Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer - Kerstin Gier | Seri Yorumu

Herkese merhaba ! Bir seri yorumu ile daha karşınızdayım :)

Sanırım biraz kolayı seçiyorum, seri olarak yorumluyorum. Ama blog ile ilgilenmediğim zaman bitirdiğim serilerden biri de Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer serisi. Bir önceki seri yorumum Fırsatçı serisine aitti. Hâlâ okumadıysanız tık tık. 

Yorumuma başlamadan önce tekrar söylemek istiyorum, 

spoiler içermeyen bir yorum okuyacaksınız :) Konusundan genel olarak bahsedip, yorumuma geçeceğim. 

Serinin ilk kitabı Yakut Kırmızı uzun zamandır kitaplığımdaydı. Neden bu kadar beklettiğimi bilmediğim kitaplarımdan. Konusundan biraz bahsetmem gerekirse; seri zamanda yolculuk üzerine.  Şöyle bir sistem var, zamanda yolculuk yapmak için ailede o gene sahip olan kişiler on altı yaşına gelince ilk zamanda sıçramasını gerçekleştiriyorlar. Tabii bu tesadüf eseri ortaya çıkmıyor. Doğduğu tarih, o gene sahip olup olmadığını belli ediyor.

Herkes Gwen'in kuzeni Charlotte'un bu gene sahip olduğuna inanıyor-doğum tarihi yüzünden-. Charlotte küçüklüğünden beri adeta bunun için yetiştirilmiş. Dövüş dersleri, tarih dersleri ve daha aklınıza ne gelirse. O şekilde yetiştirilmiş ki zamanda sıçrama yaptığında, geçmişe gittiğinde zorluk çekmesin. Fakat herkesin zannettiğini aksine aslında kızımız Gwendolyn bu gene sahip. Ama işler biraz karışık. Çünkü Gwen'in bu gene sahip olduğundan haberi yok. Kimsenin haberi yok, Gwen'in annesi onu bu karmaşadan korumak için, normal bir çocukluk geçirmesini istediği için doğum tarihini bir gün sonrasına yazdırmış. Bu yüzden o gün de sadece Charlotte doğduğu için herkes onun zamanda sıçrama yapacağına inanıyor. Tahmin edeceğiniz üzere Gwen normal bir çocukluk geçirmiş ve bakıldığında Charlotte kadar mükemmel değil bu dersler ve eğitim konusunda, onun bildiği her şeyden bi haber. 

İlk sıçramasını gerçekleştirdiğinde Gwen de olanlara inanamıyor ve ancak ikinci sıçramasından sonra annesine açılabiliyor. Bunun sebebi de, ona inanmayacaklarını zannetmesi. Çünkü kızımız hayaletleri görebiliyor ve onlarla konuştuğu için herkes onun hayal gücünün biraz fazla gelişmiş olduğunu düşünmekte :D  Tabii asıl gen taşıyıcısının Gwen olduğu öğrenilince Charlotte ve onun annesi çıldırıyorlar, Gwen'in yine ilgi çekmek için böyle şeyler idda ettiğini düşünüyorlar. 

Bir de kronograf var. Bu bir çeşit zaman makinesi gibi bir şey. Hepimizin tahmin ettiği içine girilen türden değil ama, sadece gen taşıyıcıların kanları ile çalışıyor. Ufak bir miktar kan :) On iki tane zaman yolcusu var. Gwen' in özel taşı da -özel taş mı denir?- yakut. Bunlardan hariç, zamanda yolculuk yaparken Gwen'e eşlik edecek Gideon de Villers var :D  Onun da ilk başlarda kızımıza iyi davrandığı söylenemez, Charlotte ile çalışmışlar tabii hep şimdiye kadar. 

Aslında anlatacak daha çok şey var ama bu kadarı yeterli sanırım :D Kısaca olmasa da anlattım işte :D Ben seriyi çok çok çok sevdim. Keşke bitmeseydi yaa dedim ama sonu gerçekten çok güzeldi ve her şey tadındaydı. Bir kere dili çok akıcıydı. Orjinalini bilmediğim için çevirmene buradan sevgilerimi gönderiyorum :) Gerçekten çok güzel ve akıcıydı. Kitapların ciltli olması, tasarımları da çok iyiydi. Hâlâ alıp okumadıysanız alırken, üç kitabı birden almanızı öneririm. Arka arkaya okuduğunuz zaman gerçekten tadından yenmeyecek bir seri :D 

Seriye Puanım: