En yakın arkadaşının kız kardeşine âşıktır Demir…Her şeye rağmen onu istiyordur. Onsuz geçirdiği her saniyeyi yaşanmamış sayacak kadar âşıktır genç adam. Onun için dünyanın bir ucuna gitmeye bile razıdır. Bu özlemin bitmesini, yıllardır tek taraflı sürdürdüğü aşkının karşılık bulmasını istiyordur artık. Sevdiği kadının kalbinin bir başkası için atması canını yaksa da, sonuna kadar savaşmaya kararlıdır.Beş yıl önce annesini bir trafik kazasında kaybeden Fulya’yı ise, yazgısı Ankara’dan Londra’ya bir rüzgâr gibi savurmuştur. Yaşamış olduğu yerden uzaklaşma isteği, Kingston Üniversitesi’ne yüksek lisans öğrencisi olarak kabul edilmesiyle birlikte gerçekleşmiştir. Ancak genç kızın bilmediği bir şey vardır. Kendisini gizliden gizliye çılgınca seven ve aşkı uğruna her şeyi geride bırakıp Londra’ya gelen Demir’in varlığı… Demir’in yıllarca herkesten gizlediği sırrı su yüzüne çıktığında, her şey ters gitmeye başlar. Genç kızın karşısında yaralı, umudunu yitirmiş, güçlü olmak için direnen bir adam vardır. Ama Fulya’nın kalbi bir başkasına aittir. Ta ki sevdiği adamın ona yaşattığı büyük acıya kadar…“Ellerim o güzel yüzüne dokunmak, burnum tatlı kokusunu içine çekmek, dudaklarım dudaklarıyla buluşmak istedi. Ama sadece istemekle kaldı. Bir kez daha bu denli isteyip ona dokunamamak yeni bir acı daha ekledi yüreğime. Acıların en ağırı, katlanılması en güç olanı...”
Herkese
merhaba. Instagram hesabımda yorum girmeye başladıktan sonra blogu biraz boşladım,
zor geliyor açıkçası :D Ama yinede blogum benim bebeğim, o yüzden yavaştan
biriken yorumları gireceğim ve bunlardan ilki canım arkadaşım Dilan Ak'ın ilk
kitabı Kalbimdeki İmza olsun istedim.
Kalbimdeki İmza
geçenlerde bitirdiğim bir kitap. Aslında uzun bir süre elimde kaldı. Bunun
sebebi, bir türlü kitabı okumaya vakit bulamamış olmamdı. Çünkü ne zaman elime
alsam epey okuyor ama bıraktığımda iki üç gün alamadığım oluyordu, bir ara da
anneme kaptırınca uzun sürdü haliyle :D
Arka kapak
yazısından konusunu anlamışsınızdır zaten uzun uzun anlatmayacağım. Kızımız
Fulya Londra'da okuyor, ailesi Ankara'da. Annesini trafik kazasında kaybedeli
beş sene olmuş. Gayet mutlu giden bir ilişkisi var; Aras ile. Fakat abisinin
arkadaşı Demir ile karşılaşmaları sonucunda hayatı değişiyor diyebilirim.
Demir, Fulya'ya aşık bir adam. Hem de ne aşk. Ben böyle fedakâr, böyle aşık bir
adam görmedim. Yıllardır aşkını içinde saklamış, büyütmüş. Onu uzaktan izlemiş,
iyi olduğu haberlerini hep yakın arkadaşı, Fulya'nın abisi Mete'den almış. En
sonunda dayanamamış artık kalkmış Londra'ya gelmiş. Fulya için Demir hep
abisinin arkadaşı olarak kaldığı için bu aşkı öğrenince çok şaşırıyor haliyle.
Şimdi biraz
karakterlerimizden bahsedelim. Genelde okuyucular Aras ve Fulya'yı sevmemiş.
Ama ben sevdim, tüm karakterleri sevdim. Neden mi? Hemen açıklıyorum.
Aras yaptığı
o malum şeyden ötürü sevilmedi. Evet ama bu onun kişiliği bence. Yani ne
bileyim, onuda öyle kabul ettim ben. Spoiler vermeden anlatamıyorum :D Okuyunca
anlarsınız. Kaldı ki bence Fulya ile olan aşkları güzeldi. Tamam Aras asla bir
Demir olamaz ama o kadar da kötü bir karakter değil yani, yapmayın lütfen.
Fulya.
Başlarda çok sinir oldum. Neden görmüyorsun kızım sen bu Demir'in aşkını diye
paraladım kendimi, sonra düşününce onu da anladım ben. Fulya'nın Aras ile çok mutlu bir ilişkisi
var, düşünsenize. Abisinin arkadaşı kalkmış gelmiş ona aşıkmış diye Aras'ı bırakıp
Demir'e mi koşsun? Koşsaydı da bu sefer o yüzden kızardık eminim :D O yüzden
Fulya'yı sevdim ben. Demir'e başlarda yaptıkları onun canını çok yaktı belki
ama, öyle olması gerekiyordu belki de.
Gelelim
Demir'e. Ah, hepimize birer Demir nasip olsun inşallah :D Ama ağlamasın! Kitapta
sürekli ağladı, kıyamam valla :D Tuba Atıcı Coşar, Demir için güzel seven adam
demiş. Nasıl da doğru. O kadar güzel seviyor ki, ben daha önce böylesini pek
okumamıştım. Demir benim favori erkek karakterlerim arasına muhteşem bir giriş
yaptı bile. Kitapta Aras ve Fulya'yı bu kadar çok okumamız da bence Demir'in
aşkının büyüklüğünü görmemiz açısından iyi oldu. Ben sevdim.
Kitabın
kapağı bence çok güzel. Dilan'ın ilk kitabı olmasına rağmen ben okurken
sayfalar su gibi akıp gitti gerçekten çok akıcıydı. Kaldı ki, betimlemeleri,
duyguları okuyucuya aktarımı da çok iyiydi. İçime işledi sanki okurken.
Başlarken, bak ben ağlamayacağım demiştim ama ne mümkün, bi kaç yerde gerçekten
ağladım :D Hele o son! Kim tahmin edebilirdi ki böyle olacağını? Kitap hiç öyle
ilerlemedi çünkü. Bence çok güzeldi, herşeyiyle. Yani, kitap tavsiyemdir, alın
okuyun :)
Dilan'ıma
yazım hayatında başarılar dilerim! İlk kitabı Kalbimdeki İmza bana göre çok
güzel olmuş ve bu yolda çok daha başarılı adımlar ile ilerleyeceğine eminim. Canım,
her şey gönlünce olsun. Eminim ki Kalbimdeki İmza hak ettiği değeri görecektir,
görüyor bile. Her zaman seninleyim.
İnşallah iyi. Yerlere gelir bu kitap sayesinde , yeni kitaplarını da okuruz...
YanıtlaSilİnşallah :)
Sil