İlk blog turumuzun son gününden herkese merhaba :)
Öncelikle son günde şunu belirtmem lazım, ilk blog turumuzda her açıdan bu kadar kaliteli bir kitaba tur yaptığımız için şahsen ben çok mutluyum. Eminim ki diğer arkadaşlarımda öyle.
Ve mükemmel bir ekibimiz var :) Onları burdan sımsıkı kucaklıyorum. Her biri ayrı ayrı çok değerliler :)
Kitap alırken, seçerken aklımızda hep aynı soru vardır değil mi? Neden okumalıyım ? Tamam ama , neden okuyayım ben bunu ? İşte ben bu soruyu Beynimdeki Yangın için cevaplandıracağım. :)
Beynimdeki Yangın ustaca yazılmış bir kitap, evet. Çok sürükleyici bir konuya da sahip, ona da evet. Ama en önemlisi bu gerçek bir hikaye! Kesinlikle bir kurgu değil. Gerçek bir hikaye olmasının yanı sıra, yazar yaşadığı hastalık dönemini kendisi anlatıyor bizlere. Sanki oturduk, Susannah bize anlatıyor başından geçenleri. Çok başarılı betimlemeleri sayesinde, yorumumda da belirttiğim gibi bazen okumuyor, izliyor gibi olabiliyorsunuz.
Beynimdeki Yangın benim okuduğum ilk psikoloji türünde bir kitap olsa da, ben bile sıkılmadan okudum. Hep okurken, " Acaba ne olacak? Daha fazla ilerleyecek mi? Daha ne kadar kötüleşebilir? Oh herşey düzeliyor!" gibi cümleler kurabilirsiniz :) Söylemedi demeyin.
Ne kadar yazarsam yazayım kelimeler ile anlatamayacağım. Belki gerçek bir hikaye olmasa ben bu kadar etkilenmezdim. Bir de yazar kendisi anlattığı için, farkındaysanız kitaba artı puanlar üst üste ekleniyor :)
Bunların yanında, sık sık tıbbi terimler kullanılsa da dili gerçekten çok akıcı. Bir bakıyorsunuz, sayfalarca okumuşsunuz. Zaten bir süre sonra kitap o kadar çok içine alıyor ki, tıbbi terimlerden rahatsız olacağınızı sanmıyorum. Yazar kullandığı terimleri, tedavi yöntemlerini bizlere açıkladığı için aşinalığınız oluyor ve okurken ne olduğunu anlayabiliyorsunuz.
Eee daha neyi bekliyorsunuz? Alın ve okuyun bu kitabı. Pişman olmayacaksınız. Sağlığınızın, sevdiklerinizin değerini bilin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder