Okuma Etkinliği #10 - Senin Yerinde Olsaydım - Lisa Renee | Yorum

7/29/2015, BY Buse Güler -

Bu sayfalar, bir kadının yasaklı dünyasına açılan gizemli bir kapı. Kapının ardında ise sıradan birinin asla hayal edemeyeceği bir dünya saklı; acının zevkle, korkunun aşkla karıştığı bir dünya. Tutkunun önüne ne gelirse yakıp küle çevirdiği o ilkel ateşin ve aşkın en saf hali gizli bu satırlarda. Ne duyarsan duy ya da ne görürsen gör devam edebilecek, bana hazzın ve acının en büyüklerini yaşatan gizemli adamın kim olduğunu çözebilecek kadar cesur musun? Benim yerimde olsaydın, cevabın ne olurdu?
Sıradan bir lise öğretmeni olan Sara McMillan'ın cevabı evetti. Ta ki bir rastlantı sonucu okuduğu o günlükteki kayıp kadını bulmaya çalışırken, git gide hiç tanımadığı o kadına benzediğini, onun hayatını yaşamaya başladığını fark edene kadar. Rebecca'yı içine çekip yutan, parlak ışıklarla dolu sanat dünyası, Sara'ya boyun eğecek miydi? Yoksa onun da sonu bu ateşli, gizemli ama bir o kadar da tehlikeli adamın kollarında mı gelecekti?
Kimdi bu adam? Peki, ya ben kimdim? Korku, nasıl böyle baştan çıkarıcı olabilirdi?Öğrenmeye hazır mısın?

Yeni bir okuma etkinliğinden herkese merhaba. Öncelikle Arkadya Bitter'e yeni yayın hayatında başarılar dilerim, umarım hep böyle güzel kitaplar ile biz okuyucularını buluşturur. :)

Öncelikle biraz konusundan bahsedeceğim.
Sara bir lisede öğretmen. Arkadaşı evinden gittikten sonra bir günlük buluyor ve arkadaşının kendi günlüğünü unuttuğunu zannediyor. Dayanamayıp günlüğü okumaya başladığında ise hayatı biraz değişiyor aslında. Sıkıcı bir hayata sahip olan Sara, artık bundan sonra bol heyecanlı bir hayata sahip oluyor. Günlüğü okuyup arkadaşının yazdıklarına, yaptıklarına inanamıyor. Fakat daha sonra arkadaşı geliyor ve o günlüğün ona ait olmadığını söylediğinde Sara daha çok meraklanıyor. Çünkü içinde yazanlar özel şeyler ve bu okudukları günlüğün sahibini daha çok merak etmesine sebep oluyor.
Aslında, günlüğün sahibini yani Rebacca'yı bulup, günlüğü ona vermek istiyor ve kendisini bir araştırmanın içinde buluyor. Arkadaşının deposunda ise bu günlüğün sahibine ait eşyalar var. Sara hiç durur mu ? Gidip oradaki eşyaları inceliyor ve sahibine ait en ufak ipuçlarını bile göz önünde bulunduruyor. Daha sonra Rebacca'nın bir sanat galerisinde çalıştığını öğrenip oraya gidiyor. Daha sonra orada işe başlıyor ve yolları ressam olan Chris ile kesişiyor. Tabii bir de sanat galerisinin sahibi gizemli patron Mark var.

Konusu kısaca böyle. Kitap acayip gizemli bir havadaydı. Film izler tadında bir sonraki sayfada neler olacak diye düşünerek okuyorsunuz. Beklentim çok fazla değildi açıkçası. Okurken sıkılmadım. Yazarın ve çevirmenin akıcı bir kalemi olduğunu düşünüyorum, sonuçta orijinal halini okumadım :) 

Kitap erotik bir kitap gibi duruyor. Zaten evet öyle öğeler var ama bu sizi çok sıkmıyor, öyle bir korkunuz olmasın. Okunmaya değecek bir kitap, umarım sizler de benim kadar seversiniz :)


Puanım:


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder