Çirkin Aşk - Colleen Hoover || Yorum & Alıntılar

10/31/2015, BY Buse Güler - 4 yorum:

New York Times'ın çok satan yazarı Colleen Hoover yürekleri sızlatan yeni bir aşk hikâyesiylegeri dönüyor.
Tate Collins havayolu pilotu Miles Archer'la tanıştığında, bunun ilk görüşte aşk olduğunu düşünmez. Birbirlerini arkadaş olarak görecek kadar bile iletişim kurmazlar. Tate ve Miles'ın tek ortak noktası birbirlerine karşı inkâr edilemez bir çekim hissetmeleridir. Tutkularını açıkça ortaya koyduklarında, kusursuz bir planları olduğunu anlarlar. Genç adam aşk peşinde değildir, genç kadının ise aşka ayıracak vakti yoktur, geriye sadece seks kalır. Tate, Miles'ın ona sunduğu iki kurala uyduğu sürece anlaşmaları şaşırtıcı bir şekilde sorunsuz olacaktır.
Asla geçmişim hakkında soru sorma. Bir gelecek bekleme. İdare edebileceklerini düşünürler, ama çok geçmeden bunun hiç de kolay olmadığını anlarlar.
Kalplere sızılıyor.Sözler bozuluyor.Kurallar çiğneniyor.Aşk çirkinleşiyor.

Herkese merhaba :)
Yeni bir kitap yorumu ile sizlerleyim, nasılsınız? Ben çok iyiyim, Çirkin Aşk bana çok iyi geldi. Öncelikle hiçbir şeyden bahsetmeden önce şunu söylemem gerek. Beş puan verdiğim ve çok sevdiğim kitaplar dahi olsa son zamanlarda farklı bir kitap okuyamama durumundaydım.Çirkin Aşk'a gece yarısı bir iki bölüm okumak için başladım ve elimden bırakabildiğimde yarısını okumuştum. Sonra da kitap yirmi dört saat içinde bitti. Yirmi dört saat! Bu sizler için normal olabilir, fakat benim bu kadar kısa sürede bitirdiğim ikinci kitabım oldu bu, düşünün artık :D 

Evet şimdi biraz konusundan bahsedip yorumuma geçebilirim. 
Kitap kızımız Tate'in abisinin yanına taşınması ile başlıyor. Tate hemşirelik okuyor ve bir iş bulana kadar abisinde kalacak. Eve geldiği zaman kapıda sırtını kapıya dayamış bir şekilde uyuyan birisi ile karşılaşıyor. Uyandırmaya çalışsa da başarılı olamıyor çünkü kapıdaki kişi epey sarhoş. Corbin'i yani abisini arayıp durumu anlattığında bir şekilde içeriye girmeyi başarıyor fakat uyuyan kişi bu sırada biraz ayılır gibi oluyor ve eve girmesi gerektiğini söyleyip Tate'in ayak bileğine yapışıyor. Kızımız kendini zor kurtarıp içeriye giriyor ve hâlâ telefonda olan abisine içeriye girdiğini fakat bir problemi olduğunu söylüyor. Bir sorun var evet. Tate içeriye girdi ama eşyaları dışarıda kaldı. Corbin, ona beklemesini ve karşı komşusu Miles'ı arayacağını olayı çözeceğini söylüyor fakat ne oluyor dersiniz? Miles, kapıdaki kişi çıkıyor. Durum böyle olunca Tate, Miles'ı bir şekilde içeriye taşıyor. Tate ve Miles'ın ilk tanışmaları bu şekilde oluyor, tanışma denilirse tabii. 
  • Miles her şeydi.
    Birinden hoşlanmaya başlayan biri için durum böyleydi. Hiçbir yerdeydi, sonra birden her yerdeydi, istesem de istemesem de.

Miles Archer, Tate'in abisi Corbin gibi bir havayolu pilotu. Geçmişinde yaşadığı şeylerin gölgesinden kurtulamamış, acılarını içine gömmüş ve kalbine buzdan duvarlar örmüş bir adam. Tate ile o gecenin sabahında karşılaştıklarından beri aralarında ikisinin de inkâr edemeyeceği bir çekim oluşuyor. Fakat Miles kalbini ve kendisini bir ilişkiye, gelecek vaat eden bir aşka kapatmış durumda. Bu yüzden açık açık baştan Tate'i istediğini fakat ona bir gelecek veremeyeceğini eğer kabul ederse bu işin sadece seksten ibaret olacağını söylüyor. Tate kabulleniyor, Miles kabulleniyor. Zannediyorlar ki bu böyle kalacak, tabii ki kalmayacak. Tate için bunun bir aşka dönüşeceği belki de en başından beri belliydi fakat Miles bunu başlarda kabul etmese de, daha doğrusu edemese de aralarındaki şey sadece seksten ibaret olmuyor.

İşte kitap böyle. "Buse, çok fazla anlattın!" gibi düşüncelere kapılmayın, gerçekten spoiler vermedim. Ya da çok fazla bahsetmedim. İçinizi rahat tutun :D
  • Ensemi daha sıkı kavradı... ve sonra beni öldürdü.
    Ya da öptü. İkisinin de üzerimde aynı hissi bırakacağından emin olduğum için hangisi olduğunu anlayamadım. Dudaklarını hissetmek her şeydi. Hem yaşamak hem ölmek hem de yeniden doğmaktı.
    Yüce Tanrım. Beni öpüyordu.

Kitap Tate ve Miles'ın bakış açısından anlatılıyor. Miles'ın tarafından anlatılanlar altı yıl öncesini anlatıyor. Bu şekilde onun geçmişine gidip neler yaşadığını görebiliyoruz. Miles'ın anlattığı kısımlar şiir gibiydi. Öyle bir anlatım tarzı vardı. Duyguları, düşünceleri çok temiz bir şekilde aktarılmıştı bana göre. Tate'in anlattığı kısımlara gelirsem, tahmin ettiğiniz gibi o günümüzü anlatıyordu. Miles'a karşı hissettikleri, kendisini aptal bir kız olarak görmesine rağmen ondan vazgeçememesi... Karakterleri ile dolu dolu bir kitaptı bana göre. 

Miles çok başka bir karakter oldu benim için. Okuduğum ilk kitabındaki bir Dean Holder belki evet ama Miles Archer da çok çok iyi bir karakter olarak zihnimin bir köşesinde yerini aldı. Geçmişte yaşadıklarını okurken çok etkinlendim. Sonlara doğru, Miles'ın neden bu şekilde kendine buzdan duvarlar ördüğünü öğrenirken nefesimi tutarak okudum sayfaları.
  • Bana ulaştı. Güzel kokuyordu. Elma gibi. Yasak meyve.
    "Bana benim evimde ders çalışıp çalışamayacağını sor," diye fısıldadı.
    Kafamı salladım, az önce olanlardan sonra neden böyle bir şey istediğini merak ediyordum. "Evinde ders çalışabilir miyim?"
    Sırıttı ve alnını dudakları kulağımın üzerinde olacak şekilde başımın yan tarafına yaklaştırdı. "Kardeşinin yanında sormanı kastediyordum," dedi hafifçe gülerek. "Böylece seni oraya göndermek için bir bahanem olur."
    İşte bu utanç vericiydi.

Ayrıca diğer karakterlerden seksenli yaşlarındaki Samuel yani Kap, çok sevdiğim birisi oldu. Tate ile konuşmaları, birlikte zaman geçirmeleri çok güzeldi. Okuyanlar bilir, sonlarında Miles ile olan durumları şaşırmama sebep oldu. Kap dışında Tate'in abisi ve Miles'ın çocukluk arkadaşı Ian da iyilerdi :D Hatta Ian'ın sonlara doğru Miles ile yaptığı konuşma çok iyiydi :D Afferin Ian dedim içimden :D Dillon, pek sevmediğim bir karakter oldu. Sırnaşık herif. Rachel'a gelirsek. Ah, aslında onunla ilgili ne düşüneceğimi pek bilmiyorum. Ona hak veriyorum fakat bana göre kitabın sonunda Miles'ın yaptığını daha önceden Rachel'ın yapması gerekiyordu. Miles ile konuşmalı ve onu bu durumdan kurtarmalıydı. Racher tamamen bencil bir kadın bana göre. Evet üzüldüm yaşadıklarına, o da haklı ama dediğim gibi Miles'ın bu şekilde yaşamına devam etmesinin nedenlerinden biri oydu. Her halde Miles'ın her şeyi arkasında bırakıp güle oynaya hayatına devam edeceğini tahmin ediyor olamazdı değil mi? Onu en iyi tanıyanlardan biri o. Bu söylediklerim okumayanlar için anlamsız gelebilir ama sadece şunu söyleyebilirim Rachel geçmişten bir karakter. Miles'ın gölgesinden kurtulamadığı karakterlerden. 
  • "Sana bir soru sorabilir miyim, Kap?
    Kafasını sallayarak sorabileceğimi belirtti. "Soru sormayı sevdiğim kadar bana soru sorulmasını da severim."
    Ayakkabılarıma bakıp bir ayağımı diğerinin üzerine attım. "Sence bir erkeğin aşkı tekrar tatmayı istememesine ne sebep olabilir?"
    Kap en az beş kat boyunca soruma yanıt vermedi. En sonunda ona baktım, gözlerini kısarak bana bakıyordu ve aralarında daha çok kırışıklığın oluşmasına neden oluyordu. "Sanırım bir erkek aşkın çirkin yüzünü gördüyse, onu bir daha tatmak istemeyebilir."

Kitabı çok ama çok sevdim. Yazarın okuduğum ilk kitabı Umutsuz'du. Ondan sonra da Yeni Bir Umut'u okumuştum ve Colleen Hoover benim favori yazarlarımdan biri olmuştu artık. Zaten ülkemizde yayınlanan bir de Çarpılma kitabı var, o da benim kitaplığımda okunmayı bekliyor. Hemen okumayacağım tabii ki! Elimdeki Hoover kitaplarını bitiremem :D Biraz zaman geçsin, ondan sonra.

Yazarı okumayalı epey olmuştu gerçekten. O süre zarfında çok güzel kitaplar okudum. Çok sağlam karakterler ile tanıştım fakat Colleen Hoover karakterleri... Özlemişim. Kitabı okumaya başladığımda sanki nefes aldığımı yeniden hissettim. Yazarın kalemini çok seviyorum, çok çok akıcıydı kitap. Zaten bir günde bitirdim demiştim. Ama tabii orijinal halini okumadığım için çevirinin de gayet akıcı olduğunu söylemem gerek. 
  • İkimiz de gülümsüyorduk. Yüzündeki rahat ifade içimin sınıflandıramayacağım kadar çok hisle dolmasına neden oldu. Mutluydum, çünkü birlikte eğleniyorduk. Üzgündüm, çünkü birlikte eğleniyorduk. Kızgındım, çünkü birlikte eğleniyorduk ve bundan daha fazlasını istememe sebep oluyordu. Ondan çok daha fazlasını istememe sebep oluyordu.
    Ondan çok daha fazlasını istiyordum.

