Blog turumuzun üçüncü gününde yorum sırası bana geldi :)
Ah, aslında ne diyeceğimi inanın hiç bilmiyorum. Kitap beni gerçekten baya sarstı. En iyisi ben biraz konusundan bahsedeyim :)
Kitabımız ilk önce giriş kısmında bir kadının intiharı ile başlıyor. Daha sonra Dora' nın bakış açısından anlatmaya devam ediyor. Dora, Dan ile sevgili ve bir bebek bekliyorlar. Ama şuan yaşadıkları hayat şartları göz önünde bulundurulursa Dora bir bebek için uygun olmadıklarını düşünüyor. Kaldı ki kendisini de anneliğe pek hazır hissettiği söylenemez. Buna rağmen sevgilisi Dan gerçekten bu bebeği çok ister ve gelecekleri için çok olumlu düşünür. Dora'nın karamsarlığından eser yok Dan'de :) Dora geçmişi ile yüzleşmesi gerektiğini düşünür. Bu yüzden çocukluğunda ev olarak bildiği yere, Clifftops'a dönmeye karar verir.
Buradan sonra kitabımız Helen'in tarafından anlatılıyor. Helen Dora'nın annesi. 16 yıl öncesini okuyoruz. Helen ve Richard birlikteler ve bir bebek bekliyorlar. Bu konularda eski kafalı olan Richard Helen ile evlenmek istiyor ve Helen'in de Clifftops'a gitmesi böyle oluyor. Bu arada Helen, Richard'ın annesi tarafından kabul görmediğinin de farkında.
Cassie doğuyor ilk olarak ondan on sekiz ay sonra da Dora dünyaya geliyor. Kardeşler ama ancak bu kadar zıt olabilirler birbirlerine. Dora ne kadar uyumlu ve sakinse Cassie o kadar uyumsuz ve tam bir cadı! Okurken gerçekten Cassie'yi tutup şöyle bir sarsmak istedim. Hiç sevmedim. Ailemiz her yıl Paskalya Bayramı için Clifftops'a gidiyor; Richard'ın ailesinin yanına. Helen bu durumdan hiç memnun değil tabii. Richard'ın anne ve babası bir trafik kazası sonucunda hayatlarını kaybettikleri zaman buraya taşınıyorlar ve aslında olaylar buradan sonra başlıyor.
16 yıl önce yaşanan bir trajedi var, bir aile parçalanmış bu sebeple. Bunu okuyoruz aslında biz. 'Ne olmuş, ne olacak, şimdi durum ne? ' soruları ile çeviriyoruz sayfaları.
Kitap gerçekten çok akıcıydı. Çok akıcıydı diyorum çünkü bu tür aile dramlarını okumak pek bana göre değil. İçim sıkılıyor ama Kıyıya Vuran Deniz Kabukları' nın konusu gerçekten özgün, ilgi çekici ve sayfalar nasıl çevrilmiş, kitap nasıl bitmiş anlamıyorsunuz. Yazarın kalemi gerçekten çok akıcıymış ve çevirmen de iyi bir iş çıkarmış bana göre.
Kitabın tek sevmediğim yani Helen ve Cassie oldu. O kadar çok sinirlendim ki. Kendilerini düşünmeleri, bencillikleri yüzünden parçalandı aile. Hâlâ aklıma geldikçe sinirleniyorum :D Richard ve Dora ise... düşününce şöyle bir içim burkuluyor gerçekten. İkisini de çok sevdim. Kitap boyunca Dora'nın ezilip büzülmesine de üzüldüm. Richard desen, kıyamam :/ Farkettim ki, nasıl kaptırmışım kendimi, alıp sarılacağım karakterlere :D İşte o kadar iyiydi :) Söylediğim gibi benim için tek olumsuz olabilecek yanı, bu tür kitaplar okumaya alışkın olmamamdı, içime oturdu çünkü, kalkmıyor :D
Son kısım ise beni duygulandırdı. Dora'yı o şekilde okumak, gerçekten çok güzeldi :)
Kısaca, kitap tavsiyemdir arkadaşlar :) Alın, okuyun :)
Puanım:
Buradan sonra kitabımız Helen'in tarafından anlatılıyor. Helen Dora'nın annesi. 16 yıl öncesini okuyoruz. Helen ve Richard birlikteler ve bir bebek bekliyorlar. Bu konularda eski kafalı olan Richard Helen ile evlenmek istiyor ve Helen'in de Clifftops'a gitmesi böyle oluyor. Bu arada Helen, Richard'ın annesi tarafından kabul görmediğinin de farkında.
Cassie doğuyor ilk olarak ondan on sekiz ay sonra da Dora dünyaya geliyor. Kardeşler ama ancak bu kadar zıt olabilirler birbirlerine. Dora ne kadar uyumlu ve sakinse Cassie o kadar uyumsuz ve tam bir cadı! Okurken gerçekten Cassie'yi tutup şöyle bir sarsmak istedim. Hiç sevmedim. Ailemiz her yıl Paskalya Bayramı için Clifftops'a gidiyor; Richard'ın ailesinin yanına. Helen bu durumdan hiç memnun değil tabii. Richard'ın anne ve babası bir trafik kazası sonucunda hayatlarını kaybettikleri zaman buraya taşınıyorlar ve aslında olaylar buradan sonra başlıyor.
16 yıl önce yaşanan bir trajedi var, bir aile parçalanmış bu sebeple. Bunu okuyoruz aslında biz. 'Ne olmuş, ne olacak, şimdi durum ne? ' soruları ile çeviriyoruz sayfaları.
Kitap gerçekten çok akıcıydı. Çok akıcıydı diyorum çünkü bu tür aile dramlarını okumak pek bana göre değil. İçim sıkılıyor ama Kıyıya Vuran Deniz Kabukları' nın konusu gerçekten özgün, ilgi çekici ve sayfalar nasıl çevrilmiş, kitap nasıl bitmiş anlamıyorsunuz. Yazarın kalemi gerçekten çok akıcıymış ve çevirmen de iyi bir iş çıkarmış bana göre.
Kitabın tek sevmediğim yani Helen ve Cassie oldu. O kadar çok sinirlendim ki. Kendilerini düşünmeleri, bencillikleri yüzünden parçalandı aile. Hâlâ aklıma geldikçe sinirleniyorum :D Richard ve Dora ise... düşününce şöyle bir içim burkuluyor gerçekten. İkisini de çok sevdim. Kitap boyunca Dora'nın ezilip büzülmesine de üzüldüm. Richard desen, kıyamam :/ Farkettim ki, nasıl kaptırmışım kendimi, alıp sarılacağım karakterlere :D İşte o kadar iyiydi :) Söylediğim gibi benim için tek olumsuz olabilecek yanı, bu tür kitaplar okumaya alışkın olmamamdı, içime oturdu çünkü, kalkmıyor :D
Son kısım ise beni duygulandırdı. Dora'yı o şekilde okumak, gerçekten çok güzeldi :)
Kısaca, kitap tavsiyemdir arkadaşlar :) Alın, okuyun :)
Puanım:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder