Şahane Gelin - Fatih Murat Arsal | Yorum

2/21/2014, BY Buse Güler -

Orijinal Adı: Şahane Gelin
Seri Bilgisi: Zoraki Koca #1
GoodReads Puanı: 3.61
Yayınevi: Ephesus
Sayfa Sayısı: 432

Yorumum:Merhaba arkadaşlar. Bilgiğiniz gibi bloğumu yeni açtım ve elbette açmadan önce okuduğum kitaplar da var. Bende yakın zamanda okuduğum kitapları yorumlamak istiyordum ve hangisinden başlasam diye düşünmekteydim. Kitap İklimi bloğunun yazarı sevgili Pınar ablamla konuşurken FMA kitaplarına konu geldi. Şahane Gelin'i de yeni okumuştum, en iyi bunu yorumlamak dedim :D Zaten Senden Önce Ben'i yorumlamam da bu şekilde olmuştu; yine Pınar ablayla sohbet ediyorduk. İlham verdiği için burdan sevgilerimi yolluyorum :D



Gelelim kitabımıza. Kitabı okuyalı çok uzun bir zaman olmadı o yüzden hatırlıyorum tabi ki. Hem bu kadar sinir olduğum bir kitabı unutmak ne mümkün ?
Önce konudan bahsedeyim size. Zengin işadamı Osman bir projesi için Erzurum'a gider. O gece projesini kutlarlar ve gecenin sonunda alkollü bir şekilde arabası ile kaldığı otele dönerken önüne birden bir kız çıkar ve Osman kıza çarpar. Kime çarpıyor? Gülay'a. Daha sonra Gülay bir süre komada kalır. Bu sırada Osman'ın şirketinde çalışan Gülay'ın babası Osman'a baskı yapar; "Eğer senden şikayetçi olmamı istemiyorsan, kızım ile evleneceksin!". Osman ne yapsın, mecbur kabul ediyor. Tabii ben bu anlattıklarımı kitabın ilerleryen sayfalarından öğrendim. Kitap nikah masasında başlıyor. Evleniyorlar, Erzurum'dan ayrılıyorlar ve böyle devam ediyor.

Yorumuma gelelim. Kitabı sevmedim, sevemedim. En başından zaten anlatım tarzını beğenmedim. İlahi bakış açısı ile anlatılıyor. Aslında benim bu şekilde ki anlatım tarzından okuyup da çok beğendiğim kitaplar da var fakat birinci tercihim bu anlatım tarzı değil. :)

Karakterler beni okurken delirttiler. Sinir katsayım tavan yaptı. Adam ne kadar kaba, zorba bir adamsa kız da bir o kadar sessiz. Kıza etmediğini bırakmıyor, ne köylülüğü kalıyor kızın, ne cahilliği-üstelik ilerleyen kısımlarda öyle olmadığı öğreniliyor.- ne de fırsatçılığı. Arkadaşlarının yanında devamlı yerin dibine sokuyor kızı. Hadi tamam onu anladım. Sen yakışıklı bir adamsın, kadınlar etrafında pervaneydi, rahat bir hayatın vardı, gittin zorla bir köylü güzeliyle evlendirildin. Sinirlisin tamam. Ama kızım Gülay sana ne diyeyim ben ? Senin hiç mi gururun, onurun yok. İnsanın biraz kanına dokunur o söylediği şeyler. Okurken ben sinir oldum yaptığı davranışlara, hareketlere. Kızımızda tık yok.



Okurken en sinir olduğum noktadan bahsetmek istiyorum. Gündüzleri Osman arkadaşlarının yanındayken Gülay'ı yerin dibnine sokup yüzüne bile bakmıyor. Gülay üzülüyor, kırılıyor. Ama gece olduğunda ne oluyor? Gel karıcığım koynuma. Böyle bir şey var mı ya? Gülay da koşa koşa atlıyor adamın üstüne. Kızım tekrar söylüyorum sende hiç onur falan yok mu ? Aşk meşk de bir yere kadar. Bırak bunları Gülay :D Osman, sen de adam değilsin :D Kızı gündüzleri yerin dibine sok, gece olduğunda; "karım değil misin? Gel yanıma." Bu kadın gündüzleri senin karın değil mi Osmancığım ?

Ayrıca kitabın tamamı bunların böyle çekişmelerinden oluşuyordu. Tabii ben de artık sürekli bir sinirlenme, cinnet geçirebilirdim :D Sonuna geldiğimizde mutlu son oldu ve orada bitti. Bunlar evli mutlu çocuklu oldular. Ee o kadar cefasını çektik, sefasını da sürseydik.? Okusaydık biraz daha bakalım bunlar birbirlerine aşıkken nasıl oluyor ? Genel olarak beğenmedim yani. Görüyorum ki o kadar da hayranı var. Herhalde bana hitap eden bir kitap, yazar değil. Çünkü diğer kitapları da bende var. Konuları hep aynı. Yapılı, belalı bir adam, bir de kız. Aralarında hep sürtüşme, çekişme. Sonunda da mutlu mesut oluyorlar. Biz hep oturalım kavgalarını okuyalım bana göre değil.



Son olarak, bana gereksiz ünlem kullanımı varmış gibi geldi. Konuşmalarda falan hep ünlem vardı ve ben bundan rahatsız oldum. Bilmiyorum yapmacık geldi. Belki de bana öyle gelmiştir. Akıcı bir dili olsaydı bu kadar sıkılmayabilirdim.

Puanım:








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder