Çirkin Aşk - Colleen Hoover || Yorum & Alıntılar

10/31/2015, BY Buse Güler -

New York Times'ın çok satan yazarı Colleen Hoover yürekleri sızlatan yeni bir aşk hikâyesiylegeri dönüyor.
Tate Collins havayolu pilotu Miles Archer'la tanıştığında, bunun ilk görüşte aşk olduğunu düşünmez. Birbirlerini arkadaş olarak görecek kadar bile iletişim kurmazlar. Tate ve Miles'ın tek ortak noktası birbirlerine karşı inkâr edilemez bir çekim hissetmeleridir. Tutkularını açıkça ortaya koyduklarında, kusursuz bir planları olduğunu anlarlar. Genç adam aşk peşinde değildir, genç kadının ise aşka ayıracak vakti yoktur, geriye sadece seks kalır. Tate, Miles'ın ona sunduğu iki kurala uyduğu sürece anlaşmaları şaşırtıcı bir şekilde sorunsuz olacaktır.
Asla geçmişim hakkında soru sorma. Bir gelecek bekleme. İdare edebileceklerini düşünürler, ama çok geçmeden bunun hiç de kolay olmadığını anlarlar.
Kalplere sızılıyor.Sözler bozuluyor.Kurallar çiğneniyor.Aşk çirkinleşiyor.

Herkese merhaba :)
Yeni bir kitap yorumu ile sizlerleyim, nasılsınız? Ben çok iyiyim, Çirkin Aşk bana çok iyi geldi. Öncelikle hiçbir şeyden bahsetmeden önce şunu söylemem gerek. Beş puan verdiğim ve çok sevdiğim kitaplar dahi olsa son zamanlarda farklı bir kitap okuyamama durumundaydım.Çirkin Aşk'a gece yarısı bir iki bölüm okumak için başladım ve elimden bırakabildiğimde yarısını okumuştum. Sonra da kitap yirmi dört saat içinde bitti. Yirmi dört saat! Bu sizler için normal olabilir, fakat benim bu kadar kısa sürede bitirdiğim ikinci kitabım oldu bu, düşünün artık :D 

Evet şimdi biraz konusundan bahsedip yorumuma geçebilirim. 
Kitap kızımız Tate'in abisinin yanına taşınması ile başlıyor. Tate hemşirelik okuyor ve bir iş bulana kadar abisinde kalacak. Eve geldiği zaman kapıda sırtını kapıya dayamış bir şekilde uyuyan birisi ile karşılaşıyor. Uyandırmaya çalışsa da başarılı olamıyor çünkü kapıdaki kişi epey sarhoş. Corbin'i yani abisini arayıp durumu anlattığında bir şekilde içeriye girmeyi başarıyor fakat uyuyan kişi bu sırada biraz ayılır gibi oluyor ve eve girmesi gerektiğini söyleyip Tate'in ayak bileğine yapışıyor. Kızımız kendini zor kurtarıp içeriye giriyor ve hâlâ telefonda olan abisine içeriye girdiğini fakat bir problemi olduğunu söylüyor. Bir sorun var evet. Tate içeriye girdi ama eşyaları dışarıda kaldı. Corbin, ona beklemesini ve karşı komşusu Miles'ı arayacağını olayı çözeceğini söylüyor fakat ne oluyor dersiniz? Miles, kapıdaki kişi çıkıyor. Durum böyle olunca Tate, Miles'ı bir şekilde içeriye taşıyor. Tate ve Miles'ın ilk tanışmaları bu şekilde oluyor, tanışma denilirse tabii. 
  • Miles her şeydi.
    Birinden hoşlanmaya başlayan biri için durum böyleydi. Hiçbir yerdeydi, sonra birden her yerdeydi, istesem de istemesem de.

