kaynaklı. *-* Gülbahar teyze demişken, çok şeker bir kadındı :D Ana karakterlerimizin yanı sıra diğer karakterleri de çok sevdiğimi söylemiştim zaten.

Söylemeden geçemeyeceğim, Aşkın Naz'lı Hali'nin editörlüğünü Şefika Aydın yaptı, çok iyi bir iş çıkarmışlar yazar ile ellerine sağlık :) Sanırım ilk defa bir kitap iyi ki bu kadar uzun dedim, çünkü hiç bitmesini istemedim. Akıcı olunca da çabucak bitiyor tabii :)

Son olarak, klişe hikayelerden sıkıldıysanız, değişiklikler istiyorsanız, Naz ve Yağız ile hiç bitmesini istemeyeceğiniz ama bitince de tadı damağınızda kalacak bir yolculuğa çıkmak isterseniz bu kitabı bir an önce okuyun arkadaşlar. Aşkın Naz'lı Hali bi başka oluyormuş, kesinlikle tavsiyemdir :) 

Puanım:


a Rafflecopter giveaway