Söyleyecek daha çok şeyim var bu kitap hakkında aslında. Eğer siz de okuduysanız bana yazabilirsiniz, üzerine uzun uzun konuşabiliriz :D Zaten yakın zamanda da filmi vizyona girecek ama bu kadar güzel bir kitabı umarım iyi bir şekilde aktarabilmişlerdir. Kısacası ben çok sevdim. Karakterler güzel, konusu çok güzel, akıcılığı süper. Daha ne olsun değil mi? Tavsiyemdir efendim, okuyun :)

Puanım:

Kitap Alışveirşi #30

9/29/2015, BY Buse Güler - 2 yorum:

Merhaba! Geçen sefer alışveriş yazımda bundan sonra arayı bu kadar uzatmayacağımı ve küçük de olsa alışverişlerimi yazacağımı söylemiştim ve işte sözümde duruyorum :D Eğer son zamanlarda yaptığım uzuuuuun alışveriş yazımı okumadıysanız buradan okuyabilirsiniz :)

Evet bakalım neler almışım?


Mekanik Kalp listemde olan bir kitap değildi. Güz Okuma Şenliği'nde bir madde var. 150 sayfadan kısa olan sekiz kitap okumamız lazım. Bende yedi kitap vardı ve kategorinin kıyısından dönmek istemedim :) Bu arada güz okuma şenliği listeme göz atmak isterseniz buradan bakabilirsiniz :)

Daha önce sahafta görmüştüm zaten. Umarım satılmamıştır diyerek ertesi gün gittim baktım. 7 lira etiketi vardı fakat 5 liraya aldım. Ben bir şey söylemeden öyle verdiler :D 

Kısa zaten, daha önceleri konusuna bakmıştım. Umarım keyifle okurum :)




Bir diğer alışverişim ukitap.com'dan gerçekleşti.Yabancı Yayınları'ndan çıkan ve sanırım seri adı Blacktone serisiydi, o serinin ikinci kitabı Senin İçin :) 

İlk kitabı bende vardı. Yayınevi de üçüncü kitabı olan Aç Gözlerine'yi gönderdi fakat ikinci kitap yoktu ukitap sitesinde görünce kaçırmadım ve aldım. En kısa zamanda seriye başlanmalı :)

Sağolsun aldığım kişi yanında hediye olarak Olimpos Yayınları'ndan çıkan Bana Seni Seviyorum Deme Hissettir kitabını da yollamış :) 




Alışveriş yazımın yıldızı! 
Kitapyurdu iyice benim favorilerimden oldu :D Bana en çok cazip gelen tarafı 20 lira ve üzeri alışverişlerinizde kargonun ücretsiz olması. 

Grey almak istediğim bir kitaptı zaten. Okuyan arkadaşlar genelde çevirinin berbat olduğunu söylüyorlar. Genelde okuduğum kitaplarda çeviriye çok fazla takılan birisi değilim o yüzden pek bir beklenti içine girmeden başlayacağım kitaba. Sonuçta kitabı Christian Grey'in bakış açısından okuyacağız, bu bile yeter *-*

Yabancı ise uzun zamandır aklımda olan fakat elimin bir türlü gitmediği bir kitaptı. Öncelikle kapağı dizi kapağı ve açıkçası ben pek beğenmedim. Hem serinin diğer kapakları ile uyumsuz olacak -.- Ama hiçbir yerde orijinal kapağı yok. Zaten fuarda yayınevine sormuştum basmadıklarını söylemişlerdi. Kitap bildiğim kadarıyla hem historical hem de fantastik. O kadar çok övdüler ki bana bu kitabı :D Gerçekten artık almam okumam lazımdı. Kalın bir kitap ve yazı puntosu küçük ama severek okurum umarım :) Bu arada Epsilon ayın yayıneviydi kitapyurdunda. %35 indirimliydi. O yüzden aldım :D   Ne zaman okurum bilinmez tabi :D Historical okuduğumda sevdiğim ama pek elimin gitmediği garip bir tür benim için :D Bakıcaz artık *-* 

Benim şimdilik mini alışverişim bu kadardı. Aralarında okuduklarınız varsa görüşlerinizi yorum bırakmayı unutmayın!

Sevgiler.

Karanlık Ateş - Karen Marie Moning | Yorum

8/18/2015, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:










Karanlıktan korkar mısınız?Hiçbir şey göründüğü gibi değildir ve yeri geldiğinde insanlar gördüklerine de inanmamalıdır...
Güzel, akıllı ve normal biri olmak, görünürdekinin gerçeğini ortaya çıkarmaya yeter mi bilinmez ama MacKayla bu özelliklere sahip bir kadın olarak "gerçekler" için çaba sarf edecektir. Tek amacı, diğer tüm normal insanlar gibi mutlu ve sade bir hayatı varken kardeşinin öldürülmesi ile mantıklı bir açıklama getiremediği tuhaflıklara son vermekti. Anne ve babasına olan sadakatini çiğneyerek kardeşinin katilinin peşine düşen Mac, İrlanda'ya gider. Çıktığı yolculuk, onu hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı, iyi ile kötünün aynı derecede tehlike yarattığı karanlık bir dünyaya sürükler. Kısa süre içerisinde ise daha da büyük bir meydan okumayla karşı karşıya kalır: Sahip olduğundan haberdar bile olmadığı gücünü insanlık âleminin ötesindeki, tehlikeli Fae âlemini görebilme yeteneği kullanmayı öğrenir ve istenilenden çok daha uzun bir süre hayatta kalmayı başarır.
Her hareketi, geçmişi olmayan ve Mac'in hayal ettiği gelecekle alay eden bir erkek olan karanlık ve gizemli Jericho tarafından gölgelenir...

Herkese merhaba, sonunda tur ve etkinliklerden bağımsız olarak bir kitap yorumu ile karşınızdayım! Ve sanırım bundan sonra da karşınızda olmaya devam edeceğim çünkü bir süreliğine(!) tur ve etkinliklerimiz yok gibi görünüyor, şimdilik tabi ;)
Reading slump denilen döneme bir girdim, çıkamıyorum arkadaşlar. Ne yaptıysam olmadı etki etmiyor *-* Hatta o kadar ki çoğunuzun okuyup ölüp bittiği Barrons'u okudum gördüğünüz gibi, eh biraz çıkar gibi oldum ama cıks, çıkamadım. Neyse bunu daha sonra anlatırım, şimdi yorumuma geçelim.
Sonunda muhteşem Jericho Barrons & MacKayla çifti ile tanıştım, ah hem de ne tanışma ama! Son dönemlerde fantastik olarak çok fazla kitap okuma imkanım olmamıştı. Açıkçası özlemişim. Karanlık Ateş beni kendime getirdi diyebilirim, tam anlamıyla fantastik ve  çok kaliteli bir fantastik kitaptı gerçekten.


  • Filmler size neyi düşüneceğinizi anlatırlar. İyi bir kitap ise bazı şeyleri hayal gücünüze bırakır. Filmler ise pembe renkli evi gösterirler. İyi bir kitap, pembe bir ev olduğunu anlatır ve detayları sizin boyamanıza, hatta belki çatı modelini seçmenize ve kendi arabanızı o evin önüne park etmenize olanak tanır.
MacKayla yani kısaca Mac, mutlu bir hayata sahiptir ve etrafı toz pembe görerek bu hayata devam ederken kardeşinin üniversite için gittiği İrlanda'da, Dublin'de öldürülmesi haberinin ardından hayatındaki her şeyin göründüğü kadar, görebildiği kadar toz pembe olmadığını anlar. Dünyası alt üst olur. Kardeşi aslında çok esrarengiz ve garip bir şekilde öldürülmüştür. Polisler, dedektifler bu işin peşine düşseler de bir süre sonra rafa kaldırırlar çünkü ellerinde somut bir şey yoktur. Bu yüzden de araştırmalar devam etmez ve doğal olarak suçlu yakalanmaz, Mac'in kardeşini kimin neden öldürdüğü ortaya çıkmayınca Mac bunu içine sindiremez. Her ne kadar ailesi buna kesinlikle izin vermese de Dublin'e gider ve olayların peşine düşer. Daha sonra kardeşinin ona mesaj bıraktığını görür.İşte Mac tam bu sırada fantastik bir dünyanın içine adım atmış bulunuyor. Başlarda inanmıyor fakat gördükleri, yaşadıklarını onu adeta bu varlığına inanmak istemediği dünyanın içine çekiyor.


  • Yüreğime taş basıp kardeşimin cinayetine sırtımı dönmeyi başarsam bile, Jericho Barrons gitmeme müsaade etmeyecekti.
Bir de Barrons var.  Onu nasıl anlatsam bilemiyorum, adamın ne olduğu bile belli değil. Ölümüne karizmatik, korkutucu, otoriter bir havası var. Çok gizemli, esrarengiz bir adam. Barrons'un kendine ait bir kitap ve süs eşyaları sattığı iş yeri var. Mac kaybolmuşken oraya giriyor ve orada tanışıyorlar. Şimdi çok fazla anlatmak istemiyorum ama, ikisi de aynı şeyi arıyorlar ve yolları tekrardan böyle kesişiyor. Gördüğünüz gibi Barrons hakkında pek bir şey söyleyemiyorum. Çünkü, Barrons işte. Barrons yani ne diyebilirim ki? :D 


  • Yakışıklı değildi. Bu sıfat onu tanımlamak için fazla sıradan olurdu. Jericho Barrons öldüresiye erkeksiydi. Seksiydi... Cezbediciydi... 

Gelelim görüşlerime. Kitabı neredeyse 10 gün gibi bir sürede okudum. Ama üç dört gün elime hiç almadığım da oldu. Karışık ve fantastik bir havası olan, detaylara sahip bir kitap. Okurken öylesine okumuyorsunuz, bilgileri, karakter ve olayları takip etmeniz gerekiyor. Ben bazen o dikkate sahip olamadığım için sıkıldım. Bir de kitaptan ne beklediğinize bağlı. Benim beklentim çok fazlaydı, karşıladı evet boş bir kitap değil. Fakat ben aşk da bekliyordum :D Meğer yokmuş. İflah olmaz bir romantiğim ben, aşksız sevgisiz kitaplar okuyamıyorum. Bilmediğim için de ha sevgili oldular, ha olacaklar diye okudum. Mac ve Barrons bir ekip tabii öyle bir olay yok. Yani eğer aşk bekleyerek okuyacaksanız o beklentilere girmeyin, onun dışında güzel bir kitap. Çok kaliteli bir konusu ve olayları var bana göre, ben beğendim. 