Miles Archer, Tate'in abisi Corbin gibi bir havayolu pilotu. Geçmişinde yaşadığı şeylerin gölgesinden kurtulamamış, acılarını içine gömmüş ve kalbine buzdan duvarlar örmüş bir adam. Tate ile o gecenin sabahında karşılaştıklarından beri aralarında ikisinin de inkâr edemeyeceği bir çekim oluşuyor. Fakat Miles kalbini ve kendisini bir ilişkiye, gelecek vaat eden bir aşka kapatmış durumda. Bu yüzden açık açık baştan Tate'i istediğini fakat ona bir gelecek veremeyeceğini eğer kabul ederse bu işin sadece seksten ibaret olacağını söylüyor. Tate kabulleniyor, Miles kabulleniyor. Zannediyorlar ki bu böyle kalacak, tabii ki kalmayacak. Tate için bunun bir aşka dönüşeceği belki de en başından beri belliydi fakat Miles bunu başlarda kabul etmese de, daha doğrusu edemese de aralarındaki şey sadece seksten ibaret olmuyor.

İşte kitap böyle. "Buse, çok fazla anlattın!" gibi düşüncelere kapılmayın, gerçekten spoiler vermedim. Ya da çok fazla bahsetmedim. İçinizi rahat tutun :D
  • Ensemi daha sıkı kavradı... ve sonra beni öldürdü.
    Ya da öptü. İkisinin de üzerimde aynı hissi bırakacağından emin olduğum için hangisi olduğunu anlayamadım. Dudaklarını hissetmek her şeydi. Hem yaşamak hem ölmek hem de yeniden doğmaktı.
    Yüce Tanrım. Beni öpüyordu.

Kitap Tate ve Miles'ın bakış açısından anlatılıyor. Miles'ın tarafından anlatılanlar altı yıl öncesini anlatıyor. Bu şekilde onun geçmişine gidip neler yaşadığını görebiliyoruz. Miles'ın anlattığı kısımlar şiir gibiydi. Öyle bir anlatım tarzı vardı. Duyguları, düşünceleri çok temiz bir şekilde aktarılmıştı bana göre. Tate'in anlattığı kısımlara gelirsem, tahmin ettiğiniz gibi o günümüzü anlatıyordu. Miles'a karşı hissettikleri, kendisini aptal bir kız olarak görmesine rağmen ondan vazgeçememesi... Karakterleri ile dolu dolu bir kitaptı bana göre. 

Miles çok başka bir karakter oldu benim için. Okuduğum ilk kitabındaki bir Dean Holder belki evet ama Miles Archer da çok çok iyi bir karakter olarak zihnimin bir köşesinde yerini aldı. Geçmişte yaşadıklarını okurken çok etkinlendim. Sonlara doğru, Miles'ın neden bu şekilde kendine buzdan duvarlar ördüğünü öğrenirken nefesimi tutarak okudum sayfaları.
  • Bana ulaştı. Güzel kokuyordu. Elma gibi. Yasak meyve.
    "Bana benim evimde ders çalışıp çalışamayacağını sor," diye fısıldadı.
    Kafamı salladım, az önce olanlardan sonra neden böyle bir şey istediğini merak ediyordum. "Evinde ders çalışabilir miyim?"
    Sırıttı ve alnını dudakları kulağımın üzerinde olacak şekilde başımın yan tarafına yaklaştırdı. "Kardeşinin yanında sormanı kastediyordum," dedi hafifçe gülerek. "Böylece seni oraya göndermek için bir bahanem olur."
    İşte bu utanç vericiydi.

Ayrıca diğer karakterlerden seksenli yaşlarındaki Samuel yani Kap, çok sevdiğim birisi oldu. Tate ile konuşmaları, birlikte zaman geçirmeleri çok güzeldi. Okuyanlar bilir, sonlarında Miles ile olan durumları şaşırmama sebep oldu. Kap dışında Tate'in abisi ve Miles'ın çocukluk arkadaşı Ian da iyilerdi :D Hatta Ian'ın sonlara doğru Miles ile yaptığı konuşma çok iyiydi :D Afferin Ian dedim içimden :D Dillon, pek sevmediğim bir karakter oldu. Sırnaşık herif. Rachel'a gelirsek. Ah, aslında onunla ilgili ne düşüneceğimi pek bilmiyorum. Ona hak veriyorum fakat bana göre kitabın sonunda Miles'ın yaptığını daha önceden Rachel'ın yapması gerekiyordu. Miles ile konuşmalı ve onu bu durumdan kurtarmalıydı. Racher tamamen bencil bir kadın bana göre. Evet üzüldüm yaşadıklarına, o da haklı ama dediğim gibi Miles'ın bu şekilde yaşamına devam etmesinin nedenlerinden biri oydu. Her halde Miles'ın her şeyi arkasında bırakıp güle oynaya hayatına devam edeceğini tahmin ediyor olamazdı değil mi? Onu en iyi tanıyanlardan biri o. Bu söylediklerim okumayanlar için anlamsız gelebilir ama sadece şunu söyleyebilirim Rachel geçmişten bir karakter. Miles'ın gölgesinden kurtulamadığı karakterlerden. 
  • "Sana bir soru sorabilir miyim, Kap?
    Kafasını sallayarak sorabileceğimi belirtti. "Soru sormayı sevdiğim kadar bana soru sorulmasını da severim."
    Ayakkabılarıma bakıp bir ayağımı diğerinin üzerine attım. "Sence bir erkeğin aşkı tekrar tatmayı istememesine ne sebep olabilir?"
    Kap en az beş kat boyunca soruma yanıt vermedi. En sonunda ona baktım, gözlerini kısarak bana bakıyordu ve aralarında daha çok kırışıklığın oluşmasına neden oluyordu. "Sanırım bir erkek aşkın çirkin yüzünü gördüyse, onu bir daha tatmak istemeyebilir."

Kitabı çok ama çok sevdim. Yazarın okuduğum ilk kitabı Umutsuz'du. Ondan sonra da Yeni Bir Umut'u okumuştum ve Colleen Hoover benim favori yazarlarımdan biri olmuştu artık. Zaten ülkemizde yayınlanan bir de Çarpılma kitabı var, o da benim kitaplığımda okunmayı bekliyor. Hemen okumayacağım tabii ki! Elimdeki Hoover kitaplarını bitiremem :D Biraz zaman geçsin, ondan sonra.

Yazarı okumayalı epey olmuştu gerçekten. O süre zarfında çok güzel kitaplar okudum. Çok sağlam karakterler ile tanıştım fakat Colleen Hoover karakterleri... Özlemişim. Kitabı okumaya başladığımda sanki nefes aldığımı yeniden hissettim. Yazarın kalemini çok seviyorum, çok çok akıcıydı kitap. Zaten bir günde bitirdim demiştim. Ama tabii orijinal halini okumadığım için çevirinin de gayet akıcı olduğunu söylemem gerek. 
  • İkimiz de gülümsüyorduk. Yüzündeki rahat ifade içimin sınıflandıramayacağım kadar çok hisle dolmasına neden oldu. Mutluydum, çünkü birlikte eğleniyorduk. Üzgündüm, çünkü birlikte eğleniyorduk. Kızgındım, çünkü birlikte eğleniyorduk ve bundan daha fazlasını istememe sebep oluyordu. Ondan çok daha fazlasını istememe sebep oluyordu.
    Ondan çok daha fazlasını istiyordum.

Söyleyecek daha çok şeyim var bu kitap hakkında aslında. Eğer siz de okuduysanız bana yazabilirsiniz, üzerine uzun uzun konuşabiliriz :D Zaten yakın zamanda da filmi vizyona girecek ama bu kadar güzel bir kitabı umarım iyi bir şekilde aktarabilmişlerdir. Kısacası ben çok sevdim. Karakterler güzel, konusu çok güzel, akıcılığı süper. Daha ne olsun değil mi? Tavsiyemdir efendim, okuyun :)

Puanım:

4 yorum:

  1. Colleen Hoover hiç okumadım ama Çirkin Aşk denemek için güzel bir kitap gibi. Konusunu sevdim, akıcı olmasını ayrıca bir sevdim. :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geç kalmış sayılmazsın! :D Umutsuz ve Yeni Bir Umut'u da tavsiye ederimm.

      Sil
  2. Kitaplığına bayılıyorum:)

    YanıtlaSil