  • Siz lanet olası neyin nesisiniz, Bayan Lane?


Okurken kendimi sürekli bir karşılaştırma içinde bulduğumu fark ettim. Takip edenleriniz bilir, Artemis Yayınları'ndan çıkan Gece Avcısı serisini çok severim, Bones ve Kedicik benim favori karakterlerimdendir ve nedense okurken Mac & Barrons'u sürekli Bones & Kedicik ile karşılaştırdım. Bones & Kedicik bana göre açık ara fark attı arkadaşlar :D İlk kitapları karşılaştırdım tabii sadece. 

Redaksiyon bazı yerlerde sıkıntılıydı. Onun dışında bir sorun yok bence. Güzel kitaptı. Ne bekleyerek başladığınıza bağlı açıkçası :) Serinin iki üç ve dördüncü kitapları da bende mevcut, devam edeceğim ama ne zaman ederim bilmiyorum. 

Puanım:




Kitap Alışverişi #17 - #23

1/26/2015, BY Buse Güler - 11 yorum:

Gecikmiş bir alışveriş yazısından daha herkese merhaba ! 
Bir önceki alışveriş yazımda da olduğu gibi bu da bir son zamanlarda yaptığım alışverişlerin yazısı. 

Takaslarım #2

1/20/2015, BY Buse Güler - 5 yorum:

Herkese merhaba !
İlk yazımı yazdığımdan beri tabii ki takaslarım devam etti. Ben de tek tek
 yazmayayım biriksin öyle yazayım dedim. İlk takas yazımı okumak için buraya , ukitap profilim için de buraya tıklayabilirsiniz.

2014'te Okuduğum En İyi Kitaplar - Etkinlik

12/27/2014, BY Buse Güler - 6 yorum:

Herkese merhaba ! 
Nasılsınız ? Ben iyiyim, yeni yeni iyi oluyorum :D Üzerimde bir ağırlık vardı ve kitap okuyamıyordum. Herkesin bayıldığı kitapları yarım bıraktım, o derece. Benimde seveceğim kitaplardı. Ama daha sonra Fırsatçı serisine başladım veeeee geri döndüm! :D Beni kendime getirdi, normalde pek yapmadığım birşey yaptım serinin üç kitabını da arka arkaya okudum. Eğer hala okumayanlarınız varsa bir bakın, pişman olmayacaksınız. 

Uzatmadan yazımın amacına geleyim. Optik'in Kitap Blogu bir etkinlik başlatmış; 2014'te Okuduğum En İyi Kitaplar. Zaten yorum girmiyorum bari etkinlik yazısı yazayım dedim :) 

Okuma hedefimi tamamlayamadım. Şuan 34. kitabı okuyorum. 2014 pek verimli geçmedi benim için aslında. Okuyamadığım, kendimi veremediğim, odaklanamadığım dönemler çok oldu. Umarım 2015 daha iyi bir yıl olur hepimiz için :) 

Ukitap Takaslarım :)

11/23/2014, BY Buse Güler - 16 yorum:
Herkese yeniden merhaba !

Ukitap'a artık bende üyeyim :) Sitenin adını duyalı çok olmuştu ama, üye alımını kapatmışlar. Sadece kayıtlı olan üyeler davet ederse üye olabiliyorsunuz. Sağolsun Pınar abla beni davet etti ve üye oldum. 

Ukitap profilim için buraya tıklayabilirsiniz
Elimde o kadar çok fazla kitap vardı ki, artık elbise dolabımın üzerine koymuştum. Neden aldığımı bilmediğim, seri halinde alıp da ilk kitabını beğenmediğim, hediye gelen kitaplar falan vardı işte. 

Aslında ben bunları blogda yarışma yaparak verecektim sizlere :D 

Ama bazılarını takas yapmaktan zarar gelmez değil mi ? Çok yakında yarışma ile bir kaç kitabımı vereceğim zaten, takipte kalın :D 

Şimdiye kadar toplam dört takas yaptım, ama son takas kitabım henüz elime ulaşmadı. O yüzden üç takasımı sizlerle paylaşacağım. Hepsini tek tek değil de, aynı yazıda yazmak istedim. Bakalım neleri takas yapmışım.?

Kitap Alışverişi #13, #14, #15 ve #16 :)

11/23/2014, BY Buse Güler - 9 yorum:
Geri döndüm ! 

Herkese merhaba :D 

Eğer hâlâ takip edenleriniz varsa, uzun bir süredir buralarda olmadığımı anlamışsınızdır.
Bilmiyorum, yazasım gelmedi. Yazmaya da kitap alışverişlerimden başlamak istedim. 

Yaptığım dört kitap alışverişinin yazısını okumaya davet ediyorum sizi *-*

Umutsuz - Colleen Hoover | Yorum

9/03/2014, BY Buse Güler - 4 yorum:
 
 
Herkese merhaba :)
Daha öncelerde de anlattığım gibi, ben çok sevdiğim, beğendiğim kitapların yorumlarını yazarken zorlanıyorum. Spoiler vermeden, kitabın hepsini anlatmadan o yorumu sonlandırmak gerçekten çok zor oluyordu. Ama ben yanılıyormuşum. Bunu Umutsuz bitince anladım.
Kitap biteli 12 gün olmuş ve ben yeni yorum yazıyorum. Aslında yazmayacaktım ama sonradan pişman olacağımı bildiğim için yazıyorum. :)

YK 1. Tur || 4. Gün || Asla Pişman Olma - Celeste Bradley | Alıntılar

7/03/2014, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:
 
"Pek konuşkan biri değilsiniz sanırım? Bu benim için dert değil.
Bütün gece burada, bu şekilde durabilirim."
James bu sözleri karşısındakinin gözünü korkutmak için söylemiş olsa da
dediklerinde bir doğruluk payı olduğunu da
fark etti.
Kadın gerçekten tüy gibi hafifti.
Belki de sadece kollarında bir kadın olduğu için böyle hissediyordu.
Kadının hoş kokulu saçlarının göğsüne ve
omuzlarına değmesiyle,
James'in üzerine baştan çıkarıcı kırmızı bir örtü serilmişti.
James yüzünü kadının saçlarına gömmek,
o saçları kendi çıplak göğsünde hissetmek için
çılgınca bir arzu duydu.

***
 
 
"Sabah görüşürüz o halde."
Sabah.
Kapı ardından kapandığında ve Phillipa en sonunda nefes alabildiğinde,
cesaretinin yavaş yavaş kaybolduğunu hissetti.
Kendini nasıl bir belaya sokmuştu?
Ve eğer kendini bu beladan kurtarmazsa ne olacaktı ?
 
Phillipa hala nefes almakta zorluk çekiyordu.
Bay Cunnington'un çekiciliğinin
yanında Robbie'yi savunması da Phillipa'yı büyülemişti.
Güçlü bir adamın, kendinden daha güçsüzleri korumayı istemesinden
 daha çekici bir şey var mıydı ki ?
Bu yeteneğe bir de kendi hatasına gülmeyi ekleyin...
İşte bu gerçekten büyüleyiciydi.
 
***
 
James, sanki şifre odasındaki acımasızlığını telafi edermişçesine
Phillipa'yı usulca öptü. Phillipa da onu öptü.
Nasıl oluyordu da dünyadaki bütün erkekler
dururken,
sanki birbirleri için yaratılmışçasına dudakları onun
dudaklarına böyle uyum sağlıyordu ?

 
 

 
"Saçların."
James pişmanlıkla Phillipa'nın buklelerinden birine dokundu.
Phillipa, James'in elini tutmak için uzandı.
Nazikçe aşağı indirdi ve avucunu öptü. "Tekrar uzayacaklar."
James geri çekildi ve şaşkınlıkla kafasını salladı. "Senin karşında söylediğim
şeyleri düşündkçe..."
Gözleri büyüdü. "Seni boks ringine götürdüm. Sana vurdum!"
Phillipa gülümsedi.
"Ben de sana vurdum. Ringte kıçı yeri gören ben değildim, hatırlarsan."
"Senin kazanmana izin verdiğimi söylesem, inanır mıydın?"
Phillipa dudak büktü.
"Bunu yapmadığını kanıtlamam için benimle tekrar ringe çıkar mıydın?"
James, Phillipa'nın çok sevdiği o gürleyen sesle kıkırdadı.
"Aslında çıkabilirim."
 
 
 
 

YK 1. TUR || 3. Gün || Asla Pişman Olma - Celeste Bradley | Yorum

7/02/2014, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:
 
Orijinal Adı: The Spy
Seri Bilgisi: Yalancılar Kulübü #3
GoodReads Puanı: 3.96
Yayınevi: Epsilon Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 454
 
Blog turumuzun üçüncü gününden herkese merhaba !
 
Turunu yaptığımız kitap, bir seriye ait olunca biz de ilk iki gün bildiğiniz gibi diğer kitaplarını yorumlamıştık. Bugün de sıra çekiliş ile iki kişiye hediye edeceğimiz tur kitabımızın yorumunda :D
 
Bu arada hala çekilişe katılmadıysanız tık tık
 
Bu kitapta anlatılan karakterler James ve Phillipa. James bir Yalancılar Kulübü üyesi ve oradaki görevi gizli mesajların şifrelerini kırmak
James evlat edindiği çocuğa bir öğretmen aramaktadır. Phillipa'nın ise bu öğretmenlik işine ihtiyacı vardır fakat James erkek bir öğretmen aramaktadır.  Bu nedenle Phillipa erkek kılığına girer ve öğretmenlik işini alır.
 
Bu arada James'in gizli görevinde bulması gereken bir kız var. Bu kız kim dersiniz ? Phillipa. Evet, aslında James'in aradığı kız burnunun dibinde.

Bu kitap bana göre, diğerlerine kıyasla daha aksiyon doluydu. Sanki sayfalar nasıl aktı gitti anlamadım. Belki de Phillipa'nın erkek kılığında olmasının etkisi büyüktür :D
 
Son derece akıcı olan bu kitap tavsıyemdır :)
 
Puanım:
 


YK 1. TUR || 2. Gün || Hayallere Kapılma - Celeste Bradley | Yorum

7/01/2014, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:
 
Orijinal Adı: The Impostor
Seri Bilgisi: Yalancılar Kulübü #2
GoodReads Puanı: 3.92
Yayınevi: Epsilon Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 352
 
Blog turumuzun ikinci gününden herkese merhaba :)
 
Bugün serinin ikinci kitabı olan "Hayallere Kapılma" yorum konuğumuz.
 
Yalancılar kulübü serisinde her kitapta farklı bir karakter konu oluyor. Bu kitapta da Dalton Montmorency var. Dalton, emekli olan Simon'ın yerine gelmiş.
Gelmiş gelmesine ama normalde bu statülere gelmek için yavaşça ilerleyip diğer casus arkadaşlarının saygınlığını ve sadakatini kazanması gerekirdi.
Fakat Dalton, Simon emekli olduğu için onun yerine geçmiş ve bir yıldan uzun bir süredir bu işi yapsa da diğerleri onun kademesine şüpheyle bakıyorlar. İşte tam da bu yüzden sıradaki görevi bir nevi kendini ispatlamak amacı ile üstlenir.
 
Dalton, son dönemde yaptığı karikatürler ile sosyetenin karanlık bir yanına ışık tutan gizemli, kimliği bilinmeyen Sör Thorogood'un kılığına girer. Nasıl olsa kimliği belirsiz, yaptığı bu numara sayesinde de gerçek Sör Thorogood'u kızdırıp kim olduğunu öğrenmeyi amaçlar. Fakat hesaba katmadığı bir şey vardır. Gerçek Sör Thorogood bir kadındır :D
 
Gelelim Clara Simpron'a. Clara gerçek Sör Thorogood. Dalton'un kendisinin kimliğine büründüğünü gördüğü zaman elbet sinirlenir fakat bunu açık etmez. Yani Dalton'un sandığı gibi Clara 'hayır sen değil, asıl Sör Thorogood benim' demiyor. :D Aksine, kadın oluşunu kullanarak Dalton'a yaklaşıp foyasını meydana çıkarmaya çalışır.
 
Ben bu kitabı sevdim :) Daha aksiyon dolu bir kitaptı. İlk kitaba göre de daha kısaydı. Daha hızlı okudum diyebilirim. Akıcı bir dile sahip zaten yazarın kalemini de beğendim :)
 
Puanım:
 
 
Devam eden çekilişimize katılmak için  tık tık
 
 
 


YK 1. TUR || 1. Gün || Gönlünü Kimseye Kaptırma - Celeste Bradley | Yorum & Çekiliş

6/30/2014, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:
 
 
 
Orjinal Adı: The Pretender
Seri Bilgisi: Liar's Club #1
GoodReads Puanı: 4.00
Yayınevi: Epsilon Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 432
 
Yorumcu Kızlar'ın ilk blog turunun ilk gününden herkese merhaba :D
 
Bildiğiniz gibi Yalancılar Kulübü serisinin üçüncü kitabı olan "Asla Pişman Olma" kitabına tur yapıyoruz. Eh kitap seri olunca, ilk iki kitabını da okuduk ve tur dahilinde onların da yorumlarını sizler ile buluşturacağız. Bugün de Gönlünü Kimseye Kaptırma yorumu sizlerle :)
 
Agatha erkek kardeşi James'i aramak için Londraya gelmiş. Fakat 'bir bayanın yanında erkek olmadan yolculuk yapması hiç doğru değil." gibi yorumlardan ötürü  kafasında yarattığı son derece yakışıklı biriyle evli olduğu yalanını söylemiş. Bunu söylemekle kalmayıp, adamı baya bir övmüş tabii.
Daha sonra insanlar bu kadar mükemmel olan kocası ile görüşmek istedikleri zaman bu minik yalan Agatha'nın başına dert oluyor ve acilen kendisine sahte bir koca bulması gerekiyor.
 
Bir de Simon var. Yalancılar Kulübü üyesi olan Simon, James'i araştırmak için Agatha'nın evine kılık değiştirip baca tamircisi olarak giriyor. Agatha, Simon ile karşılaştığı zaman bu son derece yakışıklı olan baca tamircisinin sahte kocası için biçilmiş kaftan olduğunu anlıyor. Simon'a kısaca durumu açıklayıp, kocası olarak tanıtıyor.
 
Agatha tam da atlattık diye düşünürken olaylar değişiyor ve Simon bir süre daha sahte kocası olarak rolüne devam ediyor. Agatha durumdan pek hoşnut olmasada Simon için hava hoş. Neden mi ? Çünkü Simon, Agatha'yı James'in metresi zannediyor ve bu sahte koca rolü devam ettikçe hakkında araştırma yaptığı adamın metresinin evinde araştırma yapma fırsatı buluyor.
 
Olaylar böyle devam ederken Simon Yalancılar Kulübü'nün ilk kuralını çiğnediğini fark ediyor: Gönlünü Kimseye Kaptırma.
 
Tarihi romanlar Lordlar alışık olduğum şeyler değil :D Tabii ki bu tarz kitaplara alışmak için çalışmalarımı başlatıyorum :D
Ben kitabı beğendim. Açıkçası polisiye tarzında bir kitap bekliyodum. Daha çok aksiyon olan :D Sonlara doğru kitaba daha bir hareketlilik geldi sadece.
Onun dışında komik diyalogları beni güldürdü.
Ayrıca bir kitapta karakterleri sevmek önemlidir bence ve bu karakterleri seviyorsunuz gerçekten de.
Tek eksiği, hep aynı olayların etrafında döndü kitap. Belki de ben daha hareketli bir konu bekliyordum :D
 
Ama yine de alırsanız pişman olmazsınız. Okurken zevk alacağınız bir kitap :)
 
Puanım:


Çekilişe Katılmak İçin;
 

 
 


Yorumcu Kızlar Geliyor :)

6/29/2014, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:

Merhaba.
3 blogger arkadaş toplandık ve Yorumcu Kızlar adı altında bir blog turu kurduk.
İlk turumuz yarın başlıyor.
Biz okurken ve hazırlarken çok zevk aldık. :)
 Umarız sizler de takip ederken aynı duyguları paylaşırsınız.
 
   İlk turumuz ve devamında gelecek olan diğer turlarımız için takipte kalın 

 
İşte yarın başlayacak olan turumuz :)

Turdaki diğer bloglar:
 
Bu tür ekip işlerini, tanıdığınız, anlaşabildiğiniz
ve en önemlisi de
aynı kafada olduğunuz insanlar ile yapmak daha bir zevkli oluyormuş ;)
 
Sevgiler.


Kargo Ne Getirdi? Sümeyye'den süpriz kargo :)

5/12/2014, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:
Sanırım bana kargo gelmese bu bloğa yazı yazmayacağım :P 
Blogun aktifliği benim kargolara bağlı oldu :D :D 
Bana kargo yollayan tüm dostlarıma burdan toplu bir teşekkür ediyorum iyiki varsınız !!!


Gelelim bugünkü kargomuza. 
Sendromsuz bir pazartesi yaşamama neden olan Sümeyyeciğime buradan teşekkür ediyorum. Sümeyye kurucusu olduğum Kitap Mevsimi sayfasının editörü ve adaşcığımın daha önceden tanıdığı bir kitapkardeşi diyebiliriz. Biz de sayfada editör olduğunda tanıştık ve sizden iyi olmasın çok iyi çok cici bir kız. 
Benden adresimi almıştı ama ne zaman ne yollayacak bilmiyordum bugun bir baktım kargo geldi :D Sümeyye'den ! Kargo iyi hoş da süpriz kargonun tadı başka :D Çok uzattığım için direk kargoyu göstereyiiim.


Kargo güzelce hediye paketi yapılmıştı ve heycanla açtığımda içinden bunlar çıktı :) 
 
Herşeyden önce ayraç ile başlamak istiyorum !!! 
O ayraçtan sonunda bende de var :D Bizim burda yakınlarda D&R yok ve sanırım o ayraçlar-kitabın arasından çıkan el şeklinde duruyor ya hani- D&R da var. Bir türlü bulamamıştım ama Sümeyye yollamış :) 

Kitaba gelirsek kapağını cok sevdim ve arka kapagını okuyuncada hosuma gitti en yakın zamanda okuyup yorumlayacagım :)

Ve yanındaki albüm ! Çok hoş değil mi ?! Ben bayıldım. Şuradaki pembe kağıtta mektup yazmıs sagolsun orada açıklamış. Fotoğraf albümü olduğunu akşam eve gidince içine fotoğraf koyacağım :)

Kahveleride afiyetle içeceğim :P 

Teşekkür ederim Sümeyyecim ! Dostluğumuzun bozulmaması dileğiyle :)

Kitap Alışverişi #3 | 19. İzmir Kitap Fuarı #1

4/23/2014, BY Buse Güler - 4 yorum:
 
Herkese Merhaba !
Fuarın ilk günü - Cumartei günü- fuara gittiğim düşünülürse, sanırım bu post için geç kalmış olabilirim :D  Hatta bunu yazana kadar ikinci kez gittim bile. -_- Neyse, onun da yazısı yakında eklenecek :) Bakalım ilk gün neler almışım?

Kitap Alışverişi #2

4/08/2014, BY Buse Güler - Hiç yorum yok:
 

Herkese merhaba !
Duymuşsunuzdur D&R sağolsun kitaplarda baya indirim yaptı. 5-10 liraya pek çok kitabı alabilirsiniz. Ben kendimi İzmir kitap fuarına saklıyordum. Malum 19'unda.

Ama baktım ki bu fiyatları fuarda zor görürüm :D Tamamdır dedim. Kapıda ödeme seçeneği yok tabi D&R'da . O yüzden burdan anneciğime sevgilerimi gönderiyorum :D

Bu arada, kitaplar baya iyi muhafaza edilerek getirilmişti. Kutu içinde. Muhafazaları iyi :) Öyle bir bantlanmış ki :D Kutu da bir garipti. Yırtmadan açıyım diye bir 10 dk bakıştık kutuyla :D Ayrıca 3 kitabın orjinal ayracı hariç ayraç çıkmadı kutudan. Bugünlerde ayraç sıkıntısı var sanırım heryerde :D Ama çabuk tedarik edildiği için bunu görmezden gelebilirim :D

Ben D&R'dan daha önce hiç alışveriş yapmadım. Kapıda ödeme olmadığı için. Sanırım bundan sonra da fiyatlar çok ucuz olmazsa almam. :D Yani bu alışveriş ilk ve son olabilir.

Kargo Ne Getirdi? | Kitap Kardeşimden Kargo

2/11/2014, BY Buse Güler - 5 yorum:
Herkese merhaba ! Spoiler verme korkusu yaşamadan bir yazı yazacağım için çok mutluyum :D Bugün bana bir kargo gelmiş. Ben kitapçıdan geldiğim zaman dayım "sana kitap geldi." dediğinde kitap kardeşimden geldiğini anlamıştım :D Kimden mi bahsediyorum ?  Kitap Prensesi ve  Okuyan Güzel bloglarının sahibesi Nesibe Ünal'dan bahsediyorum :) Kuzucuğumdan :)

İlk önce kargom ile neler gelmiş topluca bir bakalım. Daha sonra tek tek inceleyeceğiz.